Türk Musıkisinin efsaneleşmiş saz sanatçısı ünvanına sahip Tamburi Cemil Bey, 1871 yılında İstanbulda doğdu. Babası Ceza Mahkemesi üyelerinden Mehmet Tevfik Beydir. Üç yaşında iken babasının vefat etmesi üzerine, annesi ve amcası tarafından büyütülen Cemil Beyin musıkiye olan istidadı küçük yaşlarda fark edildi. Çeşitli seviyelerde su doldurulmuş cam bardaklar ve lastik gerdiği tahtalar ile yaptığı çalgılar onun en makbul oyuncakları olmuştu , çocukluğu ağabeyi Tanburi Ahmet Beye ait olan Tambur’un hasreti ile geçti. İlkokul tahsilinden sonra çeşitli dersler alarak eğitimini sürdüren Cemil Bey girdiği devlet memuriyeti işlerinden, kısa süre sonra sıkılarak bu işlerden ayrılmıştır.

Ağabeyi Tamburi Ahmet Beyin yakın arkadaşı olan Tamburi Ali Bey ile haftada iki gün yapılan musıki toplantılarında musıkiye olan ilgisi ve bilgisi gelişti. İlk önceleri Keman çaldı, daha sonra Kanun sazı ile meşgul oldu, daha sonra çocukluk hayali olan Tambur sazında karar kıldı. Tambur sazı üzerinde kısa sürede büyük bir ustalığa ulaştı.

Amcası ve Ağabeyi Tanburi Ahmet Beyle yaz tatilinde gittikleri Amarbalı Çifliğinde , çifliğin emektarı Lenber Ağa’da tanbur çalardı. Gizli gizli Lenber Ağa’nın tanbur çalışısını seyreden Cemil Bey ,Lenber Ağanın oradan ayrılmasından sonra Lenber Ağanın tamburunu gizlice çalarken yakalanmış . Cemil’in tüm tembihlerine rağmen tatil sonu ayrılırken Lenber Ağa münasip bir lisanla, amcasına ve ağabeyine Cemil’in büyük bir maharetle tambur çaldığını söylemiş ve amca ve ağabey bu durumdan büyük sevinç duymuşlardır. Evlerine döner dönmez Cemil Beye bir tambur hediye etmişler ve dönemin büyük ustası Tamburi Ali beyin, Cemil Beyi dinlemesini sağlamışlardır.

Bıyıkları daha yeni yeni terlemeye başlayan genç bir delikanlı olan , Cemil Beyi büyük bir hayret ve heyecan içinde dinleyen Tamburi Ali bey, Cemil’in başını ve yüzünü okşayıp ‘’ Evladım bunca senedir bu sazı çaldım. Eh şöyle böyle bu sazı biraz yendik sanırdım. Şimdi seni dinledikten sonra bir daha Tamburu elime almayacağım ‘’ diyerek takdirini gösterir.

Bundan böyle Tam buri ünvanını alan Cemil Bey, kısa sürede, musıki camiasının en çok tanıdığı ve saz meclislerinin en aranan ismi olur. Tambur çalış sisteminde yaptığı değişiklik sonucu yeni bir ekolün öncüsü olmuştur. Tambur sazının dışında lavta,kemence, violonsel olmak üzere bütün sazları virtüoz seviyesinde icra edebiliyordu. Fakat ruhuna en yakın olarak bulduğu çalgı Tambur olmuştu. Geleneksel musıkinin bütün özelliklerine vakıf olduğu halde doğrudan doğruya ruhunun acı hasretine göre terennüm ve taksim etmekteydi.

Tamburi Cemil bey, yaşamını 4 Ağustos 1916 yılında verem hastalığından dolayı kaybetti. Fatih Camiinden cenazesi kaldırılarak Merkez Efendi Mezarlığına defnedilmiştir. Vefatından sonra sevenleri , öğrencileri ve musıki camiası büyük bir üzüntüye kapılmışlardır. Musıkimizin bu dev sanatkarı çok genç yaşta Tamburunu öksüz bırakarak ebediyete göçmüştür.

Tamburi Cemil Beyin musıki yaşamından bazı kesitleri sizlere aktarmak için bir yazı daha kaleme almak lüzümu icap etmiştir. Bu yazıyı yarın sizlere ulaştıracağım.