Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını doldurmasına on yıldan daha az bir süre kaldı. Kolay olmamıştı 600 yıllık saltanattan Cumhuriyete geçmek. Çünkü yeni rejim bazılarının çıkarlarına ve kafa yapılarına ters geliyordu. Ama devrimlerin temelleri kararlılıkla sağlam olarak atıldı. Kurumları meyveleri kısa sürede vermeye başladı. 

Zaman zaman karşı devrimciler boş durmadı. Çeşitli girişimleri oldu. Onlara dur denildi. Sindiler, ancak vaz geçmediler. Zaman geçtikçe geçmişe ait yalanlar üretmeye ve Cumhuriyete saldırmaya devam ettiler.

On iki yıl önce, "Demokrasi bizim için araçtır" diyen zihniyet iktidar oldu. Demokrasinin olmazsa olmazı kuvvetler ayrılığının ortadan kaldırılıp tek elde toplanmasından başlayarak bir çok ilke yok edildi, kurumlar işlemez hale getirildi.

Bugün geldiğimiz noktada çözüm bekleyen, yanlış batağına saplanmış sayısız sorunla karşı karşıyayız. İşte bir kaç örnek:
İç ve dış borçlar katlanarak artmış, gelir dağılımında uçurumlar derinleşmiş. Özellikle diplomalı oldukları tartışılır, gençlerde işsizlik rekor tazeliyor. Devletin elindeki büyük tesisler özelleştirme adına değerlerinin altında satılmış.

Devletin en güvenilir kurumları olması gerekenler teker teker çökertilmiş durumda, bunların başında ordu ve yargı geliyor. Yargı, bağımsız ve tarafsızlığını, güvenilirliğini yitirmiş.

Devlet asıl görevlerini yerine getiremiyor. Rüşvet, yolsuzluk, yüzsüzlük olağan hale gelmiş. Değer yargıları yozlaşmış. Toplum nereye gittiğini ve gideceğini bilmeden kimlik arayışı ve bunalımı yaşıyor.

Kışlaya, okula, siyasete girmemesi gereken dini tartışmalar son ikisini adeta üs haline getirmiş. İslam neden Araplara özeniliyor, Arap örf ve adetleri günlük yaşama sokuluyor.

Dış dünya bizi küçümseme ve dışlama yönünde, çevremizdeki komşularımızdan bir tek dostumuz kalmadı. Hepsi ile kavgalıyız, sorunlar yaşıyoruz.
Bütün bu başarısız sonuçların nedeni izlenen yanlış politikalar. Yıllardır hep laf üretildi. Gerçekler ters yüz edilip hep başarı olarak sunuldu.  Eleştirilere kulak verilmedi.  Daha ötesi eleştirenler susturuldu hatta cezalandırıldı.

İzlenen politikaların doğruluğu ve geçerliliği alınan sonuçlarla ölçülür. Bunlar irdelenmeden neden-sonuç ilişksi kurulmadan hatalardan dönülemez. İzlenen politikalar yanlış ki sorunlar çözüm bekliyor ve azalmadan her gün artıyor. Bu durumda yapılması gereken yanlış politikalardan vaz geçmek. Ne var ki bütün bunların mimarı işbaşındaki iktidarın böyle bir niyeti yok.  O, iktidardan gitmemek ve kendisini kurtarmak için akla gelmeyecek her türlü yola başvuruyor.
Genel seçimlere az bir süre kala eşit koşullarda gerçekleşen bir propaganda sürecinden etmek olanaksız. Bir tarafta devlet kaynaklarını sorumsuzca kullanan iktidar öte yanda doğal yasal haklarına engeller çıkartılan muhalefet.  O kadar çok örnek var ki, sadece biri Cumhurbaşkanı ya da Başbakan'ın seçim toplantılarına ücretsiz insan taşıyan kamu vasıtalarına karşın Bursa'da CHP'nin miting yapacağı gün ve saatlerde çalıştırılmayan metro ve toplu taşıma araçları. Önceden tahsis edilen ve sonra toplu açılış törenleri nedeniyle geri alınan toplantı alanları.

Bütün bunlardan çıkış yolu sandıktan geçiyor. Önümüzdeki pazar günü sandığa giderek bu gidişe dur demek ülkesini seven her bireyin görevi.