İnsanlar pek çok değişik işle evlerine ekmek götürmektedir. Kimisi isteyerek sevdiği işi yapmaktadır, kimisi de mecburiyetten dolayı bulduğu işi yapmaktadır. Fakat muaffak olmak için işini severek yapmak esastır. Başarıya giden yol da buradan geçmektedir. İşini severek yapacaksın ve küçük ayrıntılara dikkat edeceksin. Küçük ayrıntılara verdiğin önem seni başarıya ulaştıracaktır. Halk arasında bir deyim vardır , ‘’ Başarı ayrıntıda gizlidir ‘’ diye , çok sevdiğim bu sözü bütün yaşamım boyunca uygulamaya çalışıyorum ve yetiştirdiğim bütün öğrencilerime bu sözü aşılamaya uğraşıyorum.

Başarıyı yakalayan insanlar hem kendi istikballerini ,hem de ülkemizin kaderini olumlu yönde etkileyeceklerdir. Gelişmekte olan ülkeler sınıfından, gelişmiş ülkeler sınıfına yükselmek için toplumsal başarıya ihtiyaç duymaktayız. Bütün meslek sahipleri ve meslek seçme noktasında olanlar başarıyı hedefleyerek aslında refah ve gelişme yönünde adım atmış olcaklardır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamını incelediğinizde başarıya giden yolda ne kadar ince detaylarla uğraştığını göreceksiniz. Her düzeltilen küçük detay , ardından büyük başarının kapısını aralamaktadır.Burada , Atatürk’ün bu konuda verdiği bir örnek anekdotu sizlere sunmak istiyorum.

-Atatürk’ün büyük nutuk’u hazırladığı günlerde Cumhurbaşkanlığı köşkünde verdiği bir davete musıki heyetide çağrılmıştır. Neyzen Burhanettin Ökte’de fasıl heyetinde davete katılanların arasındadır. Sofrada Atatürk konukları ile uzun bir sohbete girişmiştir ve bir müddet sonra saz heyetine dönerek bir iki eser dinlemek istediğini söyler ve hemen fasıl heyeti Atanın sevdiği şarkılardan bir kaçtane seslendirir büyük bir zevk ve neşe içinde şarkıları dinleyen Ata Neyzen Burhanettin beyden bir eser dinlemek istediğini söyler.

Bu kısımdan sonrasını Neyzen Burhanettin beyden dinleyelim.

-Ben heyette Neyzen olarak yer almaktayım , heyet içinde benden çok daha güzel sese sahip arkadaşlar varken acaba paşa hazretleri neden benden şarkı söylememi istediği acaba benim saz çaldığıma dikkat etmedimi diye düşünüp kızarırken bana arkadaşlarım hadi oku diye baskı yapmaya başladılar, telaştan aklıma bir türlü okuyacak bir eser gelmiyor o sırada halimi anlayan arkadaşlar ‘’ Câna rakibi hândan edersin ‘’şarkısını oku diyorlar ve ben başlıyorum okumaya daha ilk cümlenin sonuna gelmeden paşa hazretleri dur diyor ; ‘’ Câna nedir ? ‘’ yarım yamalak bilgilerimle mırıldanıyorum ‘’ hitaptır ‘’ diyorum. ‘’ O halde okuyuşunla bu hitabı belirtmezsin ‘’ diyorlar, ben kıpkırmızı bir halde şarkıya devam ederken bir yandan da düşünüyorun. Biz o tarihe kadar sazımızın bütün kuvvetiyle çalar , okuyanlarımızda hançerelerinin bütün kudretiyle okurlardı. Nüans, ifade, vurgu buna benzer şeyler bilmezdik. Ben paşanın bana söylediği tarzda okumaya gayret ediyorum satırın sonunda bir ihtar daha alıyorum Paşa hazretlerinden. Şarkının güftesi şöyledir…

Câna rakibi hândân edersin

Ben bînevayı giryan edersin

Bigânelerle ünsiyet etme

Bana cihanı zindan edersin

O zamanki okuyuşlarda edersin kelimesini şarkılarda okurken idersin diye okumaktaydık. Atatürk bana bu kelimeyi nasıl konuşurken söylüyorsun diye sorunca ‘’ edersin ‘’ diye cevap verince , peki şarkıyı söylerken niye ‘’ idersin ‘’ diye okuyorsun diye sorunca tabiki bende tık yok.

Atatürk bu şarkıyı hem sever hem de söylerdi. Bende bu iki ikazdan sonra takat kalmamış zar zor şarkıyı bitirince moralimin bozulduğunu anlayan paşa hazretleri , tahsilim ve ailem hakkında teferruatlı bilgi alıp adımın da şehsadelerden birinin adı olduğunu hatırlatıp gönlümü aldılar.

Bu örnekte olduğu gibi Atatürk bulduğu her fırsatta topluma düşünceleri ile ilgili mesajlar vermeye çalışmıştır. Yalova Yürüyen Köşk mesajı da bu örneklerin en mühimlerinden biridir. 20 Ağustos 2017 Pazar akşamı saat 21.00 de Barış Manço Açık Hava Tiyatrosun’da halka açık ücretsiz konserimizde bu eserleri dinleme şansınız olacaktır…