Özel Yalova Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Ertan Sarıbaş, akciğerde görülen her nodül kanser olarak değerlendirilemeyeceğini ancak ihmal edilmemesi gerektiğini söyledi. 
Son yıllarda artış gösteren Akciğer nodülleri konusunda açıklamalarda bulunan Özel Yalova Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Ertan Sarıbaş, Üç santimetreden küçük olan akciğer dokusu içindeki nodüller, sağlıklı bireylerde görülebildiği gibi kanser ihtimali bulunanlarda da ortaya çıkabileceğini söyledi. Sarıbaş konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Genç yaş grubunda da görülen akciğer nodüllerinin teşhisinde Bilgisayarlı Tomografi’nin önemi büyüktür. Görüntü kalitesi artan BT cihazları akciğerdeki nodülü milimetrik çapta iken tespit edebilmektedir. Ancak erken teşhis açısından önemli görülen BT cihazları doktorların işini hem kolaylaştırmakta hem zorlaştırmaktadır. Çünkü genç ve yaşlı sağlıklı bireylerde de görülebilen nodüller milimetrik boyutta ise hasta iki yıl süre ile takip altına alınmaktadır. Takip sonrası belli bir boyuta ulaşan nodül tetkik edildikten sonra iyi veya kötü huylu olduğuna karar verilmektedir. Şu an birçok hasta akciğerinde tespit edilen ancak iyi veya kötü huylu olduğu bilinemeyen nodüller yüzünden belirli zamanlarda kontrol edilmektedir. Bu milimetrik nodüller elbette kanser gibi önemli bir hastalığın belirtisi olabilir ama bunlar çoğu zaman “non-spesifik” denen yani herhangi bir hastalığa bağlanamayan nodüllerdir.’ dedi.
Akciğer nodüllerini çapı üç santimetreden küçük akciğer dokusu içinde yer alan lezyonlar olarak tanımlayan Özel Yalova Hastanesi ve Toraks Derneği Yalova İl Temsilcisi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Ertan Sarıbaş, akciğerde görülen her nodülün kanser olmadığını ancak ihmal de edilmemesi gerektiğini söyledi. Akciğerdeki kötü huylu nodülün erken evrede tespit edilmesi durumunda hastanın yaşam süresinin uzadığına dikkat çeken Sarıbaş, ‘Özellikle bilgisayarlı tomografinin yaygın kullanılması ile birlikte son yıllarda giderek daha sık görülen ve çoğu kere tesadüfen ortaya çıkan bu nodüller kanser şüphesi taşımaları nedeni ile vatandaşlarımızın haklı olarak korkmasına yol açmaktadır. Oysa yapılacak iyi bir inceleme ile gereksiz yere yapılacak pek çok tetkikin hatta ameliyatların önüne geçebilmek mümkündür. Böyle bir nodül saptandığında yapılacak ilk iş iyi bir klinik muayene ve radyolojik değerlendirme olmalıdır. Hekim olarak nodülleri değerlendirirken kişinin şikâyetleri, yaşı, sigara içip içmediği, başka bir organında kanser tanısı alıp almadığına kadar detaylı bilgi sahibi olunmalıdır. Sigara içmenin kanser için ciddi bir risk faktörü olduğu unutulmamalıdır.’ uyarısında bulundu. 
Akciğerlerde birden fazla yerde tespit edilen milimetrik nodüller akciğer kanserinden ziyade başka bir organdaki kanserin akciğerlere sıçraması, yani metastaz yapması sonucu ortaya çıkarlar.
Akciğerlerde görülen milimetrik nodüllerin herhangi bir şikayeti olmayan, sigara kullanmayan genç insanlarda kanserle ilgili olma ihtimali yok denecek kadar azdır.Bu “non-spesifik” denen nodüller, enfeksiyonlara (tüberküloz veya diğer mikroplara bağlı olarak gelişen iltihabi durumlar) bazı bağ dokusu, romatizmal veya oto-immun hastalıklara bağlı olabilir.Milimetrik nodüllerin büyük çoğunluğunun sebebi bilinemez; bunların bir kısmı kendiliğinden küçülür veya kaybolur.
Akciğerlerdeki nodüller hiçbir belirtiye yol açmazlar. Hele de iğne yaptırmayı gerektirecek kadar şiddetli ağrıların bu nodüllerle alakalı olması imkânsızdır. Asıl tehlikeli olan gereksiz yere tomografi çektirmek, kafayı bu nodüllere takmak ve nodüllerin takibi için birkaç ayda bir tomografinin tekrarlanmasıdır. 
İyi huylu olduğuna karar verilen nodülün takip edildiğini ya da bazı şartlarda ameliyatla çıkarılabildiğini kaydeden Sarıbaş, kötü huylu olduğu düşünülen bir nodülün ise hastanın durumunun müsait olduğu durumlarda zaman kaybedilmeden ameliyatla çıkarılması gerektiğini dile getirdi. Dr. Ertan Sarıbaş şu önerilerde bulundu: ‘Varsa geçmiş döneme ait eski akciğer filmleri burada çok işe yaramaktadır. İki yıldan daha eski bir filmde nodül aynı şekilde hiç değişmeden duruyorsa hiçbir ileri inceleme ve takibe gerek dahi olmayabileceği iyi bilinmelidir. Bu nedenle vatandaşlarımızın geçmişte yaptırdıkları bütün tetkikleri ve çektirdikleri filmleri bir dosya haline getirerek saklamalarında büyük yarar vardır. Son zamanlarda yaygın bir şekilde kullanılan ve metabolik bir görüntüleme tekniği olan Pozitron Emisyon Tomografisinin (PET), iyi ve kötü huylu nodüllerin ayrımımda yararlı olmakla birlikte, yanlış pozitif veya yanlış negatif sonuçlar verebilmektedir.’ dedi.
Editör: TE Bilişim