Atatürk’ün soyu araştırılırken göze çarpan ilk ve en önemli husus, hem Atatürk’te, hem de ailesinde muazzam bir Türklük bilinci olmasıdır.

Aile, bütün bireyleriyle Türk olmakla övünmektedir. 

Atatürk her fırsatta Türk Milleti’nden övgüyle söz etmiş, Türk olduğunu onurla söylemiştir:

“…Benim hayatta yegâne onurum, servetim, Türklükten başka bir şey değildir. “

“…Bana, insanlar üstünde bir doğuş atfetmeye kalkışmayınız. Doğuşumdaki tek fevkalâdelik, Türk olarak dünyaya gelmemdir.”

“…Anasının ve babasının soyluluğu ile övünen Teodoz, İtalya yarımadasına inmek isteyen Türk Atilla’ya barış görüşmesinden önce sormuş:‘ Siz hangi soylu ailedensiniz?’ Atilla da ona ,  ‘Ben asil bir milletin evlâdıyım’ diye cevap vermiş. ; İşte benim cevabım da size budur.”

“…Mensup olduğum Türk Milleti’nin şan ve şerefi varsa, benim de bir ferdi olmak sıfatıyla şanım ve şerefim vardır.”

“…Türklük, benim en derin güven kaynağım, en engin övünç dayanağımdır.”

“…Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir. Dünya yüzünde ondan daha büyük, ondan daha eski, ondan daha temiz bir millet yoktur ve bütün insanlık tarihinde görülmemiştir.”

“…Türk’ün saygınlığı, onuru ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa mahvolsun daha iyidir.”

“…Türk Milleti, kahramanlıkta olduğu kadar kabiliyet ve hünerde de bütün milletlerden üstündür.”

“…Türkiye Cumhuriyeti ve onun bugünkü sahipleri olan Türkler, bütün dünya medeniyet ve insanlığı için, benzemeye çalışılacak bir örnektir. Yalnız bu kadar değil, Türkler tarihin çok eski devirlerinde insanlığa karşı yaptıkları kültürel vazifeleri yeniden ve fakat bu sefer daha üstün şekilde yapmaya hazırlanan yüksek bir varlıktır.”

“…Türk Milleti, her gün yeniden yeniye ve çok dikkatli incelenmeye değer bir cevherdir.”

“…Yurttaşlarım, az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir.

…Türk Milleti’nin karakteri yüksektir. Türk Milleti çalışkandır. Türk Milleti zekidir. Çünkü Türk Milleti milli birlik ve beraberlik içerisinde güçlükleri yenmesin bilmiştir. Ve çünkü, Türk Milleti’nin yürümekte olduğu ilerleme ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir. “

“…Çoğumuz büyük babamızın babasını hatırlamayız. Bütün soy gururumuzu, Türk olmanın içinde buluruz.”

“…Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça, daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.”

Atatürk kendini ve bağlı olduğu Türk Milleti’ni böyle tanıtıyor ve Türklüğü ile onur duyduğunu söylüyor.

İsviçreli Antropolog Profesör Eugene Pittard, öğrencisi Afet İnan’a, “Türk Milleti’nin Özellikleri” konusunu doktora tezi olarak verir. Afet İnan da, bu konuda Atatürk’ten yardım ister.

Atatürk; Afet İnan'a  önce kendi görüşlerini yazmasını ve fikirlerini daha sonra belirteceğini söyler.  Afet İnan'ın uzun çalışmasını gördükten sonra da, kurşun kalemle, iki küçük not kâğıdı üzerine kendi tanımını yapar:

"Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümid etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne 7 bin senelik, en aşağı, bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarları ile sallandı; beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurları ile yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu; Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir. "