Yalova’dan Termal’e kadar 13 kilometrelik muhteşem güzellikteki ünlü ÇINARLI YOL’daki çınarlar aşırı sıcaklar nedeniyle yapraklarını dökmeye başladı. Ağaç diplerinde ve yol boyunda kurumuş çınar yaprakları birikti. Yol kenarındaki bu yapraklar gerek çınar ağaçları gerekse yol kenarındaki yerleşim alanları için yangın yönünden tehdit oluşturmaya başladı.

Yolun önemli bir bölümünün içinden geçtiği Kadıköy Beldesi Belediyesi Başkanı Mehmet Şahin tehlikeyi gördü. Oluşturduğu ekip ile dökülen yaprakları toplatarak yangın tehlikesine karşı tedbir aldı. Toplanan yapraklar ise gübre yapılmak üzere yerleşim alanından uzakta bir yerde beili kurallar çerçevesinde biriktirildi.

Bu duyarlılığından dolayı Kadıköy Belediye Başkanı Mehmet Şahin her türlü takdiri hak ediyor.

1930 yılında Atatürk’ün emriyle dikilen ve bir benzeri daha olmayan çınarlı yola gereken önemin verilmesinin son derece güzel bir çalışma olduğunu söylemeliyiz.

Termal yolunda trafik devam ediyor. Yerleşim alanları için bir başka yangın tehdidi ise boş arsalardaki kuru otlar. Vatandaşların  araçla yada yaya olarak bu yoldan geçerken sönmemiş sigara izmaritlerini kesinlikle yere atmamaları gerekiyor. Belediyeler bu konuda neler yapabilir bilemiyorum. Ancak bu konunun da çok hassas olduğu ortada. Bu arsalardan çıkacak bir yangın yerleşim alanları kadar hemen arkasındaki ormanlık alanları da etkiler.

İKLİM DEĞİŞİKLİKLERİNİN  OLUMSUZ ETKİLERİNİ

ARTIK ÇOK DAHA NET GÖRÜYORUZ.

Bir yanda kuraklık, bir yanda seller, sıcaklık artışları, yangınlar, salgın hastalıklar, hava kirliliği uyarıları, kuraklık dolayısıyla yaşan ürün kayıpları, ürünlerde yaşanan maliyet artışları, denizlerimizdeki kirlilik ve yaşanan birçok olumsuzluk artık iklim değişikliklerinin net bir göstergesidir. Konuyla ilgili bilim insanlarının ifade ettikleri gibi geri dönülmez bir duruma hızla sürükleniyoruz.

Geri dönüşümle tekrar kazanabileceğimiz ekonomik değeri olan birçok malzemeyi  (ambalaj atıkları, kirli sular vs.) yok ediyoruz.

Yazılarımda yerel çevre konularını işlemeye özen gösteriyorum.  Yalova’dan örneklerle yukarıda yazdıklarımı pekiştireyim. Denizçalı Köyü yakınlarındaki katı atık depolama tesislerine gidin bir bakın. Giden çöpleri bir görün. Hani ayrıştırma yapacaktık. Hani çöpleri kaynağında ayrı toplayacaktık. 

YASKİ arıtma tesislerinde arıtılan günlük en az otuz bin metreküplük arıtılmış suyu neden denize veriyoruz. Neden tarımda ve sanayide kullanmıyoruz? Barajımızda ki suyun yetmeyeceğini bile bile neden sanayimizi büyütmek için tarım topraklarımızı heba ediyoruz???  Cevaplanması gereken o kadar çok soru var ki….

Sözün özü ekosistemdeki yaşam ortaklarımızı kaybediyoruz. Yaşamımızı sürdürmek düne göre çok daha zor. Bu durum en yakın çevremizde de böyle, güzel yurdumuzda da böyle dünyada da böyle.  Biz yine umudumuzu kaybetmeden en yakın çevremizde yapabileceklerimizi yapmakla yükümlüyüz ve bundan kaçma lüksümüz artık yok bilesiniz.