15 yılı geçmiş bulunmaktayız. Ben Bursa Devlet Tiyatrosunda 98 ve 2001 yılları arasında Erdal Gülver’in eğitmenliğinde ve birçok iyi ismin eğitmenliğinde tiyatro hayatıma başladım. Daha sonra ticareti de sevdiğim için organizasyon ve sanat atölyesini birleştirdim. Şimdi de bu serüvene devam ediyoruz. Çalıştığımız kurumsal büyük firmalarımız yetiştirdiğimiz öğrencilerimiz ve kursiyerlerimiz var.

Kendim devlet tiyatrosunda eğitim aldıktan sonra birçok özel tiyatroda devam ettim. Daha sonra dizi ve sinema çalışmalarım 2004’de başladı. Daha sonrasında da tiyatroyu kurmaya karar verdim.

Babam öğretmendi. Biz de Bursa da yaşıyorduk. Bursa Devlet Tiyatrosuna her ay bize bilet alır ailecek giderdik. Kardeşimle beraber kulis arkasında neler oluyor, her oyunu aynı mı oynuyorlar diye bir merak başladı. Eğitimin sonunda da sınavlara girdim ve kazandım. Sonra ilk seyircilerimiz annem ve babam oldu. Ondan sonra kuzenler teyzeler yeğenler kim gelirse onlara da oyunlar oynuyorduk. O zamanlar içimiz içimize sığmıyor ve daha sonra seyirciyle buluştum.2001 Yılında ‘Santrafor Gün Doğmadan Asıldı' oyunla ilk sahnemi aldım. Özel tiyatrolarda çalışmaya başladım. Aklımda hep iler de bir tiyatro kurmak ve bir sanat atölyesi bir eğitim yeri açmak vardı. Çok usta isimle çalıştım Salih Kalyon, Tuncer Salman’la kendi tiyatrom içerisinde Baykal Kent gibi usta isimlerle de bir araya geldim.

Gençler tiyatrodan çok dizi ve sinemalarda oynamak istiyorlar. Tabi orada bir görsel farklılık oluşuyor. Kamera önü bir tiyatrocuya soğuk gelir. Kamera cansız bir varlık ama tiyatroda canlı bir varlığa oynarsınız. Kamerada oynarken aslında ne oynadığımızı bilmeden oynuyoruz sonra montajlanıp televizyonda gördüğümüz zaman aslında bu ben miyim diyoruz. Nasıl oynadım? Falan diye bakıyorsunuz ama soğuk geliyor tiyatrodaki gibi değil. Tiyatro seyirci ile bire bir iletişim onları görmek çok güzel çok daha farklıdır ‘’ dedi.

Sayın Bulut Tiyatro ilgili açıklamalarına ‘’Her insanın aslında tiyatroda drama dersi alması lazımdır. Diksiyon beden dili dersi almalıdır. Örnek olarak ben ilkokulda aslında biraz içine kapanık bildiği soruyu anlatamayan aktaramayan bir çocuktum. Benim gibi birçok böyle durumda olan çocuklar vardı. Çocuk soruyu biliyor fakat mülakatta sözlüde çıkıp ta bunu aktaramıyor. İyi iletişim kuramıyor.

İçindekini içine saklayıp dışarı yansıtamıyor. Bu şekilde ki çocuklarda başlatsak eğitimi bunun tiyatrocu olmakla bir alakası yok bir doktorda bu eğitimi alırsa hastasını daha iyi muayene ve motive eder. Daha iyi iletişim kurar. Bir öğretmen öğrencilerinin dilinden daha rahat anlar daha iti bir eğitim sunar. Manav, bakkal yani kısacası esnafta bu eğiti mi almalı insanlarla iletişimi sağlamalı diye düşünmekteyim.

Bizde karakter analizini kişilerin bakışları ve duruşları nerede ne yapacaklarını konuşmaları ne anlama geliyor beden dili işte burada biraz daha bilinir ve kolay oluyor.

Bizim fiyatlarımız bir İstanbul ya da diğer iller gibi yüksek fiyatlı değil. Aslında da eğitimde de kalite hocalarımız var Ben kamera önü diksiyon beden dili derslerindeyim. Piyano, gitar, bağlama, keman gibi bir sürü kurslarımız var. Biz bunu zevk için yapıyoruz. Bundan geçinmek gibi bir derdimiz yok. Amacımız tiyatroyu ayakta tutmaktır ‘’ diye ekledi.

Editör: TE Bilişim