Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ ün çok güzel bir sözü vardır, der ki:

“ Bir şahsın yaşadıkça memnun ve mutlu olması için lâzım gelen şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmasıdır.”

Yönetimlerde de esas olan günü kurtarmak değil, geleceği plânlamak; günü geleceğe yönlendirmektir!

Her birey, sağlıklı bir çevrede yaşamak ister; geleceğini de ona göre ayarlamaya çalışır.

Toplumlar da böyledir.

Yönetim kadroları için de esas olan, toplumun geleceğidir!

Afetleri dikkate almadan sağlıklı bir çevrede yaşamak ise mümkün değildir!

Afetler meydana gelmeden tedbirli davranmak, afet olduktan sonra hayatı normale döndürmekten çok daha kolay ve masrafsızdır.

Afet yönetiminin dört evresi vardır, bunlar;

Afet öncesi hazırlık,

Afet sırasında zarar azaltma,

Afet sonrası müdahale,

İyileştirme çalışmaları.

Afet öncesi ve afet sonrası evreleri, afet yönetiminde yarı yarıya ağırlığa sahiptir.

Afete ne kadar hazırlıklı olur, ne kadar zarar azaltma çalışmalarına önem verirsek, afetten maddî ve manevî anlamda o kadar daha az zararla çıkacağımızı bilmeliyiz.

Afet öncesi risk yönetiminin ihmal edildiği yerlerde, afetler sonrası kriz yönetimi başarılı olamaz.

Hatta tek başına uygulanan kriz yönetimi, reflekse dayalı ilkel bir yönetim tarzıdır. Yani, tek başına uygulanan kriz yönetimi; tepkisel, eş güdümsüz, hedef kitle yanlış, etkisiz, zamansız, güven vermez ve afetin felâkete dönüşmesine neden olur.

Çoğu zaman mevcut durumu kurtarmak için alınacak anlık önlemler, geçicidir, yeteri etkinlikte değildir ve çoğu zaman gelecekteki uygun hareket tarzlarını zor duruma sokarlar.

Bizde maalesef çoğu zaman “kriz merkezleri” ve “kriz masaları” bulunmakta; “risk merkezi” veya “risk masası” gibi bir şey ise düşünülmemektedir.

Risk analizlerinin zamanında ve uygun yapıldığı toplumlarda, can kaybı yoktur ya da çok azdır.

Fiziksel hasarlar ve ekonomik kayıplar azdır.Toplumsal kargaşa yoktur.Toplumda, acil durum operasyonlarını hızla yapabilme yeteneği vardır ve kısa sürede normal yaşamına geri dönebilme kabiliyetine sahiptir.

Bu duruma şöyle de yaklaşabiliriz: Komutan, düşmanıyla savaşın yerini ve muhtemel zamanını varsayarak ön hazırlık yapar. Örneğin cephanesini, silâh ve gereçlerini hazırlar. Savaş çıktığı anda cephane ikmaline kalkan komutan, mağlubiyeti baştan kabul etmiş demektir. Bu duruma düşmemek için önceden silâh ve cephane hazırlanır ve teyakkuzda beklenir.

Tekrarlıyorum:

Sağlıklı bir kentte yaşamak istiyorsak;Toplumu tehdit eden tüm tehlikeleri içeren risk ve hassasiyet analizlerinin yapılması ya da günün şartlarına göre gözden geçirilmesi zamanıdır!