Yalova Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği Ayakta Tedavi Merkezi (AMATEM) bünyesinde kendi iradesi ile gelen uyuşturucu bağımlılarına EMDR yöntemi ile psikoterapi desteği sağlandığını bildirdi.
Kısa bir süre önce hizmete giren AMATEM uyuşturucu bağımlılarına yönelik çok önemli bir destek sağlıyor. Uyuşturucudan kurtulmak isteyen ve kendi iradeleri ile merkeze başvurarak tedaviye uygun görülenlere EMDR yöntemi ile psikoterapi uygulanıyor. Konuyla ilgili olarak Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği tarafından yapılan yazılı açıklamada ise şu bilgilere yer veriliyor, "Yalova Devlet Hastanesi bünyesinde hizmet vermekte olan AMATEM' de yaklaşık 2 aydır Dr. Funda Çiçek tarafından uygun görülen hastalara EMDR yöntemi ile psikoterapi uygulanmaktadır. Bu tedavi ile madde bağımlılığı konusunda başarılı sonuçlar alınması hedeflenmektedir"

AMATEM sorumlu hekimi Dr. Funda Çiçek ise uygulama hakkında şu bilgileri verdi, "Son yıllarda geliştirilen özgül psikoterapi tekniklerinden biri de kısaca EMDR olarak adlandırılan ve travmatik yaşantılarla ilgili genellikle olumsuz duygu ve düşünceleri zihinde yeniden işlemden geçirmeye dayanan bir yöntemdir. Göz hareketleri eşliğinde Duyarsızlaştırma ve Yeniden Proses Etme adını taşıyan bu teknik kısaca İngilizce adının baş harfleri ( Eye Movement Desensitization and Reprocessing ) ile anılmaktadır.  Kaliforniyalı bir psikolog olan Francine Shapiro tarafından 1987 yılından bu yana geliştirilmiştir. EMDR sırasında beynin bilateral olarak uyarılmasının niçin psikoterapiyi kolaylaştırdığı tam olarak bilinmemektedir. Ancak, tedavide asıl etkiyi yapanın göz hareketlerinden çok uygulanan görüşme protokolü olduğu düşünülebilir. Bilateral uyartının işlemi kolaylaştırıcı, inhibisyonları ve anksiyeteyi azaltıcı etkileri olduğu gözlenmektedir.
Dr. Funda Çiçek madde bağımlılarının tedavisinde de etkili bir yöntem kabul edilen sistemle ilgili sözlerini şu şekilde sürdürdü, "İnsanın ruhsal yapısında önemli rol oynayan unsurlardan biri de dürtüleridir. Dürtüler insanı haz peşinde koşmaya sevk eden, hemen ve şimdi olsun noktasında tutmaya çalışan etkilerdir. Dürtüleri kontrol edebilmeye irade, edememeye ise dürtüsellik adı verilir. İşte halk arasında daha çok ahlaki bir davranış olduğuna inanılan irade yani 'dürtü kontrolü' beynin ön bölgesinin bir fonksiyonudur. Yani büyük oranda beynin işleyişiyle ilgilidir. Eğer bu bölgenin fonksiyonları zayıflarsa irade kusurları adını verdiğimiz psikiyatrijk tablolar oluşur. Bu tabloların en önemlisi de alkol ve madde bağımlılığıdır.

 İrade ya kişisel gelişimin zayıf kalmasıyla ya da beynin işlevselliğini bozan etkenlerle zayıflar. Her istediği sorgusuz sualsiz yapılan Haz konusunda sınır çizilmeyen, ilgisiz bırakılan, şiddet içeren ortamlarda büyütülen, sorumluluk bilinci aşılanamayan çocuklar erişkin dönemde irade konusunda zayıf olurlar. Bu kişiler hep bir boşluk ve tatminsizlik duygusu içinde mutsuz bir hayat sürerler. Ruhsal travmalar, kayıplar, hayal kırıklıkları, depresyon, kaygı bozukluğu, şizofreni gibi ruhsal hastalıklar beynin işlevlerini bozarak iradeyi zayıf düşürürler. Bahsedilen sebeplerle ortaya çıkan irade zayıflığının en sık sebep olduğu ruhsal bozukluk alkol ve madde bağımlılığıdır. Kişi içinde yaşadığı boşluğu maddeyle doldurmaya, travmaların yarattığı acıyı maddeyle hafifletmeye çalışır. Ancak zamanla alkol ve maddenin esiri ve bağımlısı olur. Günümüz bağımlılık tedavilerinde genellikle sebebe değil sonucu yönelik protokoller yer almaktadır. mesela madde bir depresyone sebep oldu ise o tedavi edilir veya uykusuzluk, kaygı ve dürtüsel davranış varsa onlara yönelik ilaç verilir. Bu uygulama maddenin yarattığı sıkıntıları giderebilir ama bağımlığı ortadan kaldıramaz. Bu sebeptendir ki bağımlılık tedavileri çoğunlukla başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Birçok hekim, sağlık çalışanı, bağımlı kişiler ve yakınları tedaviye 'ya tutarsa' mantığı ile yaklaşırlar. Bu, başarısızlığı daha da körükleyen bir etkendir. Tedavide klasik yöntemler mutlaka kullanılmalı ancak beraberinde sebebe yönelik yöntemlerde uygulanmalıdır. Bu yöntemlerin başında etken olan travamaları tedavi etmek için kullanılan EMDR ve beyin güçlendirme çalışmaları gelmektedir. Travmatik anılar çözümlenemezse kişiyi bugün yaşanmış gibi etki altında bırakır ve her tetikleyici olayda kişi bu anının da sıkıntısını yaşar. Sonuçta sürekli biriken bir kaygı, korku, sıkıntı ve huzursuzluk kendini gösterir. EMDR travmatik anılara ve bugünkü tetikleyicilere karşı kişiyi duyarsızlaştırır ve beyni gelecekteki olaylar için hazırlar. Bu yönüyle madde bağımlılarının büyük bir çoğunluğunda var olan travmatik yaşantıları çözümleyerek zihinsel ve ruhsal performansı güçlendirir. Bu aynı zamanda iradenin de güçlenmesi demektir. Ayağı kırık bir insanın kırığını düzeltmeden ona nasıl yürüyeceğini söylemek ne kadar anlamsızsa ruhsal yaraları iyileştirilmemiş madde bağımlılarına 'bunu içme, aklına geldiğinde şöyle yap, dikkatini değiştir, iradene sahip çık' gibi söylemlerde o kadar anlamsızdır'
AMATEMde uygulanan rehabilitasyon çalışmaları ve tedavi yöntemleri ile madde bağımlılığı konusunda iyi sonuçlar almak hedeflenmektedir. Sağlık Bakanlığının konu hakkında göstermiş olduğu hassasiyet İlimizde de hem Sayın Valimiz hem de Genel Sekreterimiz tarafından gösterilmektedir. Kendilerine destekleri için teşekkür ederim.​

Editör: TE Bilişim