1999 Gölcük Depremi’nin ardından çıkartılan 4708 sayılı  Yapı Denetimi Kanunu inşaatlara yapı denetimi zorunluğu getirmişti.2001 yılında yürürlüğe giren 4708 sayılı kanunla inşaatlara bağımsız yapı denetim firmaları tarafından denetlenme zorunluluğu verilmişti.

Yalova’da yapı denetiminde yaşanan sıkıntılar, konuları gözden geçirme ve fikir alışverişinde bulunulması  amacıyla başta yapı denetim firmaları olmak üzere sektör temsilcilerini bir araya getiren Yalova Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü Yapı Denetim ve Yapı Malzemeleri Şube Müdürlüğü,  uygulamada yaşanan süreci katılımcılarla masaya yatırdı.

Gölcük Depremi’ndeki manzara yapıların denetimsizliğinin sonucuydu…

Toplantının açılış konuşmasını yapan Çevre ve Şehircilik Yalova İl Müdür Yardımcısı Tayfur Kutlay, yapı denetiminin öneminin Marmara Depremi’nde yüz bin konuttan elli bininin hasar görmesi neticesinde yeterli yapılmadığının anlaşıldığına işaret ederek, yapı denetiminin kanun çerçevesinde getirilen düzenlemelere uygun olarak yapılmasının önemine dikkat çekti. Müdür Yardımcısı Kutlay, kanunla yapılardaki teknik sorumluluğun müteahhitler ve şantiye şeflerine yüklendiğini belirterek, şöyle konuştu: “Yapı Denetimlerinin sözleşme koşullarına uygun olarak, zemin etüdü sonuçlarına göre yapılması gerekiyor. Yapı Denetim Firmaları İmar Kanunu ve imar yönetmeliklerini de çok iyi bilmek zorunda. Ayrıca yapı denetiminde ısı ve su yalıtımı gibi konulara da dikkat edilmesi gerekiyor” dedi.

Müteahhitlere de seslenen Kutlay, yapı denetim firmalarının çalışma ve denetlemelerine müdahale edilmemesi gerektiğini söyledi.

Ardından Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü Yapı Denetim ve Yapı Malzemeleri Şube Müdürü Reyhan Gül tarafından yapı denetimiyle ilgili sunum gerçekleştirildi. Katılımcılar ve sektör temsilcisi müteahhit, şantiye şefleri, yapı denetim firma temsilcilerinin konuyla ilgili soruları da toplantı sonunda kurum uzmanları tarafından cevaplandı. . E noP5 0> mara Denizi’nde istakozun varlığını ortaya koyarak, istakozdan nasıl yumurta alabiliriz, nasıl üretiriz diye bir çalışma yaptık. Halen devam ediyor ve Tarım Bakanlığımızdan yakın zamanda alacağımız tekne ile balıkçılık konusundaki çalışmalarımızı artırarak, bu bölgedeki balık çeşitliliğini nasıl artırabileceğimizle ilgili sorunların yanıtlarını bulmaya çalışacağız” dedi.

Tokalak, “Tuttuğumuz balık hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz”

Merkez Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Erdal Tokalak ise, “Hepimizi rahatsız eden ciddi bir konu bu. Bizler denizde çalışan insanlarız ama denizlerimizden tuttuğumuz balıklarla ilgili yeterli bilgiye sahip değiliz. Bu bilgilerden yoksun kalıp teknolojiyle yetişmeye çalışıyoruz. Bu panelin arkasından balığın nasıl yaşayabileceği anlatılacak. Katılan herkese teşekkür ediyorum” dedi.

Bilecik, “Sucul ortamlar bütün olarak belediyelerin ilgi alanındadır”

Geleneksel Balıkçılığı Yaşatma Derneği Başkanı Nezih Bilecik ise, “Sucul canlı kaynakların, sürdürülebilir kalkınma modeli çerçevesinde gelişmesine katkıda bulunmak ve merkezi otoritenin her türlü bilim dışı baskılardan arındırılmasına olanak yaratmak ve onun çağdaş uygulamalar radikal önlemler alarak katkıda bulunmasını sağlamak derneğimizin öncelikli bir amacıdır. Bu amaca katkıda bulunmak için yakın geçmişte diğer STK’larla özellikle endüstriyel balıkçılıkta gırgır avcılığının daha derin sulara çekilmesi konusunda merkezi otoriteye tam destek vermiştir. Bu anlamda işbirliği önemlidir. Geçtiğimiz sonbaharda Yalova’da yapay resif projesinin devreye girmesi de bu tarz işbirliğinin somut örneklerinden biridir. Sucul ortamlar bir bütün olarak belediyelerimizin ilgi alanına dahildir. Bu nedenle Marmara Denizi’nin kıyı kenti olan Yalova’da, böyle bir etkinliğin düzenlenmesi önemlidir” diye konuştu.

Prof. Dr. Gülşen Altuğ biyolojik çeşitliliği anlattı

Ardından gerçekleştirilen panelde konuşmacılar ‘Marmara Denizi ve Bakteriyolojik Kirlilik”, “Canlı kaynaklar açısından Marmara Denizi’nin güncel durumu üzerine araştırmalar”, “Güdümlü balıkçılık araştırmaları açısından Marmara Denizi’nin halihazır konumu üzerine görüşler”, “İzmit Körfezi su kalitesinin ve karasal girdilerin izlenmesi ve kirliliğin önlenmesine yönelik önerilerin geliştirilmesi”, “Kıyı alanlarının sistem yaklaşımı ile değerlendirilmesi, uygulama alanlarından biri olarak İzmit Körfezi” konu başlıkları hakkında konuştular. Panel sonunda yapılan genel değerlendirme ile Marmara Denizi’ne kıyısı olan belediyelere öneriler dile getirildi. 
Editör: TE Bilişim