Ülkemiz topraklarının %92'sinin deprem bölgesinde bulunduğunu ve bu şartlarda uygun zemin koşullarında güvenli yapılarda oturmanın önemine  dikkat çeken Yalova Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Dr.Osman Ulukaya, "Ülkemizdeki kaçak yapılaşma, niteliksiz yapı stoğunun varlığı ve başta deprem olmak üzere değişik nedenlerle bunlardan kurtulma gerekliliği kentsel dönüşüm fikrini  öne çıkarmaktadır. Kentsel dönüşüm yasası gönüllülük esasına dayalı olduğu için riskli yapılarda hak sahibi olan vatandaşlarla birlikte ilimizde riskli yapılarımızı bir an önce dönüştürmek zorundayız" dedi.
Bir doğa olayı olan depremi önlemenin mümkün olmadığını ve bu nedenle depremle birlikte yaşamanın şartlarının oluşturulması gerektiğine dikkat çeken İl Müdürü Ulukaya, "Ülkemiz topraklarının %92’si deprem riski taşımakta, nüfusumuzun %95’i bu bölgelerde yaşamakta, büyük sanayi kuruluşlarının %98’i bu  bölgelerde bulunmaktadır. Bir doğal olay olan depremleri önlemek mümkün olmadığına göre depremle birlikte yaşamanın şartlarını oluşturmamız gerekmektedir.  Bunun öncelikli şartlarından birisi uygun zemin koşullarında güvenli yapılarda oturmaktır. Ülkemizde yapı stoğu ile ilgili yapılan çalışma sonuçları olumlu değildir" dedi.
Yapı stoğunun yenilenmesi ve deprem koşullarına uygun hale getirilmesinde kentsel dönüşümün önemine dikkat çeken İl Müdürü Ulukaya, koruma, sağlıklılaştırma, 
yenileme, yeniden canlandırma ve soylulaştırma gibi kavramlarla bütünleşebilen, bazen bunlardan bir ya da bir kaçını, bazen tamamını kasteden kentsel dönüşüm 
kavramı pek çok şekilde ifade edilmekte olup aşağıdaki şekilde de tanımlanabilmektedir. Kentsel dönüşüm, ekonomik, fiziksel, işlevsel ya da çevresel açı(lar)dan  bozulmuş bir kentsel alanın, devletin bilinçli müdahalesi sonucu, koşullarının bütünleşik yaklaşımlarla  iyileştirilmesine yönelik olarak uygulanan politika, plan,
 program ve projelerin tümünü kapsayan bir uygulama sürecidir. Bu uygulama süreci, mevcut kentin yapısına,  kentte yaşayan insanların geleceğine, tüm yaşantısına ve o kentin tüm değerlerine etki etmekte bu nedenle çok yönlü ve çok disiplinli bir bütünleşik çalışmayı gerektirmektedir.  Mevcut yasal düzenlemeler, risk azaltma çalışmaları çerçevesinde yapı stoğu niteliksiz olan bölgelerde, Kentsel Dönüşüm projelerinin uygulanabileceğini göstermektedir. Deprem riski karşısında güvensiz yapılarda oturmaya devam edenlere karşı kayıtsız kalmak yerine bu konuda politikalar üretilmelidir. 
Bunlardan birisi de kentsel dönüşüm projeleridir. Depremsellik açısından riskli görülen  bölgelerde 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi 
Hakkındaki Kanun kapsamında Kentsel Dönüşüm Projelerini hazırlayıp uygulama imkanlarının aranması gerekmektedir. Bu yapılırken, konu bütüncül bir 
yaklaşımla ele alınmalı, ekonomik, toplumsal, kültürel boyutlar ile kent kimliği ve kent imajı gibi unsurlar göz ardı edilmemelidir. Sonuç olarak son yüzyılda 90’a yakın büyük deprem 82381 can kaybı,  Milyarlarca lira zarar. Bu kayıpları ve zararları minimize etmek için 6306 sayılı kanun ve  bu kanunun uygulama yönetmeliği çerçevesinde Riskli alan içinde veya dışında olup ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmî ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen yapılarımızı yenilememiz gerekmektedir. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü olarak bunun bilincinde olup çalışmalarımıza aralıksız devam etmekteyiz. Yasanın sağladığı imkanlardan yararlanarak, yeni acılar yaşamadan riskli yapılarımızı yenilemeliyiz. 
Yasa gönüllülük esasına dayalı olduğu için riskli yapılarda hak sahibi olan vatandaşlarımız ile birlikte İlimizdeki riskli yapılarımızı bir an önce dönüştürmemiz 
gerekmektedir" açıklamasında bulundu.
Editör: TE Bilişim