Yaklaşık kırk yıldır sanat camiasının içinde aktif olarak faaliyet yürütmekteyim. 1980 li yıllardan günümüze kadar Yalova’mızın bu konuda nabzını tutmaktayım. Gençlerimizin sanata olan ilgisinin günden güne arttığını çok net olarak söyleyebilirim. Yalova tabiki eski Yalova değil, sosyal dokusu ve nüfus artışı yönünde aldığı göçlerle, deprem sonrası bir kötü gidiş yaşadı . Vasıfsız göç ile kent yaşamı olumsuz etkilendi fakat zaman en büyük şifacıdır. Zaman içinde Yalova tekrar eski dengesini yakalama yoluna girmektedir. Eskiden kastım da sadece kültürel ve sanatsal açıdan var olan değerlerinin farkına varılıp yeniden canlanmasıdır. Peki eskiden ne vardı da şimdi onun özlemini çekiyoruz diye sorarsak. Yalova’nın Atatürk ile başlayan kentleşme sürecinde pek çok vasıfları göze çarpmaktaydı.

Yalova harika bir sayfiye kentiydi. İstanbul’a bağlı bir küçük kasaba iken Türkiye’nin en popüler yazlık yerleşim yeriydi. Bugün Bodrum nasılsa o dönemler Yalova’da aynıydı. Deniz tertemizdi. Yeşil alabildiğine boldu. Tarımsal ürünleri ve meyve bahçeleri İstanbul dahil pek çok şehrin iştahını kabartmaktaydı.

Yalova modern insanların uygarca yaşadığı örnek bir kasabaydı. Yalova sahilleri yaz boyunca yerli turistlerle dolup taşardı , sahil boyunca sıralanmış çay bahçeleri ve müzikli mekanları kaliteleri ile Türkiye’nin en tanınmış sanatçılarını ağarlayan harika yerlerdi ve bu mekanlar halkın çekinmeden rahatça girip oturduğu yerlerdi . Normal bir gelire sahip vatandaş buraya ailesi ile gelip oturur çayını kahvesini yada içeçeğini içer, hesap yönünden soyulmaktan korkmazdı.

Yalova o dönemlerde sanatçıların yazlık ev almakta yarıştığı bir sayfiye kenti olarak ünlenmişti. Çiflikköy sahilleri ve Çınarcık sahillerinde ev almış ünlülerin listesini yazdığım zaman inanın şaşıracaksınız. Yalova’nın bu yönden zenginliği büyük şehirleri bile kıskandıracak boyutta idi.

O dönemlerde Yalova , Halkevi bünyesinde sürdürülen müzik , tiyatro, folklor çalışmaları yönünden de gayet iyi durumdaydı. Daha sonra kurulan Yalova Güzelleştirme Derneği marifetiyle bu çalışmalar yaygınlaştı. Şu an faal etkinlikleri ile şehrimize yön veren sanatsal kurumların tamamı buralarda yetişen gençlerin sanatsal çalışmaları sürdürmek için verdiği gayretlerin sonucu ortaya çıkmışlardır.

‘’Geçmiş yaşandı geçti, şimdi önümüze bakalım ‘’ diye düşüneceğiz ama geçmiş değerlerimizi de unutmadan bu çalışmaları yürürtmekte fayda vardır. Köklerimizden kopmadan yapılacak çalışmalar daha güçlü ve daha uzun soluklu olacaktır. Her şeyden önce bu şehrin var olan değerlerini bilmek ve onlara sahip çıkmak önem taşımaktadır.

Doğamıza sahip çıkabilirsek bu şehri yaşanabilir kılarız.Havamızı ve suyumuzu koruyabilirsek gelecek günlerde sağlık ve mutlulukla yaşayabiliriz. Çocuklarımıza ve torunlarımıza bu güzelliklerin ulaşmasını sağlayabilirsek bu kentin bilinçli bireyleri olarak kendimizle gurur duyabiliriz. Şehrimizde yaşayan pek çok ailede bu bilinçi görmekteyim, yetişdirdikleri çoçuklarını bu bilinçle yaşama hazırlıyorlar. Aydın ve hür beyinlere sahip olmaları için çoçuklarını sanatla buluşturuyorlar. Bu yapıda olan anne ve babalarla tanışmaktan inanın son derece mutlu olmaktayım.

Bu konularda en önemli görevler etkili makamlarda oturanlardadır. Kentimizin geleceği için yapılan planlamalardaki yanlışlara DUR deme cesaretini gösteriniz ki , size teslim edilen EMANETE zarar gelmesin.