CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, Habertürk Tv'de Ece Üner'in sunduğu Akşam Raporu'nun konuğu oldu. İnce, gündeme ilişkin sıcak konularla ilgili kendisine yöneltilen sorulara yanıt verdi.

İşte İnce'nin yanıtları:
İmam Hatip mezunlarının Harp Okullarına girebilmesini öngören raporla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Türkiye'nin tartışması sadece imam hatiplilerden ibaret değil. Neden bu tartışmayı sadece imam hatipliler üzerinden yapıyoruz anlayabilmiş değilim. Harp okullarına şimdiye kadar genelde liselerin fen bölümü mezunları girerdi. Buraya imam hatipli de giremez, endüstri meslek liseli de giremezdi. Pilot yapacağınız kişiye fiziği, kimyayı, matematiği öğretmiş olmanız lazım. Tartışma böyle yapılmalı. O zaman imam hatip mezunlarını alalım, doktor yapalım, pilot yapalım. Bu tartışmada diğer çocuklara haksızlık yapıldığını düşünüyorum.

Başbakan Erdoğan yeni eğitim yılının ilk gününde Denizli'de İmam Hatip Lisesi'ni açtı ve 'imam hatiplerden terörist yetişmediği için mi?' diye sordu. Bu sözlere ne diyeceksiniz?

Bu açıkça bölücülüktür, ayrımcılıktır. Önce kapatılmaya gelelim. İmam Hatipler ne zaman kapatıldı? Hiçbir zaman kapatılmadı, bir birleştirme oldu. İlkokulla ortaokullar birleştirildi. Bu sadece imam hatiplilere özgü değildi ki, Galatasaray lisesi için de bu böyle oldu. Sayın Başbakan yalan söylüyor. Bugün sadece imam hatiplilerin orta kısmı açıldı. Geçmişte imam hatiplerin orta kısmı kapanmamıştı. Bugün sadece orta kısmı açıldı, Galatasaray'ın orta kısmı açılmadı. Yasal olarak engel olmamasına karşın bakan izin vermiyor. İmam Hatip Lisesi'nden mezun olan düzgün çocuklarımız, bizim evlatlarımız. Endüstri Lisesi'nden de, Fen Lisesinden de... Öte yandan İmam Hatipten de terörist çıkabilir. Ben sayın Başbakana geçmişte 10 tane sayarım. Geçmişte Hizbullah'a karışmış. Bunlar ayrımcılıktır, doğru bulmuyorum.

Bugün Şamil Tayyar, Bingöl'de şehit olan çocukları güvenlik önlemi almadan göndermek bir aymazlıktır dedi. Zırhı araçların olaya müdahale etmemiş olduğunu belirtti ve ihanetten bahsetti. Bu sözlere katılıyor musunuz?

Şamil Tayyar'la aynı düşünüyorum. Belki de kendisiyle ilk kez aynı düşünüyorum. Emniyet Genel Müdürlüğü Bingöl, Tunceli ve Elazığ valiliklerini uyarmış. Daha önce aynı ilde görevden dönen polislerimize saldırılmış ve 8 polisimiz şehit olmuş. Bütün bunlar ortadayken bu milletin çocuklarını otobüslere doldurarak  hiç mi havadan koruma yapamıyorsunuz? Başbakan geçmişte 'PKK görevini yapıyor' demişti. Bugün de Sayın Arınç 'PKK akılıllılık yapmış' diyor. Bu tür açıklamaları devlet adamı ciddiyetiyle bağdaştıramıyorum.

Valilere zırhlı araç buluyorlar da bu gariban çocuklara mı bulamıyorlar. Bugün bazı medyada var. Toplama yerlerindeki askerlerimizin nasıl davulların üzerinde yattıklarını görüyoruz. Burada zaafiyet mi, gaflet mi, yoksa ihanet mi var? Bugün her yerde bombalar patlarken zafiyette bulunmak, gaflette bulunmak bir ihanettir.

Oslo görüşmelerini kim sızdırıyor ve ne amaçla sızdırıyor?

Önce 'görüşme yok' dendi. Başbakan Kayseri meydanında 'görüşen şerefsiz, alçaktır' dedi. Şimdiki açıklamalarda ise 'imza yok' diyor. Biz imzayı sormuyoruz. Biz şunu soruyoruz: Hakem heyetinde bu metin var mı. Bu görüşme bir terörü bitirme görüşmesi değildir. PKK'yla görüşecek, silah bıraktıracaklar. Bu görüşme o görüşme değil. Bu görüşme seçimi kazanma görüşmesidir. Taraflar 15 Haziran 2011'e kadar her türlü eylemi durdururlar diyor. Bu tarihin önemi nedir?

12 Haziran'da seçim var. Nevruz olayları sırasında tutuklanan Kürt siyasetçilerin salıverilmesi sağlanacak diyor. Hükümet kim oluyor da, salıvermesini sağlayacak? Demek ki hükümet yargıya talimat verecek. Bir başka konu, iki kişinin Abdullah Öcalan'la görüşeceği, hatta metinde 'Sayın Öcalan' deniliyor. İktidara sorumuz şu: Başbakanın bu mutabakat metninden haberi var mı? hakem devletin elinde, İngiltere'de bu belge var mı? Önemli olan burasıdır. Böyle bir metin olmamış olsaydı, Başbakan meydan meydan gezer kıyameti koparırdı. Mahçup olduğu için bu tür yan yollara gidiyor.

Başbakana bu soruldu, 'Müsteşarımın imzası yok, ispatlayamayanlar namerttir' dedi. Buna tutanak denilebilir deniliyor.

Başbakan geçmişte de 'görüşen şerefsizdir' demişti. Daha sonra 'ben görüşmedim devlet görüştü' dedi. Daha sonra 'özel temsilcim görüştü' dedi. Şimdi 'Bunun altında imza yok, ispatlayamayanlar namerttir' dedi. Şimdi şunun cevabını versin İngiltere'nin elinde bu mutabakat metni var mı? PKK temsilcisi ile konuşmada şunlar geçiyor, 'Başbakan'la Abdullah Öcalan'ın bölgeye ilişkin vizyon yüzde 95 oranında örtüşüyor' deniliyor. PKK temsilcisine 'zaten sizin istemediğiniz valileri görevden aldık' deniliyor. Bütün bunların olduğu yerde nasıl bu kadar yüzsüzce açıklamalar yapıyorlar, doğrusu bunu anlamış değilim.

Sayın Haluk Koç bu açıklamayı yaparken Öcalan ve Karayılan arasındaki mektuplaşma ve diğer belgeleri açıklayacağını söyledi. Sizden ipucu alabilir miyiz?

Partimizin sayın Koç'tur. Onun yaptığı bir açıklamanın daha ilerisinde bir açıklamayı benim yapmam siyaseten şık olmaz. Günü geldiğinde arkadaşımız bir MYK sonrasında açıklamayı yapacaktı.

Editör: TE Bilişim