Dün dündür, bugün bugün sözünü siyasete kazandıran büyüğümüzün bu sözünden sonra omurga ve omurgalıgillerle ilgili yazı yazmak ne kadar zor oluyorsa ben de onu yaşıyorum aslında.

Ancak omurgalı ve omurgasızları diline pelesenk eden siyasetçilerimizin karşılarındakileri suçlamak adına kullandıkları sözcüğün anlamına pek dikkat etmedikleri de ortaya çıkıyor.

Geçmişte ‘’solcu gençleri dövdürmek için aracının bagajında sopa taşıyan faşist’’ diyerek ağzına gelenin söylendiği insan ile aynı paralele düşmek hatta kendisine teşekkür etme nezaketinde (!) bulunmak omurgalıların en belirgin özelliği olsa gerek.

Ya bizden olacaksın, ya onlardan demeyi yaşadığımız son seçimde sadece bir tarafımı kullandı?

Ortalığı geren, sonunda ise halkın %47’sini onurlu, %47’ sini onursuz hale getiren söylemlerin ne anlama geldiğini ya da geleceğini bilmeyen siyasetçilerimiz için ben ne diyeyim, şimdi.

Söylemler geride kaldı, şimdi hizmet zamanı diyeceksiniz, partinize ve kendinize rakip çıkan başka partinin adaylarını da danışman olarak atayacaksınız.
Ne omurga ama, ne onur değil mi?

Çok bekleriz uzlaşma diye. Uzlaşılmayacağı birliklerde görülecek, meclislerde görülecek, Yalova’nın alacağı hizmette görülecek. Neyin dökülüp, kimin kırıldığına bakmadan sadece günü düşünüpte, makam koltuğuna, mevkiye, arabaya, şoföre, korumaya kilitlenirseniz biz çok bekleriz, ülkenin Büyükşehir belediye başkanlarının sözlerini yerine getirmesini.

Hele hele, partinin adayını sevmediğinden, karşısında seçim kaybettiği için kişisel hırsını bir türlü yenemeyen bu nedenle karşı köşkün hemşiresine yazılan eşrafın haşin adamının dik duruşunu (!) milyonlarca insan televizyon ekranlarından öğreniyor da, bir tek ben bilmiyorum. 

Birileri açık-aleni kamuoyu önünde sebepleri ne olursa olsun bir adayı yada partiyi desteklemiş. Ama birileri geçmişteki kartvizitine bakmadan gizli-saklı işler çevirmiş üstelik kartvizitindeki sıfatı kendine kazandıranların aksine olarak.

Şimdi biz hangi omurgadan bahsedeceğiz. 4000 yılık mamut omurgasından mı, Nuh’un gemisinin omurgasından mı ?

Mutlaka izlemişsinizdir; Tarım bakanlığının televizyonda yer alan bir filmi var.Tarım topraklarında sanayi ve yerleşim alanı yaratılmaması için sahip çıkılması öneriliyor.

Yıllar önce Altın ovasının altın toprakları için mücadele eden CHP’li bir Subaşı Belediye Başkanı vardı. Hatırlayan var mı?

Hani evine girilip hanımı yumruklanmıştı?

Unuttunuz değil mi?

Tarım topraklarına sahip çıkma adına, doğruyu savunma adına hareket eden o güzel insanları kendi partisi bile yapayalnız bırakmıştı. O günlerde neler yaşandı, neler söylendi. Ben hala unutmadım.Unutmayacağım da.

Geçmişi ve geçmişini unutanlara zamanı geldiğinde neler hatırlatabileceğimi ise üç aşağı-beş yukarı tahmin edenler vardır.

Hatırlatmak bana düşmesin.

Herkes işini yapsın.

Laylaylom ile Yalova’nın yılarını boş yere harcamayalım.