TRAFİK ADABI   11  B

 

ÖFKE YÖNETİMİ     

Öfkelendiğinizi nasıl anlarsınız?

Öncelikle bedeniniz çeşitli fizyolojik tepkiler verir.

Bu tepkiler, kişiden kişiye değişikler göstermektedir.

Örneğin, kaşlar çatılır, dişler gıcırdatılır, ters ters bakılır, yumruklar sıkılır, yüz kızarır, ellerde/ayaklarda titreme ya  da uyuşma hissi oluşur, nefes almada zorluk, vücudun çeşitli bölgelerinde seğirmeler olur, terleme, kontrol kaybı, sıcaklık hissi, burundan soluma, dudakları ısırmak, beynin zonklaması, baş ağrısı, hareketlerin hızlanması olur.

Beden fiziksel tepkiler verirken aynı zamanda zihin, unutkanlık, uykusuzluk, dikkatsizlik gibi tepkiler verir. ( RUH SAĞLIĞI )

Sonuç olarak davranışsal tepkiler verilir. Daha çok sigara içmek, aşırı yemek yemek, acelecilik ve huzursuzluk, aşırı alkol tüketimi bu davranışlardan bazılarıdır.

Günümüzde psikologlar, öfkeyi bastırmak ya da yok etmek yerine “kızgınlık ve öfkenin yönetimi” ni önermektedirler.

Öfke yönetiminde amaç; kızgınlığın ve öfkenin yol açtığı duygusal ve fizyolojik tepkileri azaltabilmektir. Çünkü sizde kızgınlığa yol açan insanları, olayları yok edemezsiniz, onlardan kaçınamazsınız, onları değiştiremezsiniz fakat insanlar ya da olaylar karşısında gösterdiğiniz içsel ve dışsal tepkilerinizi kontrol edebilirsiniz, onları yapıcı bir şekilde yönetebilirsiniz.

Sonuç olarak, kızgınlığınızı neyin tetiklediğini bulmak ve kendinizi öfkeyle kaybetmeden, bu nedenlerle başa çıkabileceğiniz yöntemler geliştirmek en sağlıklı olan çözüm olarak önerilmektedir.

Öfkeyi başarılı bir şekilde yönetmek için öncelikle neden öfkeli olduğunuzu anlamaya çalışın. Gevşemeye ve dinlenmeye çalışın. Bunun için nefes egzersizlerini öğrenin ve uygulayın. Kas gevşeme egzersizleri ya da spor yapmayı hayatınızın düzenli bir parçası haline getirin.

Düşünme tarzınızı yeniden yapılandırın.

Başka bir deyişle, olumlu düşünme konusunda kendinizi geliştirin, duygularınızı paylaşın, öfkelendiğinizi hissettiğinizde mantığınıza sığının. “Mantık Öfkeyi Yener”. Kendinize “tüm dünyanın size kazık atmaya çalışmadığını” hatırlatın. Sadece, yaşamın iniş ve çıkışlarından bazılarını yaşadığınızı düşünün

Sizi kızgınlık duygularına hazırlayan, “asla” ya da “her zaman” gibi sözcükleri

kullanmayın. “Bu yolda hep böyle trafik sıkışıktır”. “Bu minibüs/taksi/otobüs sürücüleri her zaman böyle yapar”  gibi kızgınlığınızı daha da arttıracak cümleler kurmaktan kaçının.

Ayrıca problem çözme yöntemlerinizi geliştirin. Örneğin, “Her problemin bir çözümü vardır.”

inancı, çözümü bulamadığınızda engellenmişlik duygusunu ve kızgınlığı arttırır. Bazen çözüm sizin kontrolünüzde değildir ya da yoktur, dolayısıyla sorunla yüzleşin. “Ya hep ya hiç” tarzı düşünceden uzak durun.

Zamanı etkili kullanma konusunda kendinizi geliştirin. İletişim becerilerinizi geliştirin. Kendini ifade etme yöntemleri konusunda bilgilenin ve kendinizi geliştirin.

Saldırgan yerine atılgan olmayı deneyin.

Mizah kullanmak da önemli bir yöntemdir. Ancak dikkatli olun. Amaç sorunlarınızı gülerek geçiştirmek değil, onlarla yapıcı bir şekilde yüzleşmektir.

Alaycı ve aşağılayıcı mizaha başvurmaktan kaçının. Bu da öfkeyi ifade etmenin bir başka yüzüdür. Alay etmek, öfke yönetimi değildir.

Amaç, her şeyi ve kendinizi çok fazla ciddiye almaktan sizi alıkoymaktır.

Sonuç olarak aklınızdan çıkarmayın: Kızgınlığı yok edemezsiniz. Tüm çabalarınıza rağmen sizi kızdıracak olaylar olacaktır.

Yaşam her zaman engellerle, acılarla, kayıplarla ve diğer insanların onlardan beklemediğiniz davranışlarıyla dolu olacaktır.

Olayları değiştiremezsiniz ama bu olayların sizi etkileme biçimini değiştirebilirsiniz.

Kızgınlık ve öfke tepkilerinizi kontrol ederek, uzun vadede onların sizi daha mutsuz kılmasını önleyebilirsiniz.

“Gerçek pehlivan öfkelendiğinde öfkesine hakim olabilendir.”

 

Sağlıcakla ve hoşça kalın,her ne kadar kalınabiliyorsa !...