GÜNAYDIN/ TÜNAYDIN Değerli Okurlar,
Her eğitim politikası programı, belli amaçları esas alır. Bu amaçlar, aslında eğitim dışı alanların gereklerine göre tespit edilir. Bu eğitimin sosyal ve kültürel bir fonksiyon oluşundan ileri gelir. 
ATATÜRK’ ün yeni eğitim politikasının programı da, belirli hedeflere ulaşmayı kendisine temel amaç olarak almıştır. 
ATATÜRK, bu temel amacı, 1 Kasım 1937’de, TBMM’de şöyle açıklamıştı:
“...Efendiler, 
Büyük davamız, en medeni ve gelişmiş bir millet olarak varlığımızı yükseltmektir. Bu yalnız kurumlarında değil, düşüncelerinde temelli bir inkılâp yapmış olan büyük Türk Milleti’nin dinamik idealidir.  Bu ideali en kısa zamanda başarmak için, fikir ve hareketi beraber yürütmek mecburiyetindeyiz. Bu teşebbüste başarı, ancak esaslı bir plânla ve rasyonel tarzda çalışmakla mümkün olabilir.
 Bu sebeple okuyup yazma bilmeyen tek vatandaş bırakmamak; memleketin büyük kalkınma savaşının ve yeni çatısının istediği teknik elemanları yetiştirmek; memleket davalarının ideolojisini anlayacak, anlatacak, nesilden nesile yaşatacak fert ve kurumları yaratmak; işte bu önemli ilkeleri en kısa zamanda temin etmek, Kültür Vekâlet’inin (Bakanlığı’nın) üzerine aldığı büyük ve ağır mecburiyetlerdir.
 İşaret ettiğim ilkeleri Türk gençliğinin dimağında ve Türk Milleti’nin şuurunda daima açık ve canlı bir halde tutmak, üniversitelerimize ve yüksekokullarımıza düşen başlıca vazifedir.”
ATATÜRK, amacı belli bu hedeflere ulaşmak için yıllardır Osmanlı’nın uyguladığı ve fakat netice vermeyen “ Islahat” metodunu tekrar deneyemezdi. Dolayısıyla “ İnkılâp” metodunu tercih etmiştir. 
İnkılâplarının hareket noktası ve dayanağı olarak da milliyetçilik ideolojisini ve çağdaş medeniyeti seçmiştir. Milli mücadele esnasında ittifak ettiği Osmanlı sosyal ve siyasî sistemine bağlı kadroları ve eski müesseseleri saf dışı bırakmıştır.
Nitekim milliyetçi ve medeniyetçi doğrultuda ve inkılâpçı metotla milleti ve sosyal çevreyi hazırlayarak yaptığı yeniliklerle, Türk toplumunu saltanat ve meşruiyetten cumhuriyete; imparatorluktan millî devlete; teokratik yapıdan laik yapıya; ümmet ve ümmetçilikten millet ve milliyetçiliğe geçirmiştir.
Böylece, yepyeni bir devlet doğdu.
Fazla ayrıntıya girmek istemiyorum.
Ancak, ATATÜRK’ ün öğretmenlere söylediği şu sözü bir kere daha önemle hatırlatmak istiyorum:
“ ÖĞRETMENLER, YENİ NESİL SİZİN ESERİNİZ OLACAKTIR.” 
Ben öğretmen değilim.
Ama gazete okurken, televizyon seyrederken, sokaktaki neslin giysilerini ve hareketlerini izlerken, ATATÜRK’ ün bu sözlerini hep hatırlıyorum.
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun!
NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!