Şevki bey 1860 yılında Fatih ,Kumrulumescit semtinin Pirinççi Mahallesinde doğmuştur. İlk öğretiminden sonra Rüştiye’ye devam etti ve buradan mezun oldu. Sesinin güzelliği ve musıki yeteneği dikkatleri çekti ve Mızıka-i Humayun’a alındı. Burada hocası Hacı Arif Bey’den musıki konusunda detaylı bilgiler alıp kendini geliştirdi. Ustalık döneminde sarayın fasıl topluluğunda hanendelik yapmaya başladı. Sarayın disiplinli yaşantısı alkol alışkanlıklarını sürdürmekte sorun olmaya başlayınca bu görevinden istifa etti. Daha sonra başladığı Gümrük Nezareti görevi ölümüne kadar sürdü. Şevki beyin 31 yıl süren kısa yaşamı hakkında fazla detaylı bilgilere sahip değiliz. En yakın arkadaşı Ahmet Rasim Bey bile Şevki Beyin yaşamı hakkında detaylı bilgi vermemiştir. Türk Müziği açısından Şevki Bey’in önemi ; Şarkı Formu üzerinde eser üreten en önemli bestekarlarımızın başında gelmektedir. Kısa ömrüne binden fazla beste sığdırmayı başarmıştır. Dr. Nazım Özalp şevki bey hakkında şu bilgileri vermiştir.

"... Şevki Bey son yüz senenin yetiştirdiği en büyük şarkı bestekarlarından biridir, Hocası Hacı Arif Bey'in şarkı bestekarlığında açtığı çığırı genişleten tamamlayan ve bunu erişilmez yüksekliğe ulaştıran Şevki Bey olmuştur. Sayın Suphi Ezgi'nin Türk Musikisi'nin nazariyelerinden bahseden kıymetli eserinin üçüncü cildinde, çeşidi yirmi beşi bulan şarkı şekillerine dair verdiği örneklerin bir kısmını Şevki Bey'inkiler teşkil eder ki, bunlarda ve diğerlerinde görülen ses, usul, geçki gibi ses mimarimize ait hususiyetler onun yaratıcı kudretinin eşsizliğine birer delildir.

Tamamı şarkı olan eserlerindeki kompozisyon tekniğini, yani ritim uyumu, usul değişikliği ve özellikle geçkiler yönünden her bestekara nasip olmayacak bir biçimde geliştirmiştir. "Şevki Bey muhtelif makamlarda yüzlerce şarkı bestelemiştir. Yalnız uşşak makamından iki yüzden çok eseri vardır ki, bir makam çerçevesi içinde bir birine benzemeyen bu kadar eser besteleyebilmek ancak müstesna bir kabiliyetin işidir." Bu özellik bir başka bestekarda yoktur.

Çok iyi hanende olduğunu, temiz ve güzel üslubunu çeşitli kaynaklar belirliyor. Bir süre lavta çalmaya çalıştığını, fakat başarılı olamadığını, "Kira ile aldığım lavtayı parçaladım. Ne yapayım akordu elimle, mızrabım kirişi ile, nağmeleri sesimle bastıramadım" dediğini Lemi Atlı naklediyor. Otuz bir yıllık bu genç ömrün, on yıllık süresi içinde ortaya koymuş olduğu bin eserden günümüze bir beste, bir yürük semai olmak üzere ikiyüz ona yakın şarkısı gelebilmiştir.

Şevki beyin vefatından sonra yakın dostu Recaizade Mahmut Ekrem Bey bir güfteyi kaleme alır ve Şevki beyin bestekar arkadaşı Rahmi Beye bu güfteyi verir ve ardından Beyati makamında bir şahaser ortaya çıkar.

Gül hazîn, sümbül perîşan, bâğ-ı zârın şevki yok, Dertnâk olmuş hezârın nağmenkârın şevki yok. Başka bir hâletle çağlar cûy-i bârın şevki yok. Âh eder inler nesîm-i bî-karârın şevki yok. Geldi ammâ neyleyim sensiz bahârın şevki yok Gül hazîn, sümbül perîşan, bâğ-ı zârın şevki yok adlı eser, büyük bestekar Şevki Beyin vefatı üzerine yazılmış ve bestelenmiştir. Her mısranın sonundaki Şevki yok sözcükleri Şevki Bey'e atıftır.