Arife gecesi büyük bir heyecanla başımı yastığa koyduğumu hatırlıyorum. Deri ve köselenin keskin kokusunun buram buram yayıldığı odada, yastığımın altında ellerimle okşadığım bayramlık pabuçlarım sevincimi bir kat daha artırıyordu. Ertesi günle ilgili bir sürü hayallere daldım .

Sokağımız İki katlı konak tarzı yapılmış eski ahşap İstanbul evleri nden oluşmaktaydı . Sokakta bulunan büyük, iki ve üç katlı ahşah evlerin ortak özellikliği , bütün evlerin girişlerinde geniş bir sofa ve geniş bir arka bahçelerinin olmasıydı. Bizim evimizde bu evlerden biriydi ve iki katlıydı, alt katta dayımlar ve teyzemiz, üst katta da biz ve öteki teyzemiz oturmaktaydı.Mutfak, banyo ve tuvaletler giriş katında ortak kullanılmaktaydı. Mahallenin bütün ahşah evleri, en az yüz senelik ve her yanı kırık dökük evlerdi. Bu evlerin tamamının bahçelerinde , erik, incir ,ayva, ceviz gibi birkaç meyve ağacı mutlaka bulunurdu.

Mahallenin çocukları ya evlerin bahçelerinde , ya da kapının önünde sokakta oynayarak vakit geçirirdi. Benim en yakın arkadaşım Halim, yan komşumuz gedilkli baş çavuş Mehmet amca ve eşi Naciye teyzelerin oğluydu, Halim , dört kardeşin üç numarasıydı. Ablaları Zeynep ve Nuriye bizden birkaç yaş büyüktüler ve sokakta bizimle pek oynamazlardı, küçük kardeşleri Neriman ise zaman zaman bizimle oyuna katılırdı. Neriman’la aramda gizli bir duygusal yakınlık oluşmuştu. Bizim bahçede ceviz ağacına kurduğumuz salıncakta Neriman’ı sallamak en keyif aldığım oyundu. Akşam üzeri alaca karanlıkta oynadığımız kukalı saklambaç oyununda en kuytu köşelere hep Neriman’la beraber gizlenirdik.

Bayram sabahı erkenden uyanmak ve biran önce yeni pabuçlarımı ayağıma geçirmek için gözlerimi çocukça bir refleksle sıkı sıkıya yumuyordum. Fakat bir türlü uykum gelmiyordu. Bayram sabahı bayram namazına kalkmak ve topluca yapılacak bayram kahvaltısına katılmak bir gelenekti. Daha sonrası komşu ziyaretlerinde el öpmek ve harçlık toplamak bayramın en heyecanlı yönüydü.

Bu düşüncelere kendimi kaptırmışım tam uykuya geçecekken yeni alınan pabuçlara dokunduğumda tekrar uykum kaçıyor ve en yakın arkadaşım Halim ve kız kardeşi Neriman ile yan mahalleye kurulan lunaparkta atlı karınca ve çarpışan arabaya binmek için sabırsızlanıyordum. Hangi komşunun ne kadar harçlık vereceğini az buçuk tahmin edebilmekteydim ve tahminime göre artacak bir miktar para ile de uçan zincire binmeyi de hayal ediyordum. Zira o zamana kadar küçük olduğumuz için uçan zincire binmemize izin vermiyorlardı fakat bu bayram uçan zincirlere binecek kadar büyüdüğümü düşünüyordum.

Ne zaman uyudum farkında değilim, bütün bu hayallerin sürüklediği bu yarı uyku halinden annemin seslenişi ile uyandım ‘’ oğlum haydi kalk sabah oldu , bayram namazına yetişmek için acele et ‘’ dediğini hatırlıyorum ve bir heyecanla elimi yüzümü yıkayıp , akşamdan hazırlamış olduğumuz bayramlıklarımı ve yeni alınmış pabuçlarımı büyük bir özenle ayağıma giyip evden çıkıyoruz. Sabahın henüz aydınlanmaya başladığı saatlerde yolda yürürken pabuçlarımın gıcırtısı ile keyifleniyorum ve iki adımda bir gözlerim pabuçlarıma takılıyor.

Ben dayımlar ve eniştelerimle beraber sekiz erkek olarak caminin yolunu tutuyoruz. Komşu evlerden de tanıdıklarımızla camiye varıyoruz. Cami bayağı kalabalık , raflar gelenlerin ayakkabıları ile dolmuş ve ben yeni alınmış gıcır gıcır pabuçlarımı büyük bir itinayla raflarda bir yere sıkıştırıp içeri giriyorum.

Bayram namazın huşu içinde eda ediyoruz ve namaz sonrası yapılan bayramlaşmadan sonra dışarı çıkmaya başlıyoruz ben büyüklerin ayakları arasından sıyrılarak ayakkabılarımı koyduğun rafın önüne geliyorum. Aman Allahım o da ne ? adeta şok oluyorum… ayakkabılarımın yerinde yeller esiyor. Bir panikle ayakkabılarım çalındı diye bağırarak raflarda kalan ayakkabıları aceleyle karıştırıyorum ama nafile pabuçlar uçmuş.

Büyüklerin beni teskin etme çabaları yetmiyor, bir gece önce kurduğum bütün hayallerim yıkılmış bir vaziyette ayağımda caminin takunyaları ile evin yolunu tutuyorum. Annem benim halimi görünce o da ağlıyarak beni sakinleştirmeye çabalıyor . Çocuk halimle bu üzüntü 3 günlük bayram süresince devam etti, arkadaşım Halim ve kız kardeşi Neriman’la bu olayın bende yarattığı psikolojik durum sebebiyle bütün bayram süresince görüşmedim. Oysa ne hayaller kurmuştum…

Yedi yaşında yaşadığım bu olayı her bayram sabahı anımsar ve gülümserim, çocukluk işte ama insan üzerinde iz bırakıyor, o gün, bu gündür , bayram sabahları camiye giderken ayağıma mutlaka eski bir pabuç geçiririm .