Türkeş,Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a Yalova’dan yüklenerek “Ustayım dedin hala bir iş yapmıyorsun usta git artık.” dedi.

Osmanlı Parkı’nda mehter takımı ile karşılanan Türkeş konuşmasına başlamadan önce ülkü ocaklarının  ‘Alparslan Türkeş’in Askerleriyiz’ sloganıyla karşılandı. Yalova halkı ile beraber olmaktan dolayı mutlu olduğunu dile getiren Türkeş, Yalovalıların 3 Mayıs Türkçülük Günü’nü kutladı. Türkeş, 3 Mayıs 1944 günü 2. Dünya Savaşı’nın bitmediği bir dönem olduğunu ufku geniş, dünyayı çağın ilerisinden görebilen lider Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün ardından Türkiye’nin bir bocalama döneminde olduğunu, dünyada iki siyasi görüşün yükselmekte olup birbiriyle çatışmakta olduğunu belirtti.

“Türk halkı kendisini hayal dünyasında yaşadığını sanıyor”

Türkeş, “1944 yılı Komünizm ve ırkçılık hareketlerinin yükseldiği ve çatıştığı bir dönemdir. Türkiye ise daha çok yeni bir Cumhuriyet idi. Devlet kendi milletine güveniyor ve onu ihya etmeye çalışıyor ama dışarıdaki etkilere de açık. O dönemde, Rusya’nın gücü üzerine korkular var. O korkular içerisinde Türkiye’yi tehlikeye götürecek olan komünizme karşı işaret fişeği atan her zaman olduğu gibi toplumu uyaran Türk Milliyetçileri’ne kulak asacaklarına onları zindanlara tıkıyorlar.”diyerek 68 yıl sonra Türkiye’nin dört bir yanında sizlerle bir araya gelip o üzücü olayları bayram ve Türkçüler günü diye kutladığımızı belirtti.

Dünü tarif edemezsek bugünü de tarif etmek de zorluk çekeriz diyen Türkeş, televizyon kanallarına bakıldığı zaman yandaş basının her yeri bastığını ve halkın kendisini hayal dünyasında yaşadığını sandığını belirtti.

“Türk Milliyetçileri asla ırkçılık peşinde koşmadı”

Türkeş, “1944 yılında 23 kişi yargılandı, Türk Milliyetçileri 1960 İhtilali sonrasında tekrar bir zulüm gördüler. 12 Mart 1971 Muhtırasında, 12 Eylül 1980 tarihinde de zulüm gördüler. Alparslan Türkeş, 80 yıllık ömrünün yüzde 10’unu haksız yere hapiste geçirdi. 1944 olaylarında bir yıla yakın hapis yattı. 12 Eylül 4 yıl 9 ay tekrar hapis yattı. Bu millet daha iyi, sağlıklı nesiller yetişsin, özgür olsun, başka bir ülkenin boyunduruğu altına girmesin, dışarıdan ithal ideolojilerinin etkisi altına girmesin diye bunları yaşayarak maruz kaldık. 1944 yılında olduğu gibi Türk Milliyetçileri asla ırkçılık peşinde koşmadı. Türk Milliyetçileri bütünleştiricidir, ötekileştirmez.”dedi.

“Türkiye’de nevzuhur partiler var”

MHP Türkiye’nin en eski sivil organizasyonu olduğunu belirten Türkeş, Türkiye’de nevzuhur partilerin olduğunu, bir gazetenin manşeti ile gelip sonra da tarihin sayfaları arasında kaybolduklarını söyledi. Türkeş, “Nevzuhur partiler, O dönemde başa gelirler, bugüne kadar tarttığımız kadarıyla görüyoruz ki kötü yaptıkları iyi yaptıklarından fazla oluyor. Kendilerini yıkılmaz, en güçlü zannederler ama Türk Milliyetçileri’nin kurduğu bu yapı 1948 yılına dayanır. 1944’deki yargılamalardan sonra Türk Milliyetçileri yılmadı.”dedi.

Türkeş, “Nevzuhur partilerden birinin genel başkanı iktidara gelmeden önce sokaklarda araba yokmuş ve daha önce at ile eşek ile geziyormuşuz gibi anlatıyor. Bu ülkenin insanları burada yaşadı. Eskinin kötülüklerini anlatıyor. Eskiyi değil sen kendi yapacaklarından bahsetsene. Diğer partileri beğenmediğinden bahsediyor. Beğensen zaten sen o partilerde olursun. Neden sataşıyorsun? İş artistlik ile olsaydı yani siyasi parti yönetimi artistlik yaparak olabilse idi meşhur dizilerin başrol oyuncularını bir partinin başına geçirirler idi Türkiye daha iyi yönetilir miydi? Siyaset bilgi, birikim, yürek ve bilek ile olur. Boş laf ile olmaz. Ben ustayım diyeceksin, ustalık dönemine geldim diyeceksin, istihdam yok, yeni iş alanı yok, ekonomi öncelikli problem ama sen ham hayaller peşinde koşacaksın.

“Türkiye’de MHP’den başka hazır olan ikinci Supertotobet siyasi yapı yok”

Türkeş, “Suriye’ye bulaşma diyoruz. Örnek al. Amerika, Irak’a girdi, koskoca Amerika 9 sene de ne hale geldi gör. Sen ki bir sene önce ‘Analar Ağlamasın’ diye kampanya yapan adamsın. Suriye’ye, bu vatanın evlatlarını başka ülkeler istedi diye, sokarsan analar ağlamayacak mı? Siyasetteki en önemli şey demokrasinin işletilmesi ile olur. Türkiye’de vatandaşın oyları ile iktidara gelmiş bir siyasi yapı var. Bu siyasi yapı vatandaşın oyu ile geldiği gibi vatandaşın oyu ile gitmeyi de bilmesi lazım. Hukuku böyle eğiğim, şu kurumları böyle tehdit edeyim, şu yapıyı baskı altına alayım da ben buradan gitmeyeyim, koltuğa çivileneyim yok böyle bir şey. Geldiğin gibi gitmeyi de bileceksin. Bu demokrasinin bir şartıdır. Bugün Türkiye’de mevcut siyasete baktığımızda, bu bir nöbet meselesidir. İlk dönem eline yüzüne bulaştırdın acemiliktir dedik.  İkinci dönem çabaladın olmadı kalfalıktı dedin. Ustayım dedin hala bir iş yapmıyorsun usta git artık. Git de bu millete hizmet sunacak, doğru dürüst siyaset yapacak dış politikasını dik eğilmeden kurabilecek, ekonomisini sağlam, çalışan insana ve alın terini karşılığını alabilen bir düzeni sağlayacak bir yapı lazım. Bugün Türkiye’de MHP’den başka hazır olan ikinci siyasi yapı yok.”

Editör: TE Bilişim