Geçen hafta ikinci yarı yıl başladı. Eğitim mi, öğretim mi? diye sorulsa, verilecek yanıt kuşkusuz her ikisi de olacaktır.Ancak öncelik denirse eğitim öne geçer.
Eğitimle öğretimi birbirine karıştırmamak, aradaki farkı görmek gerekir.Eğitimin Avrupa dillerindeki karşılığı olan "educatione" latince bir sözcük.Anlamı beslemek, bir şeyden bir şeye doğru yönelmek diğer söylemle yetiştirmektir.Öğretim ise bir kişiyi belli bir konuda bilgilendirmektir.
Araba kullanmayı bilmek öğretimle olur.Ama trafik kurallarına uyarak başkalarına saygı duyarak kullanmak eğitim işidir.
Akıllı telefon kullanmayı bilmek öğretimle olur.Eğer bir genç dolmuşta, otobüste oturmuş elindeki bu aleti en seri şekilde kullanırken, yanında ayakta duran yaşlıyı görmüyor ve yer vermiyorsa yeterli eğitimden yoksun demektir.
Newton'un yer çekimi kanununu fizik dersinde öğrenmiştir, biliyordur.Ama geriden gelip sıra bekleyenlerin önüne gökten yere düşen taş gibi geçiyor ve o kadar kişinin hakkına saygı göstermiyorsa eğitilmemiş kendini bilmezin biridir.
Bu birkaç örnekte görüldüğü gibi eğitim, öğretimi aşan başka bir şeydir.Kişiyi yalnız aklı ile değil duygularıyla, davranışlarıyla yani bütünüyle ele alır, yönlendirir belli bir olgunluğa eriştirir.
Eğitim okul öncesinden başlar.Orası  da en başta evdir, sonra çevredir.Çocuğun almakta olduğu çağdaş aile terbiyesi , sokağın olumsuz etkilerinden korunmuş olarak okul eğitimiyle bütünleşirse gelişim olumlu yönde devam eder.
Doğumdan ölüme kadar yaşamın her döneminde yaşanan olaylar, edinilen deneyimler ve zaman içinde oluşan kişilik hep eğitimin bir parçasıdır.Öğrenmenin yaşı olmadığı gibi eğitimin de yaşı yoktur.
Bir kişi ne kadar bilgili olursa olsun eğitimli değilse o bilgisini sadece kendi çıkarları için kullanır.Bu arada başkalarına zarar verip vermediğine aldırış etmez.
Eğitimde, eğitilen kadar eğiten de önemlidir.Sürecin doğumla başladığına dikkat çekmiştik.Ailenin eğitim düzeyine göre çocuk yönlendirilir."İyi aile çocuğu" "helal süt emmiş" deyimleri boşuna söylenmiş, kişileri övücü sözler değildir.
Bu kuralın dışında örneklere rastlamak da mümkün.Çok eğitimli aile içinden hırsızlar, katiller çıkabildiği gibi alkolik bir babanın içkiden nefret eden çocukları olabilir.Ama istisnalar kaideyi bozmaz.
Eğitim kurumları buradaki eğitimcilerin kalitesi ile ünlenir ve tercih aşamasında hep ön sıralarda yer alır.
Eğitimli bireylerden kurulu toplumlar çağdaş, ilerici ve uygar yapılarıyla hedef alınacak örnek kitlelerdir.Orada herkes birbirine saygılı, hoşgörülü, adaletten eşitlikten yana kardeşçe yaşamlarını sürdürürler.
Eğitimli toplumlarda insanlar ellerindeki çer çöpü rastgele yere atmaz.Yollar, sokaklar, caddeler tertemizdir.
Araç sahipleri yaya kaldırımına, otobüs dolmuş duraklarına, park yasağı olan yerlere araçlarını bırakmazlar.Uyarı levhalarının doğrultusunda hareket ederler.Aksini yapan kendini bilmezler çıksa bile görevliler gereken işlemi yaparlar.
Yiyecekler hijyenik ortamda hazırlanır, açıkta satılmaz.Sokakta döner kesilmez, lahmacun yenmez.
Halka açık mekanlarda kimse yüksek sesle konuşmaz.Kişisel sorunlarını yakın bir dostuna anlatan bunları üç beş masa ötedeki tanımadığı kişilerle paylaşmaz.Yaya yolu üzerinde geçişi önleyecek şekilde ayak üstü sohbetleri yapılmaz.
Eğitimli toplumların seçilmiş yöneticileri daha demokrat, eğitimsizlerin ise diktatördür.İktidarlarını sürdürebilmek için birinciler özgürlükten yana diğerleri ise baskıcılardır.
Son söz: Eğitimsiz bilgi sahibi herkese tepeden bakar, kendini beğenmiş, her şeyi bilirim havasındadır.Ukaladır, sevimsizdir.Eğitimli ve bilgili kişi alçak gönüllü, hoşgörülü ve sevecendir.Haddini bilir, ölçülüdür, anlamadığı konuları uzmanına bırakır
Çevrenize bakın nasıl bir toplumda yaşadığınıza siz karar verin.