Yalova’nın aklınıza gelen ilk sorunu nedir diye sorsalar ne dersiniz,sorusuna çok farklı cevaplar alabilirsiniz, mutlaka. Yalova ilinde yaşayan herkesin öncelikleri farklıdır. Farklı olması da doğaldır.

Geçen haftanın öne çıkan başlığı ise trafik sorunumuzdu.

Belediye Başkanı Yalova’nın trafik sorunu yoktur, dedi. AKP İl Başkanı çıktı cevap verdi.

Her konunun uzmanları vardır ve uzmanların farklı bakış açıları, farklı çözüm önerileri olur.

Ben uzman değilim. Yalova’nın trafiğinde sorunu çözeceklerden biri de değilim. Bu kadar aracın olduğu yerde böyle sorunların olmasıda doğaldır, der geçerim.Zira ev ile işyerim arası yürüme mesafesinde 5 dakika bile değil.

Şimdi gelelim bu olayı en yoğun yaşayanlara.

Geçtiğimiz gün ticari taksi ile önce Çiftlikköy’e ardından Kadıköy beldemize gittik. Şoförle konuşuyoruz.

Belediye Başkanı Yalova’da trafik sorunu yok diyor,dedim. Doğru söylüyor ,dedi.

Nasıl,dedim. Öyle, dedi.

Trafik sorunu yaşamak istemiyorsan git dağ başında yaşa, dedi. Bu nasıl çözüm yahu diyecek oldum. İşine gelirse, dedi.

Şehirde yaşamanın bedelleri vardır bu da onlardan biri, dedi . Olurmu öyle şey,Yöneticiler bu sorunları önceden görmek ve vatandaşa yaşatmamak için vardır , dedim.

Bak, abicim dedi. Bizim sorunum insan ,özellikle de eğitimsiz insan, dedi.

Aha bak,dedi. (Tam o sırada Öğretmen Yusuf Ziya Öğretmen okulu kavşağındayız. Önümüzde Çınarcık dolmuşlarından biri tam kavşakta ve yeşil yanmış iken yolcu almaya çalışıyor) Al sana örnek,diye konuştu. N’oldu şimdi biz bekliyoruz,arkamızdakiler bekliyor,geçmemiz gerekirken araç yığılması oluyor.(Bir sunturlu küfürle beraber uzunca da kornaya basıyor)

Belediye Başkanının ana arterlerde getirdiği çözüm işe yaramıştır,trafik akmaya başlamıştır,bunu inkar eden Yalova’da yaşamasın, üstelik bu çözüm biz taksicilerin işine gelmemektedir,zira bu arterlerde yolcu indirme bindirme yapamıyoruz. Yolcu arasa da oralarda bekliyemiyoruz, ama olsun bizim trafikte kaybettiğimiz zaman azalmıştır, dedi.

Peki,sen öyle diyorsan öyle olsun,dedim tartışmayı bitirdim. Bunu akşam sohbetinde dostlarla paylaştım. Bir arkadaşın anlattıklarını da aynen aktarıyorum.

“Dolmuş ile hastaneye gidiyordum,dedi. Dolmuş şoförü İstanbul caddesi üzerinde tam yolun ortasın da durdu,yolcu aldı. Dayanamadım,neden böyle yapıyorsunuz,bakın arkadan gelen trafiğin durmasına neden oluyorsunuz,dedim. Şoför güldü,güzel abim, durağıma özel araç park etmiş nerede durayım,bu yolcu beni nerede beklesin,dedi.Cevap veremedim. Şoför devam etti, Ah be abim Kaymakam Erkin Sokakta oturup,Cumhuriyet caddesinde ki işyerine arabası ile gelen esnaf tanıyorum, o arabada akşama kadar dükkanının önünde duruyor,dedi. Bizim durağımıza tecavüz etmesinler, bizde trafiği katletmeyelim,dedi.”

Günlerini trafik içerisinde en yoğun yaşayan iki meslek mensubunun bakışı böyle.

Yani sorun trafiği akıtmak mı,yoksa tuvalete bile araç ile gitmek mi,dedik,sustuk.

Şimdi herkesin söyleyeceği bir söz veya eleştiri olacaktır. Olması da gerekir.

Dediğim gibi çözümler farklı olabilir.

Geleyim benim asıl yazmak istediğime.

Sebebi ne olursa olsun ortada bir sorun varsa çözümü idareciler bulur. Onlar bunun için orada varlar. İster seçilmiş ister atanmış, bu görevlerde bulunanlar, vatandaş için çalışmak zorundalar. Ben çözdüm diyene halt etmişsin diyeceğine, olmadı kardeşim doğrusu bu şekilde olur , diyerek yeni bir öneri getiren var mı?

Ben bu noktaya bakarım. İşte bizim hastalığımız maalesef ki bu noktada. Herkes ama herkes birilerini karalama ,birilerinin zayıf noktalarından menfaat sağlama derdinde.

Sonuç ta olay nereye gidiyor.

O başarısız olsun,ben geleyim. Sıkıntıyı vatandaş çekiyor.

Belkide ezelden beri var olan bu kısır döngüyü Yalova bir türlü kıramıyor. Her değişen dönemde benzer örnekleri sürekli yaşıyoruz. Günden güne eriyor,kan kaybediyoruz.

Ne söylemek, ne yazmak çare oluyor…

………..

1977 yerel seçimleri.

Siyasetin gergin dönemleri yani.

Yalova’da 16 900 seçmen oy kullanacak ama sadece 9700 seçmen oy kullanıyor. Konu bu değil kısa bir bilgi.

Adalet Partisi ile CHP’nin hızlı dönemleri .

Adaylar şimdi rahmetli.

Propaganda konuşmaları kahvelerde yapılıyor. Hangi aday nerede ise ertesi gün diğer aday oraya gidiyor.

Bağrış,çağrış,sloganlar ,nüktedanlık,kızmak kızdırmak diz boyu..

Bir aday eleştiriyor…..

 “Efendi … Efendiiiiii”

Diğeri ertesi gün cevap veriyor….

“Bizde efendi diye hanımlar beylerine seslenir, Ay sultanım sen beni efendiliğe kabul etmişsin ama ben seni zevceliğe kabul edecekmiyim bakalım…….

Alkışlar,hurraaalar…”

İşte en önemlisi,kaybolan hoşgörüler……