Bu hafta sizlere babalar günü ile ilgili bir şeyler yazmak istedim.Her zaman saygıyla andığımız babalarımız için ne yapsak azdır.

    Günümüzde böyle anlamlı günlerde  alışverişi arttırmak için bir dizi etkinlikler hemen göze çarpar.  Dün akşam ulusal basında,bilmem ne kadar anneler gününe ve sevgililer gününe harcama yapıldığını sırada babalar gününün olduğunu hatırlatıyorlar.Hatta babalar gününün beklenenin altında olduğu vurgusu da işlenmiyor değil.

   Babalar gününü kutlamak için bir hediye almanın zorunlu olduğunu düşünmüyorum.Bir tebessüm ve onunla paylaşılan güzel anıların daha önemli olacağına inanıyorum.

   Baba başlı başına bir anlam yüklenen bir kelime.Bunun anlam ve önemini kavrayan babalara karşı her zaman boynumuz kıldan ince.Ben de sizlere babamın paylaştığı bir anısını paylaşacağım.Bazen güldüğüm,bazen de duygulandığım bu olayı anlatamadan geçemeyeceğim.

   Yıl 1972.Babam Yozgat ilinde görevli bir astsubay.İlk görevini icra etmenin heyecanını yaşıyor.An-nemle yeni evlenmişler.Yokluk ve cahillik zamanları.Evde eşya yok.Yozgat’ın eski  ve tarihi bir evini kiralamışlar.Elde bir yatak ve mutfak tüpü.Karı koca evde yüksek sesle konuşamıyorlar.Sesleri yankı yapıyor.Ev sahibi onların bu halini görünce evdeki eşyalarının bir kısmını onlarla paylaşıyor.Ev eve benzemeye başlıyor.Derken günler günleri kovalıyor.Babamın tayini Sivas’ın Yıldızeli ilçesinin Yahu karakoluna çıkıyor.Daha geleli bir sene olmamış.Askerlik işte.Hele Jandarmaysan taşınmak senin kaderin olmuş.

    O arada babam nasıl olduysa evin o halini görünce masa almaya karar verir.Tabi annem şaşkın.Evde doğru dürüst eşya yok iken kocaman bir masamız var.Neyse taşınma merasimi başlar.Araba tutsalar eşya yok.O sırada babamın tanıdığı şöfer abimiz minübüsün koltuklarını sökerek bu işi çözer.Velakin  masa minibüse sığmaz.Komutanım sen rahat ol ben onu yukarı bağlarım der.Yolculuk başlar.Akşam saatlerinde Yahu’ya varılır.Eşyaları indirmeye başlarken şöfer masanın düştüğünü fark eder durumu babama bildirir.Tabi babamın canı sıkkın.Bir şey diyemez.O gece gözüne uyku girmez.Sabah ilk işi iki askeri yanına alır.Ana yolu keser.Güzergahta eski ipek yolu yolu az da olsa bir araç trafiği var.

   O zamanlar da askeri bir muhtıra olmuş.Halk tedirgin karşılarında genç bir astsubay ve iki askeri görünce herkes ellerini yukarı kaldırır.Bir kaçak mı arıyor askerler derken, babam masayı sorar.Ne diyeceklerini bilemezler.Komutanım masa yola düşer de kırılmaz mı diyemezler.

  Yokluk mu dersiniz.Cahillik mi dersiniz.O da ne yaptığını bilemez.Askerlik anıları bitmez.Ama her zaman devletin çıkarlarını şahsi çıkarlarından üstün tutarak mesleğini icra etmiş.Üç tane evlat yetiştirmişlerdir.Önünde saygıyla eğilirken bütün babaların ve baba adaylarının gününü en içten dileklerimle kutlarım.

  Önümüzdeki hafta yaklaşmakta olan Ramazan Bayramının herkese huzur ve mutluluk getirmesini temenni eder yaz tatilinden sonra görüşmek dileğiyle esen kalın…