Sözü uzatmadan sorunu özetleyeyim; “ülkemizde basın Dilimizde güzel bir sözcük vardır;

“Tuz kokarsa….”

Şu anda ülkemizin sorunlarını anlatabilmek için en basit özet olacaktır.

“Basın can çekişiyor.”

Baştaki sözümüz bir konuyu anlatabilmek için bir anda “sorun” umut edilen “çözüm olursa” içine düşeceğimiz umutsuzluğu anlatabilmek için içine düşeceğimiz durumu anlatır.

 İkinci söz ise içine düştüğümüz çaresizliği anlatmak için kullanılır. İşte Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Başkanı Nuri Kolaylı birkaç gün önce bizlere ulaşan ilginç bir değerlendirmesini basına yansıttı.

Nuri Kolaylı; bir süre dostluğumuz çok güzel söyleşilere sahne oldu; O zamanki eşi eski bir öğrencimizdi, daha sonra da Uludağ Üniversitesi’nde kızımın öğretmeni oldu.

Bursa ile bağım azalınca bu dostluktan uzak kaldım. Üzgünüm, keşke Bursa’da kalma ve bu dostluğu sürdürme olanağım sürebilseydi, keşke. “Tuz kokarsa…”

Halkın sorunlarını yansıtma ile görevi yapan gazeteler şu anda ne yazık ki bu sözü anlatan noktaya geldi. Basın herkesin sorununu yansıttığında beklenen ilgiyi göreceğine inanmasına karşılık, şu günlerde basın kendi sorunlarını yansıtmakta, çözüm aramakta çaresiz kalıyor.

*****

Kolaylı, “Yerel medya kuruluşlarımız kapanmanın eşiğindedir” diyerek sözlerine başlıyor.

Anadolu basının zor günler geçiriyor.

Yalnız Anadolu basını değil, ülkemizdeki her gazete aynı sorunla karşı karşıya.

Yaşamaya çalışıyor diyemiyoruz ne yazık ki “yaşayamıyor” desek de bu ancak can çekiştiğini hepimiz görmek zorundayız.

Başkan Kolaylı sorunu; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, Bakanlara, Milletvekillerine, Valilere ve Belediye Başkanlarına ulaştırdığını, daha önemlisi de çağrıda bulunduğunu söylüyor.

Her kapı sağır kör ve dilsiz. Hemen söyleyeyim; sorun yalnızca il ve ilçelerde yaşamaya çalışan gazeteler değil, ülkemiz genelinde bir zamanlar yüz binlerle yayınlanan gazetelerde aynı sorunu yaşıyor.

Başkan Kolaylı, "Ülkemiz için vazgeçilmez bir kamu görevini yerine getiren medya kuruluşlarımız, olağanüstü zor günler yaşamakta ve hatta “hayatiyet sorunu” ile karşı karşıya bulunmaktadır. Yerel medya kuruluşlarımız kapanmanın eşiğindedir" diyerek tehlikeyi vurguluyor.

******

Başkan Nuri Kolaylı yalnızca sorunu söylemekle yetinmiyor, çözüm için de önerilerini sunuyor: Yerel basının mevcut durumu şöyle sunuyor:

“Resmi ilan alan gazete sayısı Basın İlan Kurumu (BİK) Mevzuatı çerçevesinde resmi ilan ve reklam alan 1.089 gazetenin, yerel olanlarının 646 tanesi kurum şubesi bulunan yerlerde, 397 tanesi valilik görev alanında yayın yapmaktadır.

“10 bölgesel gazetenin yanı sıra 36 adet yaygın gazete mevcuttur.”

“Bu gazetelerin asgari kadrolarında halen 8 bin 683-i fikir işçisi olmak üzere dağıtım, baskı, büro işçileri ile birlikte 15 binden fazla kişi istihdam edilmektedir.”

“Dünya piyasalarından Çin’in kağıt çekmesi nedeni ile 600 dolar /tonluk rakam 900 dolar/tona çıkmıştır.” “Döviz fiyatı ikiye katlanmıştır.”

“Asgari ücrette ciddi artış meydana gelmiştir.”

“Ekonomik durgunluk nedeni ile işletmeler reklam harcamalarında kısıntıya gitmiştir.”

Napolyon Bonapart yenilgiden sonra generallerini bir araya toplar. Generallerinden yenilginin nedenlerini açıklamaları ister. Söze ilk başlayan “barutumuz yoktu” diye başlayınca toplantıyı kapatır; der ki;

“Sorun anlaşılmıştır, barut bitince ordu yenilir.” der, toplantıyı dağıtır.

Ne yazık ki şu anda bir işletmede gelir, gideri karşılamaya gelirler yetmiyorsa basının daha uzun süre ayakta kalması olanaksızdır.

Sorun ülkemizde başka alanlarda farklı mıdır?

Hayır!....

Ülkemiz zor bir dönemde yaşamaktadır; şu anda herkes artık sorunu fark etmiştir; ama çözüm bulmakta yetkisi olanların kılları kıpırdamıyor, gözleri kör, kulakları sağırdır.

Ne yazık ki “körler ve sağırlar ülkesinde yaşamaya” zorlanıyoruz.

Kalın sağlıcakla…