TEMA Vakfı, EkoSiyaset 2018 Belgesi’ni hazırlayarak seçimlere girecek tüm siyasi partilere iletti. EkoSiyaset 2018 Belgesi; toprak, tarım, gıda güvencesi, ormanlar, doğa koruma alanları, biyolojik çeşitlilik, su, iklim değişikliği, enerji politikaları, madencilik, mekansal planlama ve çevresel etki değerlendirmesi gibi konulara dikkat çekiyor. Bu kapsamda yapılması gerekenlerle ilgili hem siyasi partilere hem de seçmenlere yönelik önemli mesajlar içeriyor.

Konuyla ilgili konuşan TEMA Vakfı Yalova Temsilcisi Faruk Tezcan, “TEMA Vakfı bugüne kadar beş genel ve üç yerel seçim öncesi siyasetçilere ekosistem odaklı mesajlar hazırladı ve çevre sorunlarına ilişkin çözüm önerilerini sundu. EkoSiyasetin temel amacı, doğanın ve çevrenin korunması, öncelikli odağı ise sürdürülebilir yaşamdır. TEMA Vakfı 2018 EkoSiyaset Belgesi insanın da bir parçası olduğu ekosistemin neden ve nasıl korunması gerektiği hakkında siyasetçilere ve seçmenlere yönelik önemli bilgiler içeriyor. Bu bilgilerin siyasi partiler tarafından benimsenmesini ve seçimden sonra uygulanmasını umut ediyoruz. Ülkemizi yönetecek siyasilere, ekosistemi nasıl koruyacaklarına dair rehber olmayı, seçmenleri sürdürülebilir yaşam ilkesi çerçevesinde bilgilendirerek siyasilerden bu konuda talepte bulunmalarını sağlamayı amaçladık. Seçimler öncesi ve sonrasında, bu amaçlara hizmet etmek isteyen tüm siyasal partilerimize katkıda bulunmayı sorumluluk sayıyoruz. Bu kapsamda TEMA Vakfı yöneticileri, TEMA Vakfı 2018 EkoSiyaset Belgesi'ni seçimlere girecek siyasi partilere ve Cumhurbaşkanı adaylarına sunarak çözüm önerileri hakkında bilgi paylaşımında bulundu” dedi.

İçeriğinde doğa ile ilgili yapılması gerekenler için öneriler bulunuyor

TEMA Vakfı 2018 EkoSiyaset Belgesi ile toprak başta olmak üzere tüm doğal varlıklar, iklim, enerji, madencilik ve çevre politikaları kapsamında mevcut durum incelendikten sonra, başlıca sorunlara dikkat çekilerek çözüm önerileri özetleniyor. Tarım topraklarının azaldığına dikkat çekilen belgede toprakların amaç dışı kullanımının önlenmesi ve sürdürülebilir toprak ve mera yönetiminin hayata geçirilmesi öneriliyor. Dikkat çekilen diğer bir konu ise 2B uygulamalarıyla yaşanan orman tahribatı. 2B uygulamalarının sona erdirilmesi çözüm olarak sunulurken Orman Kanunu’na istinaden verilen izinlerde ise “kesin zorunluluk ve üstün kamu yararı” koşulu aranması gerektiğine vurgu yapılıyor. Türkiye’nin zengin tür çeşitliliğine sahip olduğunun ve korunan alanlarla ilgili son yıllarda artış yaşandığının altının çizildiği belgede, 2016 yılı istatistiklerine göre Türkiye'de korunan alanların ülke yüzölçümüne oranının yaklaşık %9 olduğuna dikkat çekiliyor. Bu oranın gerek dünya gerekse AB ortalamalarının altında kaldığına vurgu yapılırken konuyu bir kurumun sahiplenmesi ve koruma altına alınan alanların mevcut biyolojik çeşitliliği kapsayacak şekilde planlanması, yapılacak boşluk analizlerine göre yeni koruma alanlarının belirlenmesi gerektiği dile getiriliyor. 

Türkiye’nin iklim değişikliği için yapabilecekleri var

TEMA Vakfı 2018 EkoSiyaset Belgesi’nde, şiddetli kuraklıkların yaşanması ve su talebinin en yüksek olduğu aylarda su potansiyelinin önemli miktarda azalmasına dikkat çekilerek çözüm olarak Türkiye’de suyu koruma altına alacak bir su yasasına ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor. Türkiye’nin iklim değişikliğinin etkilerinden en fazla etkilenecek ülkelerden biri olmasına rağmen, sera gazı emisyonlarını en hızlı arttıran ülkelerden olmasına dikkat çekiliyor. “Ulusal Olarak Belirlenmiş Katkı Niyet Beyanı”nın büyüme senaryolarıyla güncellenmesinin ve Paris Anlaşması’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde onaylanmasının çözüm yolunda önemli adımlar olduğu üzerinde duruluyor. Enerji politikaları ile ilgili bilgilere de yer verilen belgede Türkiye’nin fosil yakıtları kullanarak enerji üretmek yerine güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesine çağrı yapılıyor. Madencilik faaliyetlerinin çevreye azami duyarlılık gösterilerek yürütülmesi gerektiğine dikkat çekilen belge ile üstün kamu yararına vurgu yapılıyor. Ormanlarda ve korunan alanlarda madencilik faaliyetlerine izin verilmemesi gerektiği ifade ediliyor.

Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nde iyileştirmeler yapılmalı

İmar planlarının su, toprak varlıkları ve biyolojik çeşitliliği etkilediğine yer verilen TEMA Vakfı 2018 EkoSiyaset Belgesi’nde, mekânsal planlama ile ilgili çözüm önerilerine de değiniliyor. Bu kapsamda ekosistem anlayışının benimsenmesi, tarım ve mera alanlarının amaç dışı kullanımının önlenmesi, iklim değişikliğini önleme ve uyum konularının göz önünde bulundurulması, doğal ve kültürel kimliklerin korunması, sürdürülebilir arazi kullanım politikalarının hayata geçmesinin temel şartı olarak altı çiziliyor. Bugüne kadar 20 kez değiştirilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği’nde ve uygulamalarda iyileştirilmeye ihtiyaç duyulduğu ifade edilirken Stratejik Çevresel Değerlendirmenin (SÇD) tüm sektörlere etkin bir şekilde uygulanması için ise 2017 yılında yürürlüğe giren SÇD Yönetmeliği’nin Geçici 2. maddesi kaldırılması gerektiğine dikkat çekiliyor.

TEMA Vakfı, insanların mutluluğunu odağına alan siyaseti, bugünün ve gelecek kuşakların gıda, hava ve su haklarının teminatı olan toprağımızı korumaya davet ediyor. Geleceğin çağdaş Türkiye’sinde sürdürülebilir yaşam için ön koşul, “toprağın, suyun, iklimin, ormanın, biyolojik çeşitliliğin” korunarak, doğru yönetilmesidir. 

Editör: TE Bilişim