Mübarek Ramazan ayı geldi ve geçti… Bu ay içinde yapılan sevap ve hayırları yüce mevlam kabul eylesin. Ramazan ayının ve Bayramların bence en güzel yanı, küslüklere, dargınlıklara son vermek için güzel bir fırsat yaratmasıdır. Günlük yaşamın içinde gerekli gereksiz bir çok işle uğraşırken farkında olmadan veya şartların oluşturduğu ortam sebebiyle insanlar birbirleri kırıp dökebilmektedir. Kısacık ömrümüzde yakınlarımızla ,dostlarımızla dargın ve küs kalmak aslında mutsuzluk denizine kendini atlamak gibidir. Bu denize kendimizi attığımız zaman nafile çırpınışlarla mutsuzluğumuzu devamlı kamçılarız .

İşte bu duygularımızdan kurtulmanın yolunu açan bayramlarımızı bu yüzden çok severim, bayramlaşmanın asıl amaçlarından birisi toplumsal barışmanın kapısını aralamaktır. Bayram namazı sonrası bilhassa Anadolu camilerinde yapılan toplu bayramlaşma bu yüzden pek önemlidir.

Topluma yön veren makam ve mevkilerdekilerin en çok dikkat etmesi gereken şey, toplumsal barışın korunmasıdır. Biz, duygusal yanı ağır basan , maneviyata büyük önem veren insanların oluşturduğu bir halkız. Toplumsal ve dini geleneklerimizin oluşturduğu değerler bizim için büyük önem taşımaktadır. Ramazan bayramımızı karşılarken sizleri iki küçük fıkra ile neşelendirmek isterim.

Sohbet sırasında Bektaşi’ye sormuşlar: -Baba Erenler niçin oruç tutmazsın? Bektaşi’de mazeret hazırdır: -Vallahi tutmak isterim ama halim mecalim yok. Bektaşi’yi zorda bırakmak için bir soru daha sorarlar: -İftara çağırsalar gider misin? -Doğrusu ne yapar eder giderim. Bektaşi’nin bu cevabına itirazlarını bildirirler: -Bu nasıl olur? Allah’ın emrini dinlemiyorsun da kulların davetini kaçırmıyorsun! Bektaşi’nin cevabı hazırdır: -Bunda şaşılacak ne var? Bilirsiniz ki Cenabı Hak merhametlilerin merhametlisidir ve affedicidir. Fakat insanlar böyle midir? Onlar, en küçük bir sebepten güceniverirler. Bunun için kulların davetlerini kaçırmamak gerekir.

Evet Yüce Mevla’nın en büyük özelliklerinden birisidir affetmek. Büyük insanlara yakışan da, yapılan hatalarda eğer bir kasıt yoksa affedici olarak yaklaşmaktır. Bilhassa kendimizden küçüklere bağışlayıcı ve affedici davranışlar sergilemek ,toplumun sevgi ve dostluk bağlarını kuvvetlendirecektir.

Temel’in annesi vefat etmiş . Cenaze namazında bir kenarda öylece durmaktaymış.

Soranlara ;

‘’ Ben cenaze namazı kilmasini pilmeyrum ‘’ diyormuş.

Bir müddet sonra Temel’in bu sefer kayınvalidesi vefat eder.

Cenaze namazında Temel’i en ön safta görenler şaşırırlar ;

‘’ Hani sen çenaze namazi kilmasunu pilmezdun ? ‘’

‘’ Ha pu çenaze namazu tegil çi , payram namazidur, payram… ‘’

Şeker tadında bayram dileklerimle, büyüklerimin ellerinden , küçüklerimin gözlerinden öperim.Ramazan Bayramı , tüm dünyamıza barış , huzur ve mutluluk getirsin…