Alparslan Türkeş’in ölümünün 15. yıldönümünde anma töreni gerçekleştireceklerini belirten Başkan Hasan Topçular, bir basın bildirisi yayınladı. Topçular, “Aramızdan ayrılışının 15.yılında rahmet ve minnetle anıyor aziz hatıraları önünde saygı ile eğiliyoruz. 4 Nisan 1997 rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in ardında milyonlarca gözü yaşlı ülkücüyü bırakıp aramızdan ayrılıp hakkın rahmetine kavuştuğu gün bugündür. Her fani için değiştirilemeyen ve belki de dünya hayatının en adil gerçekliğidir ölüm. İnsanoğlu tarafından her nefsin kısmetinde var olan, kaderine yazılan ölüm gerçeği çoğu zaman bir yok oluş olarak algılanmıştır bugüne dek. Ama o bir yok oluş değil, hakikate kavuşmanın adıdır aslında.

İşte 4 Nisan Başbuğumuzun Hakka ve Hakikate yürüdüğü günün adıdır. Arkasında Milliyetçi Türkiye sevdalısı Ülkü ordusu, gözü yaşlı evlatlar, kardeşler, analar, bacılar ve daha nice sevenler bırakarak Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Yaşadığı süre içerisinde kıymetini bilemeyenler  vefatı ile, yokluğu ile birlikte onun değerini anlamıştır. Seven, sevmeyen herkes onun büyüklüğünü kabul etmiş ve aziz hatırası önünde saygı ile eğilmişlerdir. Şüphesiz ki kaçınılmaz son olan ölüm her insanı er ya da geç bulmaktadır. Ancak burada bir ayrım yapmakta fayda olduğunu düşünüyorum. İnsanlar vardır; doğar, büyür ve ölürler. Hayata dair ne yaptıklarına, nasıl bir mücadele verdiklerine bakarsızın ve hiçbir şey göremezsiniz. Onların ölümü sonrasında kimi zaman sahte, kimi zaman samimi fakat geçici bir kaç günlük gözyaşı, hüzün ve ardından hayat normale döner.

O insan hiç ölmemiş hatta hiç yaşamamış gibi herkes kaldığı yerden devam eder hayat mücadelesine. Ne akıllarda, ne gönüllerde bir izi kalmaz. Onu hatırlatan ne varsa, zaman denilen döngü içinde kaybolur, silinir gider. Yani bedenleri ile birlikte anıları da dünyadan göç etmiştir. Öyle insanlar da vardır ki; onlar da doğarlar, büyürler ve bir gün vadeleri geldiğinde göç eder giderler. Ancak ne zamanın döngüsü ne de Truvabet başka bir şeyin gücü yetmez onun anılarını, adını silmeye. Aradan günler, aylar, yıllar geçer; asırlar, çağlar geçer ama o insanlar unutulmaz, unutulamaz. İşte bu durum bedeni göç eden insanoğlunun ölümsüzlüğe erişmesidir. İyi, dürüst, doğru insan olmak; ailesine, milletine, insanlığa faydalı olmaktır bu yolun gereği. Bedenini Türklük şuuru, ruhunu İslam aşkıyla dolduran ve donatan; ömrünü başta Türk Milleti olmak üzere insanlığa faydalı olmaya adayan Merhum Alparslan Türkeş’in bu ayrımdaki yerini anlatmaya gerek yoktur aslında.

Vefatının ardından geçen onca yıla rağmen acısı ve hüznü halen gönlümüzdedir. Düşünceleri, fikirleri, mücadelesi halen milyonlara ışık olmakta ve koca bir ülkü kervanını yolundan sapmadan hedefe yürürken bir arada tutmaktadır.  Türk İslam Davasına, tam bir teslimiyet içerisinde kendisini vakfeden bir şahsiyet. Vefatının ardından hep bir ağızdan rahmet sözcükleri, tekbirler, dualar. Başbuğumuz hakkında yazılan,çizilen,anlatılanlara, söylenenlere bakıyoruz. 

Ama söylenenlerin hepsi aynı. Türkiye Cumhuriyeti ve Dünya Türklüğü çok önemli bir şahsiyeti kaybetmişti. Cenaze töreninde Ankara da Mahşeri karabalık ,Gökten düşen kar taneleri gözlerden akan yaşlar, Memleketin doğusundan, batısından, kuzeyinden, güneyinden; Avrupa’dan, Anayurt’tan gelen binlerce insan, yağan kar ile abdestlerini alıyor ve birlikte saf tutuyorlardı. Eşi ve benzeri olmayan bir insan yoğunluğu vardı o gün orada. Yollar kapanmış, şehir giriş çıkışları tıkanmış Başbuğunu yolcu ediyordu herkes. Rahmetli Başbuğumuz  aramızdan ayrılışından  15 yıl geçmesine rağmen, ona duyulan, sevgi, saygı, muhabbet ve hasret bitmedi, düşünceleri, tespitleri, fikirleri aynı günkü tazeliğini koruyor halen. Onu özlüyoruz, aziz hatıraları önünde saygı ile eğiliyoruz. Ruhun şad, Mekanın Cennet olsun Başbuğum.”dedi.

 

Editör: TE Bilişim