- Migrosa pirince giderken, Makromarketteki indirimden oldum. Vay anam vay!  

****

- En tıfıl evladımın bizden ana dilini öğrenmesi gerekirken, biz ondan kendi uydurduğu afacan dilini öğreniyoruz... Mesela, bu evladım tokaya kendi dilinde “godit” diyor. Geçen gün elinde gezdirdiği tokaya yanlışlıkla “godöt” dedim, hemen “godit” diye düzeltti. “Nereden nereye” dedim “biz elemana Türkçe öğretecekken, o bizi afacancada düzeltiyor!”.

****

En Zor Kısmı

- Analığın-babalığın en zor kısmı ilk 60 yılı. Sonra zorlanacak halin kalmadığı için her şey çok güzel oluyor.

- İnsanlığın en boru kısmı da ilk 70-80 yılı. Sonra sen sağ, ben cenaze.

- Erkekler için sevişmenin en zor kısmı ise ön sevişme aşaması. Gerisi yağ gibi gidiyor.

- Kadınlar için sevişmenin en zor kısmı da, elemanın erken boşaldığını anladığında gerçeği kabul etme safhası. Gerisi havada kalmışlık hissi.

****

- Şaka ile karışık laf sokmak değil, kaka ile karışık çamur atmak denir, senin bu yaptığına.

****

- Eskiden kişinin işi ile ilgili bilgilerini yenileme periyodu yıllarla ölçülürken, şimdilerde bu süre aylar mertebesine inmiş… Yani diyorum ki, bilgilerinin dip boyası gelmiş profesyonelim.

****

- Murat Kazanasmaz'ın trafiğe takılması garip oluyordur.

- Trafikte oynadığım oyunlardan biri: Patlak olduğuna inandığım sürücülerden uzak durmak, sakat hareket yapan şoförlerden kaçmak. Bugüne kadar hiç  seviye  atlamadım, ama can da kaybetmedim.

****

Mini Diyalog

  • Kadın: Evlendiğimizde senin boyun 1.83'tü. Şimdi nasıl oldu da 1.81 oldun?
  • Erkek: 15 yıl boyunca sana maruz kalmış birinde kemik erimesi olmama ihtimali var mı?
  • Kadın: Sonra yapacağım dırdırın kalitesi için bu konuşmalarını kaydediyorum. Efendi gibi konuşursan gelecekte rahat edersen.
  • Erkek: Ne olacaksa olsun!

****

- Aldığı bahşişi az bulup küfreder  gibi bakan  garsonu  hiç  beğenmiyorum.

****

Betboo 0px; margin-left: 0px; padding-top: 0px; padding-right: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; border-top-width: 0px; border-right-width: 0px; border-bottom-width: 0px; border-left-width: 0px; border-style: initial; border-color: initial; border-image: initial; outline-width: 0px; outline-style: initial; outline-color: initial; font-style: inherit; vertical-align: baseline; ">- Bunları kolayca çakozluyorum:

  • Kimin  British  İngilizcesi, kimin Amerikan İngilizcesi konuştuğunu,
  • Kimin zengin, kimin fakir olduğunu,
  • Kimin beni övdüğünü, kimin benimle dalga geçtiğini. 

****

- “Çok veren maldan, az veren candan” demişler. Eklememi yapıyorum “hiç vermeyen de bakire” (düzeysiz olma hakkımı kullandım).

****

Gerçek Hayattan Kitap Adları - 1

  • Arkadaşı:  Yazdığın kitabın adı ne?
  • Yazar:  S.ktir et.
  • Arkadaşı:  Abim kitap yazar da, ben nasıl kayıtsız kalırım!
  • Yazar:  Yanlış anladın.  Kitabın adı “S.ktir Et”.
  • Arkadaşı:  He he, iyiymiş.

Gerçek Hayattan Kitap Adları - 2

- Bu sefer de kitap adı olarak çıktı karşıma “giden”. Kitabın adı:  “Aslında Giden Erkek Yoktur”.  Kardeşim, nedir bu “gidene” yüklenen anlam? (“giden değil, kalandır terk eden” dizesini hatırlatırım). Bence artık sapla saman birbirine karışıyor. Kafayı yavaş yavaş yiyoruz bu “gidenle”.  Giden, kendisi ile ilgili bu kadar yoğun bir zihinsel faaliyet yürütüldüğünü bilse g.tü kalkardı. Kalkık g.tüyle geri bile dönerdi. Bırakın gitsin artık şu “giden”. Kafa göz bırakmadınız bende valla.

****

- Devlet dairesine işim düştü. Baktım, memurlar kendilerine ayrı bir dünya kurmuşlar. Kimi masasını çevreleyen çiçekleri suluyor, kimi arkadaşı ile sohbet ediyor, kimi bilgisayarda kağıt oynuyor. “Vatandaş olsa da olur, olmasa da. Biz burada kendimize çok güzel bir ortam kurduk” havası vardı dairede.

Editör: TE Bilişim