Rumeli – Selanik yöresine ait bu türkü, mübadele günlerinde yaşanan tarifi imkansız tarvmalardan doğmuş bir türküdür. Mübadele günlerinde yaşanan büyük acılardan haberdar olmayan o kadar çok insanımız var ki inanamazsınız. Oysa bugün sahip olduğumuz bütün ulusal değerlerin arkasında binlerce insanımızın canı ve gözyaşı mevcuttur.

19 Mayıs 1919 ile 9 Eylül 1922 yılları arasında yaşanan kurtuluş savaşı sürecinde, Türk insanının kazanmış olduğu zafer sonrası, Türkiye ve Yunanistan arasında yapılan karşılıklı göç olayı kısaca ‘’MÜBADELE ‘’ olarak anılmaktadır.

24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşmasına göre Türkiye devletinin bugünkü sınırları ana hatları ile çizildi.Lozan antlaşması sırasında Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti karşısında onbeş devlet vardı bu devletlerin dördü kendini gözlemci olarak adlandırmaktaydı ,antlaşmanın altına onbir devlet imza koydu.

Lozan antlaşması sonrası İsmet Paşa ve Venizelos bir araya gelerek Türk tabiietinde olan Ortodoks’larla, Yunanistan’da yaşayan Müslüman’ların karşılıklı yer değiştirme konusunda anlaştılar.30 Ocak 1923 tarihinde Türk-Yunan Mübadele Protokolü Sözleşmesi imzalandı.

1 Mayıs 1923 gününden 1926 yılı sonuna kadar, 390.000 müslüman, deniz yolu ile Yunanistan’dan Türkiye’ye taşındı. Bu mübadele içinde göç edenler , baskı, işkence, zorbalık,insanlık dışı davranışlara muhatap olmuşlardır ve bu insanların o günlerde yaşadıkları acıları ve travmaları hissedip anlatmak çok kolay değildir. Bazı duyguları kelimelerle ifade etmek mümkün değildir.

Mübadele dediğimiz zaman aklımıza ; mahşeri bir kalabalık ve kargaşa ,gemiler, eşya denkleri , halatlarla tırmanılmaya çalışılan vapurlar, açlık, sefalet, yoksulluk, susuzluk ,hastalık, bit, pire , ahır gibi evler,korku içinde geçen günler, çoluk çocuğun göz yaşları, yetiştiğin evden bağdan bahçeden uzaklaşmak,sevgiliden kopuş, bilinmez bir geleceğin endişeleri, akrabalardan ve komşulardan ayrı düşmek ve daha bir düzüne kavram gelir.

Bu aşamalardan sonra gelinen anavatan topraklarında da bir düzen kurulana kadar, bunlara benzer yüzlerce sorunla başetmeye çalışmış yüzbinlerce insandan söz etmekteyiz. Pek çok insan bu mübadele sırasında hayatını yitirmiştir, onarılmaz bedensel sakatlıklar yaşanmıştır ve daha da önemlisi ruhlarda tamiri mümkün olmayan yaralar açılmıştır. Ege’nin iki kıyısında yaşayan yüreği yaralı binlerce insandan biri olan Sabri aga’nın dilinden dökülen bir türküdür…

Bir fırtına tuttu a yarim bizi, deryaya kardı,

O bizim kavuşmalarımız a yarim, mahşere kaldı.

Mapushanede yata yata, yanlarım çürüdü

Pencereden baka baka a yarim, ela gözler süzüldü

Yeni cezve yeni cezve , kaynar kaynamaz oldu

O benim nazlı yarimin dilleri, söyler söylemez oldu

Yaşamının büyük bir kısmını savaş meydanlarında geçiren ve yok olmanın eşiğinden bir ülkeyi refaha ulaştıran büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün en sevdiği eserlerinden biri olan bu türkünün anlattığı duyguları hissedebilmek için 20 Ağustos 2017 Pazar günü saat 21.00 de Barış Manço Anfi Tiyatroda verilecek ‘’ YÜRÜYEN KÖŞK ATATÜRK KONSERİ ‘’ sizler için bir fırsattır. Bu bedelsiz fırsattan faydalanmak isteyecek sanatseverleri bekleyen muhteşem sanat atmosferi ülkemizde bir ilk olacaktır.Duyurması benden…