Aklın süsü dil
Dilin süsü sözdür
Kişinin süsü yüz
Yüzün süsü gözdür
Yukarıdaki sözler Yusuf Has Hacip (1017-?) tarafından yazılan ilk Türk mesnevisi Kutangu Bilig (Saadetli olma bilgisi)'den alınmadır. Yazar bu eserini 1069'da Kaşkar'da tamamlamış ve Karahanlılar hakanı Ebu Ali Hasan Bin Süleyman Arslan Han'a ithaf etmiştir. 
İnsan ilişkilerinde duygu ve düşünceler sözcüklerle yansıtılır. Sözcükleri seslendiren dildir. Bu yüzden dilin değeri ölçülemeyecek kadar büyüktür. 
Dil yarası gibi tanımlamalar, tatlı dil yılanı yuvasından çıkartır gibi özdeyişler halk arasında sıkça kullanılır. Bugün siyasal alanda siyasetçilerin konuşmalarına bakılırsa siyasal dile gerek özenin gösterilmediği ortaya çıkmaktadır. Siyasi parti lider ve sözcülerinin sözleri her tür saygı, incelik, hoşgörüden uzak, üzücü, utandırıcı ve kırıcı yanlarıyla dikkat çekmektedir. Muhalefetin görevi iktidarın, yanlış bulduğu uygulamalarını ve çalışmalarını eleştirmek ve hataları göstermektir. Buna karşın yapılacak, kızmak değil, kendini savunmak, yaptıklarının arkasında olmak, doğruluğunu kanıtlamaktır. İktidardan beklenen budur. 
Ama bizde öyle olmuyor. Elbette eleştiri acı olur, sert olur. Bunu hoş karşılamak gerekir. Öfkeye kapılıp ölçüyü kaçırarak terbiye sınırlarını aşan düzeysiz sözlerle karşılık vermek haklı görülemez. 
1960 öncesi CHP muhalefette, DP İktidardaydı. İnönü muhalefet lideri olarak haklı olduğu ve yanlış bulduğu konularda çok sert eleştirilerde bulunuyordu. 
Aradaki tartışmalarda hiç bir zaman ölçü kaçırılmadı. Bunların en ağırı İnönü'nün meşhur, "Sizi ben bile kurtaramam" sözünü hatırlayanlar vardır. Nitekim de öyle oldu. 1960 sonrası kurulan mahkemede idama mahkum olan Adnan menderes ve arkadaşlarını kurtarmak için İnönü çok uğraş verdi ama başarılı olamadı. Demokrasi çok seslilik demektir. Herkes aynı düşüncede olamaz. Farklı görüşler serbestçe dile getirilir. Yeter ki kınanacak davranışlardan kaçınılsın, sokak kavgalarında duyulan küfürler ağza alınmasın. 
Demokrasi birbirine katlanmayı ve özveriyi gerektirir. Ne yazık ki şimdilerde taraflardan birinin konuşmasına anında daha sert ve ağır yanıtlar vermek adeta hitabet sanatı sayılmaktadır. Baştakilerin ağız bozukluğu kötü örnek olarak alttakilere, gençlere taşınmaktadır. Adeta kışkırtıcı ve ayrıştırıcı yıkıntılara yol göstermektedir. Bin yıl öncesinin insanı akıl-dil-söz arasındaki bağı süs olarak görüyor. Saadetli olma bilgisi olarak sunuyor. Şimdikiler ise bu güzelliğe çamur atmakta bir birleriyle yarışıyor.