İnsanoğlu yaratılıştan günümüze kadar her dönem ruh hastalıklarından ve ruh hastalarından çekinmiş ve korkmuştur. Bu hastalığa maruz kalan insanların doğa üstü güçlerin etkisinde olduklarını düşünmüşlerdir. İlkel dönemlerden günümüze kadar ruh hastalarına karşı sihirbazlardan, büyücülerden, din adamlarından medet umulmuştur. Dünyanın farklı yörelerinde farklı yöntemlerle ruh hastalarına müdahaleler yapılmıştır. Uygur ve Çin kaynaklarında MÖ 3000 li yıllara dayanan bir süreçten beri müzikle terapinin ruh hastalıklarının tedavisi yönünde izleri görülmektedir.

Uygur Türklerinde ( Pirhon ) ,Kazak , Kırgız, Alyat , Türkmen, Özbek Türklerinde (Kam,Baksı ) adı verilen şifacıların bulunduğu ve bunların bazı uygulamalarının günümüzde de devam ettiği gözlenmektedir.

Uygur Türklerinin bilinen en eski müzik örnekleri 8.000 yıl öncesine kadar gitmektedir. Orta Asya kültürlerinde kopuz ve davul kötü ruhları kovan önemli bir çalgılar olarak kullanılmıştır. Hasta tedavilerinde ve dinsel törenlerde Şamanlar tarından bu müzik aletleri ustalıkla kullanılırmış. Şaman kendine has müzikal ve dans teknikleri ile ruhu göğe yükselten ve bedenin ruhtan ayrıldığını hissettiren bir trans ustasıdır. Şamanların davul çalarak, ruhları hükmü altına aldığına , ölülerle, şeytanlarla , cinlerle ve perilerle iletişim kurarak hastalara şifa dağıttığına inanılırmış.

Bu şifacıların , uyguladıkları terapilerde genelde kullandıkları, yaylı kopuz, dombra, ağız kopuzu ve ritm çalgılarıydı. Müzikal açıdan Pentatonik melodileri kullanırlardı .

Orta Asya kökenli bu Pentatonik müziği ( 5 tam sesli melodiler ) günümüzde Londra Rempton Enstitüsü bilimsel çalışmalarının temeline alıp otistiklerin tedavisinde yaygın olarak kullanmaktadır. Enstitü yetkilileri pentotik melodilerin otistik çocuklarda kendine güven, kararlılık duygularını güçlendirdiğini söylemektedirler . Bu Enstitünün çalışmaları dünyada kabul görmüş ve pek çok ülkede bu çalışmalar örnek alınmıştır.

Atalarımızın binlerce yıl öncesinden insanlığa fayda sağlayan bu çalışmalarına bizler maalesef sahip çıkamamaktayız. Pek çok dünya ülkesinde bu çalışmalar geliştirilerek insanlığa hizmet amaçlı kullanılmaktadır. Oysa Selçuklular döneminde , dünyada ilk olarak hastane düzeyinde uygulama Türkler tarafından başlatılmış ve Osmanlı döneminde geliştirilerek pek çok şehirde bu çalışma merkezleri faaliyet göstermiştir.

Birkaç ay önce Yalova Üniversitesi ile ilgili bir toplantıda bu konuda Rektör Yardımcısı’na Yalova Üniversitesi’nde bir müzik bölümü açılmasını ve bu bölümün geliştirilerek müzikle tedavi yöntemleri uygulayan bir merkeze kavuşturulmasını önerisini getirdim. Yalova bu tür çalışmaların Türkiye’de yapıldığı bir merkeze dönüşebilir.