Batı ülkelerinde Türk Mehteran’ına özenerek 1730 ‘lu yıllarda batı Avrupa ülkelerinde kurulmaya başlanan askeri bandolar aradan yüzyıl geçmeden Türkler tarafından kopya edildi ve asırlar boyunca görev yapan Mehteran’ın yerine II. Mahmut tarafından ‘’ Mızıka-i Hümayun ‘’ kuruldu ve başına Alman Donizetti getirildi. Daha sonra da Mızıka-i Humayun’da sırası ile Guetelli, Pisani, d’Osep, d’Arenda gibi yabancı şefler görev aldılar. Batılılaşma özentisi ile başlayan yenilikçi akımlar dalga, dalga yayılarak değişik alanlarda da etkisini göstermeye başladı. Geleneksel Sanat ve Kültürel yapı bu tesirin etkisi altına girdi ve günlük yaşam içindeki sanatsal akımlar bu batılılaşma özentisi ile yavaş yavaş özünde uzaklaşmaya başladı.
19. yüzyıldan itibaren musıkimiz ‘’ klasik ‘’ dönemden ‘’ romantik ‘’ döneme geçiş yapmıştır. Musıkimizde gözle görülür değişiklikler bu dönemde gerçekleşmiştir. Terennümleri olmayan, dili daha sade ve kısa eserler ‘’ şarkı ‘’ formu adı altında musikimize hakim olmaya başladı. Klasik dönemin son bestekarı sayılan Hamamizade İsmail Dede Efendinin dindışı bestelediği 220 eserinin yaklaşık 120 adeti şarkı ve köçekçe formundadır. Dede Efendi’den yaş olarak biraz büyük olan dönemin önemli bestekarı Sadullah Ağa’nın elimizde bulunan 30 eseri içinde şarkı formunda hiçbir eseri yoktur. Bu da bize bu dönemin musikimizde dönüm noktası olduğunu net bir şekilde göstermektedir.
Batının halk türküsü sayılan ‘’ Volkslied ‘’ e karşılık , sanat şarkısı anlamındaki ‘’ Kunslied ‘’ eserlerini besteleyen Schubert i Schumann, Chopin , Liszt, Berlioz gibi dönemin önemli bestecilerine karşılık aynı dönemde bizde ‘’ Şarkı ‘’ formunu canlandırıp popüler kılan bestecimiz Hacı Arif Bey’dir. Hacı Arif Bey den sonra Hacı Faik Bey, Şevki Bey, Mahmud Celaleddin Paşa, Tanburi Ali Efendi, Tanburi Cemil Bey , Ahmet Rasim Bey , Bimen Şen ve Lemi Adlı bu ekolün önemli diğer bestekarlarıdır. Bu dönem sonrası Cumhuriyet dönemi bestekarlarımız tarih sahnesindeki yerlerini alarak şarkı ekolünün devamını sağlamışlardır. Cumhuriyet sonrası döneme geçmeden Klasik dönemin son büyük bestekarı Dede Efendiden biraz bahsetmek gereklidir.
Dede Efendinin musikiye olan yeteneği ve ilgisini çocuk yaşlarda fark eden hocası Mehmet Emin Efendi uzun yıllar ders verdiği öğrencisini teşvik ederek Yenikapı Mevlevihanesine yönlendirir. Şeyh Ali Nutki Dedenin derslerini takip etmeye başlayan Dede Efendi, 18 Mayıs 1797 günü resmen Mevlevi oldu. Şeyh Ali Nutki Dede’nin izni ile 1001 gün sürecek olan ‘’ Çile ‘’ süreci, dönemin Osmanlı Padişahı olan III. Selim’in emri ile çile süresi dolmadan son buldu ve bu tarihten sonra Hamamizade İsmail ‘’ Dede ‘’ ünvanını alarak saraydaki görevine başladı.
Musıkişinas bir padişah olan III. Selim’in yenileşme isteklerine uygun, gelenekten kopmadan batı formlarını da kullanarak musıki repertuarımıza çok önemli dini ve dindışı besteler kazandırmış bir müzik dehası olan Dede Efendi aynı zamanda Enderun’da hocalık görevine getirildi . Dede Efendi yaşadığı çağın tartışmasız en büyük üstadıdır. III. Selim’in ölümünden sonra tahta çıkan II . Mahmut’ ta musıkişinas bir Padişah olduğundan Dede Efendiyi tekrar sarayda görevlendirmiştir. Enderun’da hocalık ve Mevlevihanedeki görevlerini de yürüten Dede Efendi en önemli bestelerini bu dönemde yapmıştır. Padişahtan büyük takdir ve ödüller alan Dede Efendi II. Mahmud’un ölümünden sonra tahta çıkan I. Abdülmecit’in batı hayranlığı sebebiyle geri plana düşen Türk musıkisi, Dede Efendi’yi ziyadesi ile üzmüştür .İleri yaşında yaşadığı bu üzüntü, duygu ve düşüncelerinde kırgınlık yaratmıştır. Bu ruh hali ile Hac vazifesini yerine getirmek için padişahtan izin alıp görevlerinden ayrılır. Hac farizesini yerine getirip Hacı olduktan sonra bayramın birinci günü Mina’da yaşama gözlerini yumar ve yaşama veda eder. Dede Efendinin vefat haberi İstanbul’da ve İslam ülkelerinde büyük üzüntü ile karşılanır.
Dede Efendi, Klasik Türk Müziğinin son temsilcisidir bu tarihten sonra Türk Müziği yeni bir döneme girmiştir. Bu dönem Türk Musıkisinde Romantik dönem diye adlandırılmaktadır, bu dönemin büyük ustalarını tanımak için yazımıza yarın devam edeceğiz…