GÜNAYDIN/ TÜNAYDIN Değerli Okurlar,
30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle yapılan konuşmalarda duydum, "Şehirlerin düşman işgalinden kurtuluşu dolayısıyla kutlama yapılmaz" mış(!) Eğer yanlış anlamadıysam, bu ifadeden dolaylı olarak Kurtuluş Savaşı ve onun kahramanları yok sayılıyor.
Konunun ve açıklamanın ayrıntısına girmiyorum.
Kısaca Başkomutan Muharebesi’ nin önemi üzerinde duracağım.
Muharebede sayı ve silâh üstünlüğünün büyük önemi vardır. Taarruzda muvaffakiyet büyük ateş kudretine dayanır ki silâhça üstün olan bir düşmanın imha edilmesi tarihte az görünen olaylardandır.
Meşhur Alman Genelkurmay Başkanı Mareşal ŞİLİFİN, emekli olduktan sonra yazdığı “KAN” adındaki kitabında Kartacalılar’ ın kumandanı Anibal’ dan sonra Avrupa’ da hiçbir komutanın muharebede üstün kuvveti imha etmeye muvaffak olamadığını izah ve ispat etmiştir.
Yalnız Avrupa’ daki savaşlardan söz eden Kan kitabı Büyük İskender’ in, İslâm ordularının, Türklerin, Moğolların imha muharebelerini dikkate almamıştır. Fakat bunların kazandıkları zaferden çoğunun maddî ve manevî üstünlüklere dayandıkları da bilinmektedir.
Bu kısa açıklamadan sonra iddia edebiliriz ki, üstün bir kuvveti muharebe meydanında imha etmeye muvaffak olan az sayıda serdarlar arasında Mustafa Kemal de yer almıştır. Başkomutan Muharebesi, Avrupa’ da büyük kuvvetler ve bol vasıtalarla yapılan, muazzam muharebelerin yanında pek küçük kalırsa da onun değeri üstün bir kuvvetin derme çatma vasıta ve silâhlarla imha edilmesindedir.
Türk ordusu Mohaç’ tan yüz yıllarca sonra, bir imha meydan muharebesi kazanmıştır. Taarruz kabiliyetini kayıp eden Yeniçeri ordusu kaldırıldıktan sonra yeni ordumuz da, devletin her bakımdan çöküntü halinde bulunduğu bir devirde, taarruz kudreti gösterememişti.
Müdafaa/ Savunma muharebelerinde başarılar gösteren ordumuzun, taarruzlarda muvaffak olamaması, dünyada, Türklerin taarruz kabiliyeti kalmadığı kanaatini meydana getirmişti.
Taarruz kabiliyeti, iyi sevk-i idare ve yüksek eğitim ister ki istibdat idareleri bunları ihmal ettikleri gibi malî gücümüz, sanayimiz yeterli silâh ve vasıta teminine, düşmanların kuvvetli olmaları da bizi hiçbir zaman sayıca üstünlüğe kavuşturamamıştı.
Başkomutan Meydan Muharebesi, Türk ordusunun iyi sevk-i  idare ve eğitim ile eşit/ denk kuvvete taarruz edebileceğini göstermek bakımından da özel bir değer taşımaktadır. Ancak o zamanki ruhu muhafaza etmek şarttır.
İmha meydan muharebeleri tarihin dönüm noktalarını teşkil ederler. Başkomutan muharebesi yalnız Türk ordusunun yüksek değerini değil, çürümüş bir saltanat içinde zinde bir milletin varlığını da meydana koymuştur.
Türk milletinin her türlü zorluklar ve mahrumiyetler içinde kazandığı zafer, esir ve mağlup milletlere de cesaret vermiştir ki Almanca Wissen Umd Vehr mecmuasındaki yazının son kısmını küçük bir örnek olarak veriyorum:
“İstiklâl mücadelesini yapan Türk milleti önünde hürmetle eğilmeden bu satırlara nihayet veremeyiz. Zafer neşesiyle sermest olan diplomasinin hükmünü sarsılmaz bir azimle (hayır) diyerek yırtmak ve yüzlerine fırlatmak misalini biz Almanlar Türklere borçluyuz.”
Lozan antlaşmasının Birinci Dünya Savaşı’ nın galip devletlerine kabul ettirilmesi, yeni Türkiye devletinin kurulması ve devrimlerimiz büyük zaferimizin meyveleridir. 
Konuya Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ ün sözleriyle son verelim:
“Her safhası düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış bu harekât Türk ordusunun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek güç ve kahramanlığını tarihe bir kere daha geçiren büyük bir eserdir.
Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve bağımsızlık düşüncesinin ölümsüz bir abidesidir. Bu eseri yaratan bir milletin evlâdı ve böyle bir ordunun başkomutanı olduğumdan, mutluluk ve bahtiyarlığım sonsuzdur.”
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.
NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!