TERÖR VE İŞSİZLİK

Ülkemizin bugünkü en büyük sonunu kuşkusuz terör. Sadece şimdinin değil yaklaşık otuz yıldan beri gündemden hiç düşmeye bir olay.

Terörist kim? PKK denilen örgüt ve militanları. Bunlara, yanlış dış politikalar nedeniyle saplandığımız ortadoğuda cirit atan diğer dinci terör örgütlerini de katabiliriz.

Her işte olduğu gibi terörle savaşta da başarılı olmak için kararlı ve doğru bir strateji izlemek bunun yanında nedenlerini de doğru teşhis etmek gerekir. Birincisine bakacak olursak tam olarak yerine getirildiğini söyleyemeyiz. Birbirine ters düşen tutum ve politikalar işi daha da zorlaştırmış durumda. yok barış süreciymiş, yok çözüm süreciymiş diye gevşetilen güvenlik önlemlerinin bölgeyi ne hale getirdiğini görüyoruz. Her yer silah deposu.

Şimdi taktik değiştirip üzerlerine gittiğinizde karşınızda silahlı güçlü bir illegal örgütle karşılaşıyorsunuz. Geri dönülmez yolda adeta bir sıcak savaş içindeyiz. Ara sıra yine çözüm lafları ortaya atılmaya başladı. Yani belli bir noktaya gelinmiş bir süreçte yön değiştirip masaya mı oturulacak.İkinci nokta olan terörün nedenleri şimdiye kadar yeteri kadar araştırılıp tartışıldı mı acaba? Olayı tek yönlü, ideolojik olarak ele almak yanıltıcı ve eksik olmaz mı?

Başka etkenler düşünülemez mi? Örneğin: Ekonomi.

Ekonomi bir ülkenin refah düzeyini, zenginliğinin göstergesidir. Bunun çeşitli ölçütleri vardır. Kişi başına düşen milli gelir, Doğal kaynaklar, gelir gider dengesi gibi. Bir de bunlara ek olarak işsizlik oranı eklenebilir.İşsiz sayısı arttıkça toplumun huzuru bozulur. Çünkü işsiz insan yaşamını sürdürebilmek için her türlü yasa dışı işlere başvurabilir. Çarpıcı vaatlerle ayrılıkçı örgütlerin miltanı haline kolayca gelebilir.

Şimdi teröre bir de bu gözlükle bakalım. Hızlı nüfus artışının yanı sıra işsizlik oranı da hızla arttı. Bu gününün resmi rakamlarına göre işsizlik oranı %11 ve 3 milyonun üzerinde işsiz var. Gerçek rakkamların bunun çokı çok üstünde olduğu kesin.

İşsizliği önlemenin yolu kuşkusuz istihdam yaratmak. Bu görev de devlete düşüyor. Hükümetler yapacağı yatırımlarla yeni iş ilanları açmanın yanı sıra öze sektöre de bu konuda yardımcı olmadı, önünü açması gerekiyor.

Gerilere doğru gidecek olursak, Özal'la birlikte neoliberalizm diye birşey tutturuldu. Bunun  diğer adı da vahşi kapitalizm idi. Devlet bir çok iş alanlarından çekilmeye başladı. Özelleştirme adı altında pek çok köklü işletmeler zarar ediyor diye yok pahasına satıldı. Aslında kötü yönetiliyorlardı. Elden çıkarılıdı. Pek çok emekçi işsiz kaldı.

Bu olayların yoğun olarak yaşandığı yerlerin başında doğu ve güneydoğu geliyordu. Birkaç örnek verelim isterseniz. Sigara üretim ve pazarlaması devletin bir kuruluşu olan Tekel'in elindeydi. Tiryakilerin tamamına yakını yerli sigara içiyor, çok az bir kesim bulabildiği kaçak  yabancı sigaraları kullanıyordu.

Bugün durum tamamen tersine döndü. Yerli sigara içen yok gibi. Böyle olunca neler oldu. Adıyaman, Bitlis,Malatya,Diyarbakır,Muş,Siirt gibi yerlerde ''şark tipi tütün'' üretimi durdu. Malatya,Bitlis sigara fabrikaları kapandı. Batman, Kurtalan, Sason, Bismil, Diyarbakır, Silvan tütün pazarlama ve dağıtım teşkilatları ile yaprak tütün işleme tesisleri kapatıldı. Başka neler oldu?Her biri birer devlet işletmesi olan Van, Diyarbakır, Tunceli, Siirt, Kızıltepe, Muş, Tatvan ve Hilvan yem fabrikaları satıldı, bir kısmı kapatıldı.Diyarbakır, Erzincan, Erzurum, Adıyaman, Malatya, Yüksekova, Muş, Adilcevaz SEK (Süt Endüstri Kurumu) işletmeleri kapatıldı veya satıldı.Kars, Şanlıurfa, Elazığ, Gaziantep, Tatvan, Ağrı et kombinaların yok edildi.Böylece doğu ve güneydoğuda hayvancılıkla geçimini sağlayan halk işsiz kaldı. 1980 de nüfusumuz 45 milyon, büyük ve küçük baş hayvan sayısı 84 milyon olduk ama hayvan sayısı 30 milyona düştü.

İşte terörün insan kaynaklarını oluşturan işsizler ordusu böylece yaratılmış oldu. Kalıcı çözüme ulaşmanın yolu herkese güvenli iş ve aş sağlamaktan geçiyor.