Geçtiğimiz haftanın son günü cumartesi günkü gazetemizin sayısında İl Milli Eğitim Müdürümüzün  İlköğretime kayıt yaptıracak öğrencilerden kayıt parası alınmayacağı ile ilgili demeci vardı.

Kanun gereği zorunlu eğitim 12 yıla çıkmış, tüm yetkililerde bu konuda gereğini yapmakla yükümlü kılınmıştı kanun hükümlerinde. Yani  işin özü lise sona kadar her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının evladı bu eğitimi zorunlu olarak görmek  mecburiyetinde.(Aslında bu konuda farklı düşüncelerim var ama başka bir yazı konusu yapacağım)

222 sayılı kanunla 8 yıldan 12 yıla çıkarılan zorunlu eğitim; 4 yıl süreli ilkokul, 4 yıl süreli ortaokul ve 4 yıl süreli lise eğitimini kapsıyor. Öğrencilerin öğrenim gördüğü birinci 4 yıl (1, 2, 3, 4’üncü sınıflar) ilkokul, ikinci 4 yıl (5, 6, 7, 8’inci sınıflar) ortaokul ve üçüncü 4 yıl (9, 10, 11, 12’nci sınıflar) lise diye adlandırıyor.

Zorunlu olarak kanunla belirlenmiş bir eğitim için devlet okullarında kayıt parası alınması da elbet pek te yasaya uygun değil. Devlet zorunlu demişse göndereceksin sayın veli, göndermezsen hakkında yasal işlem bile yaparım, diyor.

Yani İl Milli Eğitim Müdürümüz doğruyu söylüyor.

Daha ne istiyorsunuz, Müdürümüz bağıra çağıra gazete manşetlerinde toplumu ve velileri uyarıyor,  vermeyin , diyor.

………………

Efendim, bir önce bir sonra olabilir.

Hatırımda kalan 1994-1995 eğitim öğretim yılı gibi.

Zira 1991 körfez savaşının yarattığı olumsuzlukla bugün İstanbul caddesi köşesinde bulunan ayakkabı mağazamızı kapatmış, iki yıl bir özel şirkette ön muhasebe elemanı olarak çalışmış, sonrasında da Serdaroğlu Hüseyin Gökdemir  işhanı’nda 12 metre karelik yerde muhasebe büromu açmıştım.

Yeni büro olmasına rağmen Üstad’ların da sayesinde toparlanmaya çalıştığım yıllardı.

……………

Kızım bugün sınıf öğretmeni devlette görev yapıyor, oğlum Fizik öğretmeni Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni.

O yıllarda kızım 3.sınıf öğrencisi, oğlum 1.sınıf öğrencisi. Okulumuz çok sevdiğimiz Öğretmen Yusuf  Ziya İlköğretim Okulu.

Kayıt parası çok önemli olmasa da Eğitime Katkı Payı diye alınan bir para vardı okullarımızda, öğrenci başı o gün ki değerle ayda 1 TL. idi.

Veli toplantılarına ben giderdim, vaktim boldu.

Sabah kızımın veli toplantısına katıldım, öğleden sonra oğlumun veli toplantısına. Konu 1 TL’lik katkı paylarının ödenmesi idi. Birçok veli de benim gibi iki çocuklu olup toplantılara katılanlardan oluşuyordu.

Oğlumun öğretmenine veli toplantısında sevgili Hocam bu işte bir yanlış var, veliler tedirgin,dedim.

Nedir, dedi. Öncelikle bu parayı öğretmenler toplamasın, Ticaret Lisesi son sınıf öğrencilerinden bu staj grubunu okulumuz alsın. Parayı makbuz karşılığı veliler o öğrencilere versin. Öğrencilerimiz de olayın dışında kalsın. Ve bir asetatlı tablo yapalım.

Hangi sınıftan ne kadar para geliyor, nerelere harcanıyor, tabloda gösterilsin, herkesin gönlü rahat olsun. Ne öğretmen tahsildar yapılıp vebal altında kalsın, nede velinin aklına başka sorular gelsin, tereddütler oluşmasın.

Öğretmen ile aramızda geçen diyalog;

-Hayri Bey güzel söylüyorsunuz da ne olacak ki sonuçta 1 TL.

-Evet  Hocam 1 TL, bu okulda 1300 öğrenci var. Ayda 1 TL’den 1300.-Tl yapar. 10 ayda 13.000.- TL. Bu okula Milli eğitimden hiç mi para gelmiyor.  Bu okul öğrencileri her gün cam kırıp hela taşımı bozuyor.

-Hayri Bey, ben Müdür Beyi çağırayım en iyisi sizler onunla konuşun. (Müdür Bey geldi benzer şeyler konuşuldu)

Müdür Bey buyurdu;

-Hayri Bey 2 çocuğu olanlar sadece 1 TL versinler.

- Müdür Bey anlamadınız galiba , biz parayı vermekten gocunmuyoruz, toplanan paranın nasıl harcandığını görmek istiyoruz. Kaldı ki her aile vermeyebilir veli camcıdır, cam taktırırsınız, veli inşaat ustasıdır bir şeyler yaptırırsınız, kimi aile vardır haftada bir gün okul temizliğine gelir,bu iş organize edilir 1 TL’den fazla destek alırsınız.

(Müdür Bey toplantıdan çıktı gitti.)

İsim vermemi isteyen varsa, öğretmenlerde; emekli olsalar da, halen sağ o velilerde.

……………

Şimdi kıssadan hisse demiş atalarımız.

İl Milli Eğitim Müdürümüz kanun gereği konuşuyor ve doğrusunu söylüyor.

Ama uygulama öyle değil.

Aaaah, Pardon….. Kayıt parası alınmıyor elbette, veliler gönüllü bağış yapıyor, bankaya yada okul aile birliklerine, koruma derneklerine..

Ya yapmazsa….. Kaydınızı yapmayacağız diyor, görevli.(Her kimse ve nasıl bir görevi varsa)

Yaaaaaaaaaaaaaaaaaa, işte böyle daha sına girmeyeceğim.

Kısaca keseyim.

Zorunlu eğitim ve kanun var, param yoksa kim benim evladımın kaydını yapmayacak.

Yapmıyorum diyenin, alnını karışlarım.

Savcının karşısına da dikerim.

Sadece destek istersin, velinin ekonomik durumu varsa verir, yoksa o kaydı yapmak zorundasınız.

Bilesiniz ki veli geri durmaz ise gazetemize gelirde şikayetçi olursa, Sayın Milli Eğitim Müdürümüz öncelikli olmak üzere ilk bildirim kendisine yapılacaktır.

1400 TL maaşla ay sonunu getirmeye çalışan asgari ücretliden 250 TL istemek hiçte vicdana sığmıyor…

Hele de o paranın nerelere harcandığından velinin haberi olmuyorsa….

Üç maymunu oynayan herkese devamında başka yazılarımda var elbet ..