Makine mühendisi Hannan Öngü beyin uyarısı ile başlayan ve gazetemizin usta şair/yazarlarından Mehmet Özçelik'in değerli katkılarıyla ortaya çıkan bu haberde sektörümüzün duayeni tema eski il temsilcisi Faruk Tezcan'ın desteklemesi ve konunun bir numaralı diyeceğiniz Ziraat Mühendisi Sayın Hulusi Samancı ile enstitüde 32 yıl görev ve yapmış son beş yılını müdür olarak çalışmış Ziraat Yüksek Mühendisi Dr. Emin Ergün hocamızın söylediklerini büyük dikkat ile okumanızı öneriyoruz. Bu haberi bir dizi olarak düşünmüştük. Bölünmenin yazının anlamını ve bütünlüğünü bozacağını düşünerek tamamını veriyoruz. Uzun olabilir ama sıkıcı olmadığını düşünerek konunun bilimsel bir destekçisi olacağınızı düşünüyoruz.

MİNNET BAHÇESİ  

Ülke olarak şanlı ve şerefli bir geçmişimiz var. Geçmişte millet olarak tecrübelerimizi buluruz. Bu tecrübelerimizden yararlanarak geleceğimizi daha sağlam temeller üzerinde inşa edebiliriz. Bugün Yalova gündeminde en ön sırayı işgal eden MİLLET BAHÇESİ yapılmak istenen arazi toplumsal hafızamız ve tarım hafızamız için vazgeçemeyeceğimiz, asla çöpe atamayacağımız bilgilerle dolu. Bu nedenle buraya MİNNET BAHÇESİ demek çok yerinde bir tabir olacaktır. Bu bahçenin içinde yer aldığı Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü’ne bu ülkenin o kadar çok minnet borcu var ki. Şimdi bu enstitüyü kenarından köşesinden arazisini alarak işlevsiz hale getirmek son derece kaygı verici bir durumdur. Millet Bahçesi içinde yer alan MEYVE GENETİK KAYNAKLARI başlı başına bir hazine niteliğindedir. Aslında bu enstitü işlevlerini sürdürürken aynı zamanda yaşayan bir tarım müzesi olarak da değerlendirilebilir.

ÖNCE TARİHÇESİNE KISA BİR GÖZ ATALIM

Her şey Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gemisiyle Yalova önlerinden geçerken sahilde gördüğü ulu çınar ağacının gölgesinde dinlenmek istemesiyle başladı. 21 Ağustos 1929 tarihinde İstanbul’dan Bursa’ya gidecekti. Sabah 09.00 ta Ertuğrul Yatı'yla Dolmabahçe önlerinden hareket edildi. Marmara’da atılan kısa bir turdan sonra yat Yalova İskelesi'ne doğru süzülürken Atatürk’te sahili seyrediyordu. Birden sahildeki ulu çınar ağacı dikkatini çekti.

Çınarın görüntüsünden etkilenen Atatürk’ün emriyle yat durduruldu. Yatın teknesiyle karaya çıkıldı. Ulu çınarın gölgesinde bir süre dinlenen Atatürk ulu çınarın civarına bir köşk yapılması talimatını verdi. Tekrar yata dönüldü ve günlük programa devam edildi. Atatürk daha sonra çınar ağacının içinde bulunduğu çiftlik arazisinin tamamını satın alacak ve ülke tarımı için örnek bir çiftlik kuracaktır. Artık bütün dünyanın bildiği Yürüyen Köşkün hikayesini tekrar etmenin bir anlamı yok.

AYRINTILARI HULİSİ SAMANCI’DAN ÖĞRENELİM.

HULİSİ SAMANCI KİMDİR?

Ziraat Mühendisi olan Hulusi Samancı enstitüde bağcılık bölümünde 20 yıla yakın bir süre görev yaptı. Bağcılık bölümünde sürdürülen çalışmalarda Türkiye’nin en iyi 6 üzüm çeşidi tescil edilerek Türk tarımına kazandırıldı. Ayrıca kivi meyvesinin yurdumuza getirilmesi ve üreticiyle tanıştırılmasında büyük rol oynadı. Bugün ülkemizde 50 bin ton dolayında kivi üretiyorsa ve bunun yüzde ellisi Yalova’da üretiliyorsa bu neticede Hulusi Samancı’nın imzası var diyebiliriz.

“Yalova; 1920 li yıllarda çok yeri bataklık olan bir sahil köyü idi. ATATÜRK 1929 yılında Yalova'ya geldiğinde, Yalova'nın birisi doğusunda, diğeri batısında arazileri olan çiftliklerin satılacağını öğrendi. Arazilerin Ermeni sahibinden bir kiliseye geçtiğini ve satılacağını duyunca çiftliklerin ikisini de kendi parasıyla satın aldı. O günden sonra batıdaki “Baltacı” çiftliği, doğudaki ”Millet” çiftliği adını aldı.

Atatürk'ün talimatları ile batıdaki çiftlik hayvancılık üzerine, doğudaki çiftlik bahçe bitkileri üzerinde yöre çiftçisine yeni tür, çeşit ve damızlıklar üreterek onların üretim, yetiştirme, bakım ve işleme tekniklerini öğretmek üzere yapılandırıldı.

Baltacı ve Millet çiftlikleri 1937 yılında, Atatürk tarafından diğer çiftlikleri ile birlikte hazineye yani Türk milletine hediye edildi.

Millet Çiftliği yeni meyve, sebze, tür ve çeşitlerinin üretim ve geliştirilmesi için yurt dışından uzmanlar getirterek üretim ve eğitim çalışmalarına başladı. Yalova'nın “ çiçek kenti” oluşunun temelleri de o yıllarda atıldı.

Millet Çiftliğine ait 1335 dekar alanda 1961 yılında meyve, sebze ve süs bitkilerinin yetiştirilmesi, muhafazası ve işlenmesi konularında çalışmak üzere o yıllardaki adıyla “Bahçe Kültürleri Bölge Araştırma Enstitüsü” kuruldu. Çeşitli isimlerle çalışmalarını sürdüren Enstitü 1986 yılında Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü adını alarak Tarım Bakanlığının 11 Merkez Araştırma Enstitünden biri olmuştur. Kuruluşundan itibaren ulusal ve uluslar arası kuruluşlarla işbirliği yaparak Türk tarımına hizmet etmiştir.”

Bu yazı dizimizde, konuya Enstitüde yıllarca emek vermiş, ter dökmüş Zir. Yük. Müh. Hulusi Samancı ile başlamamızın nedeni şimdi Millet Bahçesi yapılmak istenen parsel üzerinde 20 yıllık emeği olan bu değerli tarım insanın emeğine saygıdandır.

Bakınız Hulusi Samancı Millet Bahçesi yapılmak istenen parselin geçmişiyle ilgili neler söylüyor.

“Burada, sadece söz konusu olan 1474/12 parsel sayılı arazide yürütülen çalışmalarla Türk tarımına yapılan katkılara değineceğim.

Enstitü, Türkiye Sofralık Üzüm Araştırmalarının merkezidir. Yeni tür ve çeşitlerin ıslah yoluyla elde edilmesi ve kullanıma hazır halde üreticiye aktarılması yeterli bilgi birikimiyle yıllar süren ve sabır isteyen çalışmalarla mümkündür. Kendi genetik kaynaklarımızla 15 yıl süren ve 10000 den fazla çeşit adayının incelendiği çalışmalar sonunda Atasarısı, Yalova İncisi, Uslu ve Samancı Çekirdeksizi gibi üzüm çeşitleri tescil ettirilerek Türk çiftçisinin hizmetine sunulmuştur.

Millet Bahçesi yapılmak istenen parselde yürütülen çalışmaların bir diğeri KİVİ projesidir. Türkiye'de, 1990'lı yıllara kadar kivi meyvesi bilinmiyor ve üretilmiyordu. ABKMAE'nde yürütülen ‘Kivi Araştırma Geliştirme Programı’ ile 12 ayrı yörede kivi yetiştirilebilecek alanlar saptanmış, eğitim ve araştırma projeleriyle KİVİ meyvesi ülkemize kazandırılmıştır. Yıllar süren çalışmalarla Türkiye yıllık 50000 tona ulaşan üretimi ile Dünya kivi üreticisi ülkeler arasında 7. sıraya çıkmış, iç tüketimi karşıladığı gibi kivi ihracatçısı ülke de olmuştur. Yalova, Ülkemiz kivi üretiminin yarısını karşıladığı gibi, muhafaza ve pazarlama merkezi de olmuştur. Türkiye'de Kivi araştırmalarının yapıldığı ilk kivi bahçesi de söz konusu 1474/12 parseldedir ve ürün vermeye devam etmektedir.

TOKİ'ye devredilen 1474/12 sayılı parselde yürütülen çalışmaların bir diğeri de FEİJOA (Kaymak ağacı) çalışmasıdır. Ülkemiz için yeni olan bu tür de Enstitü çalışmaları ile üreticilerimize tanıtılmıştır. Meyve üretimi için ve peyzaj düzenlemelerinde de kullanılan Feijoa' nın anaç bitkileri halen söz konusu 1474/12 sayılı parselde ürün vermektedir.”

Enstitüye 32 yıl emek veren ve son 5 yılda müdürlük görevini sürdürerek 2012 yılında emekli olan Zir. Yük. Müh. Dr. Emin Ergün’den dünya ülkelerinin bile dikkatini çeken Enstitü çalışmaları hakkında genel bilgi alalım.

“Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü 1961 yılında Tarımsal AR-GE faaliyetlerinde bulunmak üzere kurulurken her yönüyle dört dörtlük düşünülerek dizayn edilmiştir. İdari binaları, konferans salonları, laboratuarları, lojmanları ve sosyal tesisleriyle Türkiye’de belki başka bir kuruma nasip olmayacak şekilde mükemmel düşünülmüştür. Tarım Bakanlığının 11 merkez araştırma enstitüsünden biri olarak Kurum Kültürünü oluşturmuş, kurulduğu yıldan itibaren Türk tarımına önemli hizmetler ve yenilikler katmıştır.

Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsünün bazı çalışmalarından kısa kısa örnekler vererek kurumu biraz tanıtmak istiyorum: Enstitüde bir çok ulusal ve uluslar arası toplantı, kongre ve sempozyum düzenlenmiştir. Kültür mantarı, kivi, feijeo, aronya gibi yeni türleri çiftçimize tanıtarak ürün çeşitliliği sağlanmıştır. Türkiye’de klon anaçlarını (bodur meyveciliği) ilk bu kurum getirmiş, birim alandan daha yüksek ürün alınmasını sağlamıştır. Soğuk hava depoları ve kontrollü atmosfer çalışmalarını başlatarak ürünlerin uzun süre muhafaza imkanı sağlanıştır. Türkiye’de ilk GEOFİT bahçesi bu kurumda yapılmıştır.  Islah çalışmalarıyla 114 yeni çeşit Türk tarımına kazandırılmıştır. Ülkemizi ihracatta dünya birincisi yapan 0900 Ziraat kiraz çeşidi bu kurumdan yayılmıştır. Meyve ve bağda 1.871, sebze ve mantarda 245 tip ve çeşit, süs bitkilerinde 1.588 takson ve çeşit olmak üzere toplam 3.704 çeşit, tip ve takson gen kaynaklarında muhafaza edilmektedir.

Millet Bahçesi yapılmak istenen 113 dekarlık alanda şu anda meyve genetik kaynakları bulunmaktadır. Bu parselde meyve genetik kaynaklarında 250 Elma, 280 Armut, 190 Kiraz, 78 Trabzon Hurması, 120 Ceviz, 25 Kestane, 220 Şeftali-Nektarin olmak üzere 7 türde 1163 adet çeşit ve tip bulunmaktadır. Ayrıca önümüzdeki yıllarda; kızılcık ve üzümsü meyvelerin genetik kaynaklarının da bu alana aktarılması planlanmıştır. Üstelik bir oldu bittiye getirilerek buradaki genetik kaynakların yok olmasına yol açmak Türk tarımına ve arge çalışmalarına yapılacak bir ihanet olacaktır.

Aynı Parselde yaklaşık 12 dekarında Türkiye’nin ilk kivi bahçesi ile 3 dekar alanda Feiojea bitkileri yer almaktadır.

Son günlerde bir tarafına cami inşaatı, diğer tarafına Millet Bahçesi yapılma fikri Enstitünün bütünlüğünü bozacak, işlevselliğini azaltacak uygulamalardır. Böyle bir enstitüye sahip olmak Yalova için bir ayrıcalık olarak düşünülmeli ve bu kuruma hep beraber sahip çıkmalıyız, bütünlüğünü bozacak uygulamalardan sakınmalıyız.

DANIŞTAY KARARI VAR

Araştırma Enstitüsünün, 1474 ada, 12 parselde bulunan 113,4 dekar arazisi üzerinde Millet Bahçesi kurulması için girişimler başlatılmış ve 20.05.2020 tarihli Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yazısı ile TOKİ tarafından Millet Bahçesi yapılmak üzere tahsisi yapılmıştır. 1989 yılında söz konusu alan farklı şekillerde kullanıma açılmak istenmiş, konu yargıya taşınmış, Danıştay 6. Dairesi söz konusu arazini Araştırma Enstitüsünde kalmasının kamu yararı olduğuna karar vermiştir. Millet Bahçesi yapma girişimi EMSAL nitelikte olan Danıştay kararını hiçe saymaktır.

Toprak Koruma Kanununa aykırı bir şekilde I. Sınıf tarım arazisi amaç dışı kullanıma açılmak istenmektedir.

Bu alan tapuda zeytinlik olarak geçtiği için yapılacak uygulama 3573 sayılı Zeytin kanununa aykırıdır.

Dünya’da yaşanan Pandemi nedeniyle tarım sektörünün ne kadar stratejik bir sektör olduğunun tekrar anlaşılmaya başlandığı günümüzde böyle bir karar alınmış olması en basit ifadeyle üzüntü vericidir.

Yalova’da elbette Millet Bahçesi yapılabilir, böyle alanlar da var. Ancak şu anda düşünülen alan hem Araştırma Enstitüsü çalışmalarını etkileyecek nitelikte olması ve hem de yasalara aykırı olduğu için kararın tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Yapılan çalışmalar ve bundan sonra yapılacaklar dikkate alındığında burası Yalova için Millet Bahçesi değil ama MİNNET BAHÇESİ olarak anılmalıdır.

Konu şu anda ZMO ve TEMA tarafından yargıya taşınmıştır. Yargının ne karar vereceğini bekleyip göreceğiz. Yalova kamu oyunun hassasiyeti için teşekkürlerimi sunarım.”

BU İŞE SİYASET KARIŞTIRILMASIN

Toprak asla vazgeçilmezimizdir diyen TEMA Vakfı Yalova İl Temsilcisi Faruk Tezcan “Topraktan iyi ürün almanın kurallarından biride üstün verimli fidanlar, fideler ve tohumlar kullanmak gerekir. Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü 90 yıldır bu amaç için çalışıyor. 114 üstün verimli çeşit elde edilirken ayrıca yerli tohumların muhafazası, bitki koruma, muhafaza teknikleri, pazarlama teknikleri gibi her konuda tarıma hizmet vermiş ve vermeye devam eden kuruluş bu yolla  topraklarımızın korunması içinde çok önemli bir görev üstlenmiştir. Toprak iyi ürün alındıkça çiftçilerimiz tarafından daha çok sahiplenilmiştir.

Gazeteci olarak 1970 yılından sonraki çalışmaların bizzat takipçisi ve şahidi oldum. TRT ve ulusal bir gazetenin Yalova Muhabirliği görevlerini sürdürürken Enstitüde yapılan çalışmalar hakkında birçok haber yaptım ve kamuoyuna duyurmaya çalıştım.

Yaşamakta olduğumuz virüs faciasında tarımın önemi bir kez daha ortaya konmuştur. Evlere kapandığımız günlerde tek endişemiz gıdaya erişebilmek olmuştur. 

Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü arazilerine el uzatanların bir kez daha düşünmeleri gerekir. Konu siyasete alet edilmeyecek kadar önemlidir.

Çalışmalarla 8 yeni üzüm çeşidi tespit edilerek, 50 Bin ton dolayında kivi üretiliyorsa, bunun yarısı Yalova’da üretiliyorsa neticede enstitünün ve çalışan herkesin…

Yapılanda bir ihanet olacaktır. Zira artık bilinmektedir ki gen kaynakları altından çok daha değerlidir.

MİNNET BAHÇESİ olarak anılmalıdır. Örneğin bu yıl Haziran ayında Tarsus’ta üretilen 250.000 ton sofralık üzümün çoğunluğu, Yalova incisi çeşididir. Tarsus’lu bağcılarda elbette Yalova’daki enstitüye ve bu üzümün ıslah edildiği 1474/12 parsele minnet duymaktadırlar."

YALOVA’YA MİLLET BAHÇESİ YAPILMASINI ALKIŞLARIZ. ANCAK!...

Hannan Öngü "Millet Bahçesi için seçilen yerin yanlış/uygun olmadığını düşünüyorum. Çünkü; seçilmiş olan yerin halen YALOVA ATATÜRK BAHÇE KÜLTÜRLERİ MERKEZ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ’nün; Sofralık Üzüm ve Kivinin ıslah ve çeşit geliştirme alanı olduğunu biliyorum. Öte yandan bu 113 hektarlık alanda MEYVE GENETİK KAYNAKLARI bulunmakta olduğunu da yeni öğrendim. Türkiye’miz için önemli ve milli bir besin kaynağı hazinemizin üzerinde bulunduğu bu özel alanın korunması ve daha da geliştirilmesi gerektiğine inanıyorum.

Çok eski dostum Zir. Yük. Müh. Sn. Hulusi Samancı’nın sosyal medyada, konuyla ilgili paylaşımını okuyunca “Tamam, yeri/alanı en iyi bilen konuşuyor” diye düşündüm. Heyecanla Yalova Gazetesi – Hayri Tezcan’ı arayarak doğru bilgi kaynağı Sn. Hulusi Samancı ile görüşülmesini önerdim. Sn. Tezcan’ın duyarlı tavrı ile YALOVA ATATÜRK BAHÇE KÜLTÜRLERİ MERKEZ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ’nde uzun yıllar yöneticilik ve müdürlük yapmış olan Sn. Zir. Yük. Müh. Dr. Emin Ergün ve yine uzun yıllar Tema Yalova Temsilciliği yapan Faruk Tezcan’da bilgi ve birikimleriyle konuya dahil oldular. Ben sadece duyarlı bir yurttaş ve mesleği de Makine Mühendisi olan biriyim. Dileğim o ki; çok değerli bilgi ve birikime sahip bu değerli dostların ortaya koydukları BİLGİ VE BELGELERİN iyi değerlendirilmesi ve Yalova’da duyarlı bir kamuoyu oluşmasına öncülük etmesidir. Bu uğura emeği ve katkısı olacak herkese şimdiden teşekkür ediyor, yanlıştan dönülmesini temenni ediyorum"

Mehmet Özçelik, "Yalova son günlerde gündem Araştırma Enstitüsü arazilerine yapılma kararı alınan millet bahçesi ve cami. Millet bahçesinin işlevi sizce nedir yapılma maksadı nedir bunu hiç düşündünüz mü? Bence kabaca betimlersek apartmanlara sıkışnış geniş halk yığınlarının yeşile doğaya olan hasretlerinin giderilme maksadından yola çıkıldığını düşünüyorum. Yani insanlar genellikle hafta sonları ailelerini alıp hem yürüyüş yapmak hem piknik yapmak veya oradaki kafeteryada bir çay içmek maksadıyla millet bahçelerine gideceklerdir. Ana temanın bu olduğunda sanırım hem fikiriz. İyi de başka gerçekler de var. Yalova'nın yüzle altmışı ormanlarla kaplıdır. Bu kent bir yerde yeşille doğayla iç içe yaşıyor.  Bir de geçmişte kentimize kazandırılan Kent Ormanının tabelasını Millet bahçesi olarak değiştirsek deşiğen hiç bir şey olmayacaktır. Gen bankasının bulunduğu yere Millet bahçesi yapmak hem gen bankasını katletmek hem de kıt kaynaklarımızın israfına neden olacaktır. Bu nedenle yargının gereken kararı verip bunu geçmişteki gibi iptal etmesi gerekir.

Editör: TE Bilişim