Bir kış günü Ankara'nın kuru ayazında M. Akif elinde palto yolda yürüyordu. Ona rastlayanlar bu haline bakıp bir anlam veremiyorlardı. İçlerinden şairi yakından tanıyan birisi " Niçin paltonu giymiyorsun?" sorusunu sorar. Şairin yanıtı düşündürücüdür.
"Çünkü palto bana göre değil, çok küçük içine sığamıyorum" der. Bunun üzerine tanıdık kişi " Öyle ise niye kolunda gezdiriyorsun? " sorusunu sorar. Şairin yanıtı düşündürücüdür.
"Millet büyük şairimizin paltosu yok demesin diye"
Büyük şairin bu davranışı büyük düşünür Mevlana'nın 
Ya olduğun gibi görün
Ya da göründüğün gibi ol
ünlü sözüne ilk bakışta aykırı gibi görünüyor. M. Akif, kuşkusuz Mevlana'yı okumuş ve bu sözünü biliyordu. İkiyüzlülüğün insanı küçülttüğünün de bilincindeydi. Ancak olayı riyakarlık olarak değerlendirmek haksızlık olur. Gerçekleri apaçık ortaya dökmekte bazı şeyleri gizlemek arasında hassas bir denge vardır.
İyi niyetle yapılan farklı görüntüler hoş karşılanabilir. İşte M. Akif  de bunu yapıyor. Paltosu eskimiş ve küçülmüş. Yeni bir paltoya ihtiyacı var ama almaya mali gücü yeterli değil. Paltosuz çıksa gören koskoca şairin bu duruma düşmesini eleştirecek ve ona acıyacak.
Durumu kurtarmak için böyle bir yola baş vuruyor. Olduğu gibi görünmüyor. Olması gerektiği gibi görünmeye çalışıyor. Göründüğü gibi de olamıyor herhalde. O andaki geliri nedir bilemiyoruz. Ancak yetersiz olduğuna kuşku yok. Arttırmak için elinden geleni yapmış başarılı olamamış ve gayri meşru yollara sapmak istememiş olabilir mi?
Her ne olursa olsun bir iyi niyetin olduğu gerçek. Hem kendisine hem de topluma olan saygısı nedeniyle olduğu gibi görünmeme yoluna sapmış.
Mevlana'nın " olduğun gibi görün " uyarısı kişisel çıkar sağlama ve gösteriş için kendisine hak etmediği değerler yakıştıranlaradır.
Cebi delik çapkın, sağdan sola edindiği emanet ama gösterişli giysilerle yeni tanıştığı genç kıza kendisini zengin biri gibi gösterir. Onun gönlünü çelmeye çalışır. O, olduğun gibi görün sözünü duymamıştır. Kısa sürede olduğu gibi nasıl olsa görünecektir. O zaman da hüsrana uğrayacaktır.
Cahilin teki kendini bilgili göstermek sevdasındadır. Her konuda ortaya çıkar bilir bilmez konuşur. Bilgisizliğini gizlemeye gayret eder. İlk anda ne söylüyor diye onu dinleyenler olur ama boş olduğunu anlayınca ciddiye almazlar. Ne  kadar gayret etse bir an gelip olduğu gibi görüneceği sonunda anlar ama iş işten geçmiştir.
Düşman olduğu halde dost gibi görünenler en tehlikeli olanlardır. Gerçek yüzlerine şirinlik maskesi takarak yaklaşırlar. Amaçlarına ulaşmak, istediklerini alabilmek için her kalıba girerler. Karşılarındakinin gönlüne girmeye çalışırlar. Ondan sonrası artık kolaydır.
Olduğu gibi görünmeyenlerle, göründüğü gibi olmayanları tanıyabilmek için dikkatli olmak, ölçülü davranmak biraz da kuşkuyla yaklaşmakta yarar vardır.
Tekrar M. Akif'e dönecek olursak o genç aşık gibi gösteriş için paltosunu sergilemiyor. Olması gerekeni, hak ettiğini ama sahip olamadığı için kendini acındırmamak için iyi niyetinin sonucu böyle bir yola başvuruyor.
Bazı hallerde istismar etmemek kaydıyla olduğu gibi görünmemek hoş karşılanabilir.
Lemi neyim