Allah’ın selamı rahmeti bereketi üzerinize olsun

Bugün, bütün insanlık olarak çok zor bir zamandan ve çok zor bir süreçten geçiyoruz.

Corona virüs hastalığından kendimizi ve ailemizi korumak için elimizden gelen tüm çabayı gösterip, sonra da Allah’a tevekkül etmek zorundayız. Hani Hz. Peygamber (sav) demişti ya ‘’Önce deveni bağla sonra Allah’a tevekkül et’’ diye işte tam o zamandayız. Müminler zor zamanlarda ümitsizliğe düşmeden rablerine yönelirler ve ondan yardım dilerler. Ümitsizliğe kapılmak müminlere yakışmayan tavırdır.

Bugün Allah’ın verdiği can emanetini korumak en büyük görevimizdir. Ve canı korumanın İslam’ın ana gayelerinden biri olduğu unutulmamalıdır. Onun için sağlık otoritelerini dinlemek, Onların tavsiyelerine kulak vermek aslında yüce dinimizin de bir emridir.

Bu günlerde kendimizi tehlikeye sokmamak ve hastalığı bir başkasına bulaştırmamak için evlerimizde beklemeği, adeta düşmana karşı siperde durup, nöbet tutmak gibi sayabiliriz.

Bugün istemeden ve bir dahlimiz olmadan içine düştüğümüz bu durumdan hepimizin ders alma günüdür. Bugünler insanların derdine derman olma, sıkıntılarını bertaraf etme günüdür.

Cenab-ı Allah(cc) bolluk ve kolaylık zamanlarında şımarmayı, zorluk ve sıkıntı zamanlarında ise ümidi kesmeyi aynı yanlışlık olarak görmektedir.

Kur’an-ı Kerimde: ‘’Biz insana bir nimet verdiğimiz zaman yüz çevirip yan çizer, ama başına bir kötülük, bir musibet gelince hemen ümitsizliğe kapılır.’’ Buyurulmaktadır.

Böyle sıkıntılı zamanlarda müminler sabırlı olmalıdır. Her türlü kötülüğe karşı iyilikle mukabele etmelidir. İnsanların işlerini kolaylaştırmalıdır. Mümin kardeşini kendisine tercih etmelidir. Sahip olduğu şeyleri kardeşleriyle paylaşmayı bilmelidir.

Toplum olarak evlerimizde zorunlu olarak kaldığımız şu günlerde sabırlı olunmalı, bir başkasının hasta olmasına veya hasta olup ölmesine sebep olmanın kul hakkı olduğu bilmelidir. Bugün yaşadığımız zorluklara sabredip katlanmak, Sabırlı ve dirençli olmak, mümin olarak bizlere yakışan davranışlar sergilemek zorundayız.

Rabbimizin yardımıyla bu günler elbette geçecektir. Ancak bu günlerde elde edeceğimiz erdemli ve ahlaki davranışlar kalıcı olacaktır. Sabredenlere elbette müjdeli günler gelecektir.

Bizler tüm toplum olarak bir taraftan sıhhatimizi korumaya çalışırken, diğer taraftan birlik, beraberlik ve kardeşliğimizi yitirmemek için büyük bir gayret sarf etmek zorundayız.

Bugün her birimiz evlerimizde olsak da insani, İslami ve ahlaki görevlerimiz devam etmektedir. Özellikle bu zor zamanlarda varlıklı kardeşlerimize büyük görevler düşmektedir.

Geçimini günlük işlerde kazanan ve bu salgın sebebiyle evlerine kapanmak zorunda kalan milyonlarca kardeşimiz var bunu hepimiz biliyoruz. Bu zor günlerinde onlara yardım etmek, onların çoluk çocuklarını aç bırakmamak müminlerin görevidir. Evet, bu gün biriktirme günü değil, paylaşma günüdür. Kendimiz için istediğimizi başkası için de isteme günüdür. Kendimiz kadar başkasını düşünme günüdür.

Ev sahibi kirasını ikram etsin. İşverenler işçisinin ücretini mümkün olduğunca ödemeye devam etsinler. Geçmişte ihmal edip veremediğimiz zekâtlarımızı verelim. Hatta gelecek sene vereceğimiz zekâtları şimdiden verebiliriz.

Bu günlerimizi fırsata çevirelim, namazlarımızı kılalım, Kur’an’ı Kerim okuyalım. Bu dünya hayatı da eve sığar, ahiret hayatı da eve sığar. Bu günlerimizi itikâftaymış gibi değerlendirelim.

Gençlerimiz bu zor zamanlarda kendilerini korurken ihtiyarlarımıza, büyüklerimize de sahip çıkmayı asla ihmal etmemelidir.

Belki de bu musibet insanın değerini ve onurunu yaratılış gayesi ve hikmetini yeniden keşfetmemize vesile olacaktır. İnsanoğlu tarihte yaşanan nice musibetleri rahmete dönüştürebilmiştir.

Hiç kuşku yok ki imanla Hikmetle azim ve gayretle, tedbir ile tevekkül ile bugün yaşanan bu küresel salgın bertaraf edilecektir.

Rabbimiz biz kendimize zulmettik. Sen bizi affetmezsen ve merhamet etmezsen hüsrana uğrayanlardan oluruz.

Rabbim tüm bu durumlardan ibret almayı nasip eylesin. Sağlıklı ve huzurlu günlere tez zamanda kavuşmak ümit ve niyazıyla

Alllah’a emanet olunuz.