İnce, 23 Nisan’ın ülkemizde egemenliğin millete geçmesinin başlangıcı olduğunu belirtti.

İnce, “23 Nisan Kurtuluş mücadelemizin liderliğini üstlenen Türkiye Büyük Millet Meclisinin göreve başladığı gündür. Bu önemli gün aynı zamanda ülkemizde egemenliğin millete geçmesinin başlangıcıdır. Türkiye Cumhuriyeti 23 Nisan 1920’deki bu büyük değişimin ürünüdür. Atatürk, bu önemli tarihsel günü, geleceğimiz olan çocuklara armağan ederek milli bir bayram gününe dönüştürmüştür. Son yıldır iktidarda bulunan AKP’nin milli bayramlarımıza dönük olumsuz politikalarından 23 Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı da nasibini almaktadır. Milli bayramlar, ulusal birliğimizin tarihimizle bugünümüz arasında bütünlük kurmasında en önemli araçlardan biridir. Bu tür özel günlerin sembolik yönlerinin tahribata uğratılması, ulusal birlik duygusunun zayıflatılmasından başka bir sonuç doğurmaz. Son 10 yılda çocuklarımıza yönelik izlenen politikalar, çocuk haklarının gerçekleştirilmesi, çocukların refahlarının arttırılması ve özerkliklerinin güçlendirilmesi yönünde ortaya övünebilecek bir tablo çıkartmamaktadır. UNİCEF’in yayınladığı Türkiye’de Çocukların Durumu 2011 raporundaki bazı istatistikler ve tespitler şöyledir: Türkiye’de, 22,6 milyon kişi (nüfusun yüzde 31,1’i) 18 yaşın altındadır. 2008 yılında gıda ve gıda dışı yoksulluk içinde olan 15 yaşından küçüklerin oranı yüzde 24.43 ile genel yoksulluk oranının 7.32 puan üzerindedir. Başka bir deyişle, 15 yaşından küçük 4,6 milyon çocuk (18 yaşın altı alınırsa 5,5 milyona yakın) ulusal yoksulluk sınırı altındadır. 15 yaşından küçükler arasında yoksulluk kentsel alanlarda yüzde 14.47 iken kırsal kesimde yüzde 44.92 gibi kaygı verici düzeye Jetbahis çıkmaktadır. Bu arada, çocuklar arasındaki göreli yoksullukla ilgili son OECD verileri, Türkiye’de bu yoksulluğun yüzde 24,6 ile OECD ülkeleri arasındaki en yüksek oran olduğunu göstermektedir. Oran, OECD ortalamasının iki katıdır. Üye sayısı 5-6 veya daha fazla olan hanelerde yaşayanların ulusal yoksulluk sınırı altında olma olasılıkları 1-2 veya 3-4 üyeli hanelere göre iki kattan daha fazladır. Hane üyesi sayısı 7’yi aştığında ise bu olasılık bir kez daha ikiye katlanmaktadır. Çocuk yardımı veya çocuk bakım desteği programları olmadığından, özel olarak aileleri ve çocukları hedefleyen sosyal koruma harcamaları GSYH’nin yüzde 0.04’ü gibi çok düşük bir düzeydedir. Yoksulluk, düzensiz işlerde çalışma ve düşük eğitim düzeyiyle yakından ilişkilidir. Türkiye bu tabloyu tersine çevirmek zorundadır. Bunun için öncelikle üzerinde herkesin anlaştığı ulusal politikalar üretmeyi başarabilmeliyiz. Son 10 yılda Türkiye’de ulusal politika oluşturma dinamikleri kalmamıştır. En son yasalaştırılan 4+4+4 olarak kamuoyuna yansıyan eğitim yasası bunun en iyi örneğidir. Bu yasayla toplumsal eşitsizlikler meşru hale getirilirken, velilerin duyarlılıklarına göre okulları da ayrıştıracak olan bir eğitim modeli uygulamaya sokulmuştur. Birlik yerine ayrışmanın kaçınılmaz biçimde ortaya çıkacağı kesin olan bu yasa ile Türkiye Cumhuriyeti, ulus devlet olma idealinden de vazgeçmiş olacaktır. Dolayısıyla 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim gibi ulusal günlerin, bayramların anlam ve önemi önemli ölçüde kendiliğinden yok olacaktır. Bu önemli günde bunlara dikkat çekmek durumunda kaldığım için üzgünüm ancak 23 Nisan coşkusunu paylaşan milyonları ve çocuklarımızı gördükçe de geleceğimize dönük içimizdeki coşku ve heyecan her şeyin üstüne çıkmaktadır. Şair Tahsin Saraç’ın “Çocuklar Kardeş Oldu Mu” şiirinde dile getirdiği gibi, çocuklar kardeş olursa, “Barışır artık kurt kuzu”, “Kucaklaşır batıyla doğu”, “Ne açlık kalır ne korku”. Hoş geldin 23 Nisan! Çocuklarımıza ve bizlere kutlu olsun!”dedi.

Editör: TE Bilişim