Gerze’nin termik santral mücadelesi anlatıldı

 

Yalova Platformu, Yaçep, Tema, Eğitim Sen, Hdk, Çehav, Yalova Barosu’ndan katılımcıların eşliğinde ele alınan ilk konu başlığında Yalova’nın çevre mücadelesi tartışıldı. Gerze’deki termik santral mücadelesine katkı veren Ekoloji Kolektifi’nden hukukçu Cömer Uygar Erdem, Sinop Gerze’de yaşananları ve kendi gözlemlerini de aktardı. Erdem, “Gerze’de Anadolu Grubu’nun kurmak istediği termik santralle ilgili olarak bir direniş toplu olarak gerçekleşti. 3-4 yıllık süreç boyunca Yeşil Gerze Platformu adı altında Gerzeliler bir araya geldi. Bunun yanı sıra bir de termik yanlıları azınlıkta olmasına rağmen karşı taraftaydı. Belediye başkanının da bir gönüllü gibi desteklediği süreçte, 2010 yılında termikçi şirketin sondaj ve zemin etüdü için bölgede yapmak istediği çalışmaya Gerzeliler karşı koydu. Jandarma olaylara çok fazla müdahale etmedi. Bölgede sondaj yapılmasını önlemek için Gerze’nin santralin kurulmak istendiği Yaykıl Köyü’nde bir direniş ve nöbet çadırı kuruldu. Bu çadır köylüler tarafından o kadar benimsendi ki sünnet düğünleri gibi etkinlikler de burada yapılıyordu. Ben de o çadırda geçen yıl iki ay kadar kaldım ve Gerzelilerin mücadelesini yakından gözlemleyerek içinde yer aldım. Bu arada termik santralin ÇED toplantısında Gerzelilerin Ali Sami Yen Stadında anca rastlanabileceğini esprili bir dille ifade ettikleri bir ses düzeni ile halkın tepkisi bastırılmak istendi. Ancak olaylar ve tepkiler büyüdü, emniyet güçleri biber gazları sıkarak kontrol altına almaya çalıştılar. Sonuçta 300 Gerzeli hakkında bu ÇED toplantısında polise mukavemet, toplum huzurunu bozmak gibi ithamlarla açılan soruşturmalar devam ediyor. YEGEP Sözcüsü Şengül Çalışkan Şahin hakkında açılan 5-6 dava var, bunlar sürüyor. Benim hakkımda bile toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefetten savcılıkta bekletilen bir dosya var. Geçen yıl ikinci kez sondaj ve zemin etüdü için gece 2’de köy alanına geldiklerinde köylülere karşı bu kez hem jandarma hem polis ekipleri ciddi bir müdahale girmişti. Onunla ilgili de süren davalar var. Ancak tüm bunlara rağmen Gerze’de termik santral kurulamayacağına dair bazı kurum görüşleri bakanlığa ulaştı, orasının orman arazisi olduğu ve yakındaki ormanların olumsuz etkileneceğine dair Orman Müdürlüğü’nün hem olumsuz görüşü hem de açtığı dava var. ÇED Süreci, yaşanan bu müthiş mücadelenin ardından Ankara’da yapılan format toplantısıyla donduruldu. Ancak Gerzeliler, yeniden aynı tehditle karşılaşabileceklerini biliyor. Bu 5-6 yıl sonra da olabilir, daha yakın bir zamanda da” diyerek anlattı.

 

Yalova’daki süreçler paylaşıldı

 

Yalovalı çevreciler de, Yalova’da yaşanan süreçler hakkında bilgiler verdi. Yalova’nın sanayileşmiş kentler arasında olmasının çevre mücadelesi için olumsuz bir etki olduğunu kaydeden Yalovalı çevreciler, termik santralin aynı bölgede 1999 depreminde yaşanan vahim kimyasal sızıntıya rağmen, kapasitesi arttırılmış kanserojen, parlayıcı, patlayıcı kimyasal tanklarının 100-150 metre kadar yakınında kurulduğunu, ancak tam kapasite ile çalıştırılmadığını ifade eden çevreciler, termikçi şirket tarafından Yalova’daki çevre mücadelesine darbe vurmak amacıyla stratejik olarak davalar açıldığını, ancak termik santralle ilgili de ÇED iptal, imar planı iptal ve deneme ruhsat izni iptal davalarının sürmekte olduğunu kaydettiler. Termik santralin yanı başında kurulmak istenen VOPAK Kimyasal depolama terminali süreçleriyle ilgili de bilgi veren Yalovalı çevreciler, imar planlarının iptal edildiğini, ÇED sürecinin dondurulduğunu, sağlık koruma bandı başvurusunun olumlu bulunmadığını, ancak tehlikenin bertaraf edilmemiş olduğunu söyledi.

 

Stefo Benlisoy, ekolojik dengeyi anlattı

 

Atölye çalışmasının ikinci bölümünde Stefo Benlisoy, dünya genelinde ekolojik sorunlardan örnekler vererek, temel sorunun BM raporlarında da belirtildiği üzere kaynakların eşitsiz dağılımından meydana geldiği ve nüfusun demografik yapısının önemli sorun teşkil ettiği tespitlerinin yapıldığını söyledi. Benlisoy, “Dünya kaynakları şu an 7 milyar olan dünya nüfusunu 10 milyar insana kadar doyurabilecek durumda. Ancak yiyeceğe, suya ve diğer kaynakların eşit olmayan dağılımı nedeniyle bazı ülkelerde insanlar açlık çekerken, bazıları refahı yaşayabiliyor. Hindistan’daki yoksul bir vatandaşın karbon ayak izi ile Hollanda’dakinin bir olmuyor. Gelişmiş ülkeler, kirleticiliklerinin getireceği sonuçları öteleyebiliyor. Şu an yapılan bu. İklim değişikliğinin önlenemez bir noktaya gelmesi demek, doğanın dengesinin bir daha düzeltilemeyecek şekilde insan eliyle bozulması anlamına geliyor. Bu da önümüzdeki 100 yıl içinde sıcaklık artışının artması, su kaynaklarının azalması, okyanuslarda kutuplardaki erime nedeniyle su seviyesinin artması sonucu kıyı bölgelerinin tehdit altına girmesi gibi sonuçlar doğuracak. Gelişmiş ülkelerin ekonomilerinin bu devasa iklimsel darbeleri kaldıramayacağı düşünülebilir. ABD’de yaşanan bir Katrina Kasırgası’nın maliyetini bu ülke tam olarak karşılayamadı” diye konuştu. Atölye’de Türkiye’deki çevre mücadelesinde politik yapılar ve Türk solunun çevre mücadelesine bakışı da ele alındı.

 

 

Editör: TE Bilişim