Bu hafta sizlere Zülfü Livaneli’nin ‘’Huzursuzluk’’adlı kitabından bir şeyler yazmak istedim.Günümüz gerçeklerini usta kalemiyle güzel ele almış.Vermek istediği mesajı sizlerle paylaşmanın önemli olduğunu düşündüm.

      Kitapta;İstanbul’un kargaşası içinde sıradan bir yaşam süren,çocukluk arkadaşı Hüseyin in ölüm haberi üzerine doğduğu kadim kent Mardin’e gider.Onun,önce sevdaya sonra ölüme yazılmış,Mardin’de başlayıp Amerika’da sona ermiş hayatını araştırmaya koyulur.Böylece adeta bir girdabın içine çekilir,tutkuyla ve hırsla gizemli bir kadının peşine düşer.

    Mardinli Hüseyin ile IŞİD zulmünü misliyle yaşamış Ezidi kızı Meleknaz’ın aşkını ve sonrasını anlatan bir yapıt.En dikkat çekilen yer;Müslüman bir ailenin Ezidi kızı ile yaşadığı zorlukları,farklı inanışların bu coğrafyada karşılaştığı sıkıntıları,sevda ile acının içi içe geçtiği bölümleri okuyunca Ortadoğu gerçeğiyle yüz yüze kalıyorsunuz.

    Ortadoğu deyince yazar olayı bir örnekle güzel açıklamış;Harese nedir bilir misin?Devele-rin çölde çok sevdiği bir diken var.Deve dikeni yedikçe ağzı kanar.Tuzlu kanın tadı dikeniyle karışınca bu,devenin çok hoşuna gider.Kanadıkça yer,bir türlü kendi kanına doymaz.Ortadoğu nun adeti budur,tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz.  Kendi kanının tadından sarhoş olur.

     Maalesef bu coğrafyada savaş barışın yerini almış.Komşumuz Suriye’de olduğu gibi insanlar topraklarını terk etmek zorunda kaldılar.Parçalanmış aileler,telafisi olmayan acılar ve bitmeyen travmalar onların hayatının bir parçası oldu.İnanın onların yerinde olmayı hiçbiri-miz istemeyiz.

     Geçenlerde yayımlanan bir raporda komşumuz Suriye’de bir neslin heba olduğunu ve yaşayanlarında gelecek kaygısıyla başbaşa kaldıklarını ortaya koyuyor.Yıkılan evler ve şehirlere ne demeli?.Ekonomik olarak tekrar yaşamları kurmanın ne kadar karışık bir süreç olduğunu anlatmama gerek yok.

    Her kim olursa olsun;neye inanırsa inansın insan olmanın ortak payda olmasının önemli olduğuna inanarak;bu güzel günde dünyada barış rüzgarlarının esmesi dileğiyle yazımı noktalıyorum.

     Önümüzdeki haftalar;başka gündemlerde buluşmak dileğiyle esen kalın…