Muayene odasında karşımda oturuyordu. Yalova'nın yakın köylerinden yetmiş beş yaşındaki Rıza Amca sakalını sıvazladıktan sonra ellerini dizlerine koyuyor. Bu oturuş onda bir terbiye sonucu oluşmuş, öyle yetişmiş. Kendisini onbeş yıldır tanıdığımdan aramızda belli bir gönül köprüsü ve hukuk da haliyle oluşmuş...

            “Rıza Amca nasılsın?” diye soruyorum. Her zamanki sempatik vücut dili ile “Eh ne diyelim içgüveysinden hallice” diye cevap veriyor. Bir an durup düşünüyorum; o sanıyor ki durum ümitsiz... “Yoksa deve bayırı çoktan aştı mı?” diye soruyor. Sıra şikayetlerine geliyor. Zira polikliniğin önü kalabalık. Soruyorum şikayetlerini... “Şikayetlerimi sen zaten biliyorsun...Geçen ay  anlatmıştım ya!”  Hatırlamam mümkün mü!  Hatta atağa kalkıp sitem de ediyor: “Ne çabuk unutuyorsun!” Ne sorsam cevap aynı: “Geçen gelişimde anlatmıştım ya; ne çabuk unutuyorsun!”

            Baktım ki olacak gibi değil... Nasıl olsa bilgisayarda en az 5 yıl öncesine ait tüm bilgiler kayıtlı. Durulacak gün mü artık! Açıyorum geçmişi ile ilgili sayfayı... Bir yandan da Rıza Amca'ya bakıyorum... İçimden diyorum ki:”Şimdi hafızanın gücü neymiş, sana gösteririm!” Elimi şakağıma götürüyorum ve “Rıza Amca hafızamı şöyle bir yoklayayım...Belki hatırlarım!” Sonra geçmişinde her gelişine ait şikayetlerini sayıyorum. Tetkiklerde ne bulmuşum... Ne ilacı vermişim... Hepsini yıllarına göre bir bir anlatıyorum. Hastamın ağzı bir karış açık adeta. Şaşırmış vaziyette... Bu ne hafıza böyle diye düşünüyordur kesin.

            En sonunda dayanamayıp oğluna dönüyor ve diyor ki: “Hay maşallah berekallah... Bu ne hafıza... Bak ben unutmuşum, doktorum unutmamış... Boşuna bıçakçı doktor olmamış. Bu ne zeka!”

            Gülmemek için kendimi zor tutuyorum. Tedavisini düzenleyip yolcu ederken omuzuna dokunuyorum ve “Rıza Amca bir dakika..Sana bir de şiir söyleyeceğim!” diyorum. Başlıyorum söylemeye..

            “Ey Rıza kederin başından aşkın

             Bitip tükenmiyor elemi aşkın

              Sende derya gibi daima taşkın

             Daima çalkanır bir gönül vardır!”

 

            İyice şaşırıyor ve oğluna dönüp diyor ki.”Bak bir de fazladan şairliği varmış. Allah nazarından saklasın, ne diyeyim...!”

            İçimden diyorum ki: “Sen misin benim hafızamı test eden..!”

            Şiirin Filozof Rıza Tevfik'e ait olduğunu nereden bilsin garibim...