Mustafa Deviren, canlı ders anlatımının baskı unsuru olmaması gerektiğini söyledi. Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Yalova İl Başkanı Mustafa Deviren, öğretmenlerimizi tehdit eden, savunma isteyen, ek derslerini ödemeyeceğini belirten idarecilere çağrıda bulundu. Deviren açıklamasında, “Koronavirüs tehlikesinin baş göstermesi üzerine 16 Mart tarihi itibariyle okullarımızda eğitime ara verildi. Milli Eğitim Bakanlığı hızlı bir şekilde uzaktan eğitim hizmetini faaliyete soktu. Buradaki amaç öğrencilerimizin eğitime, okula, öğrenme sürecine, derse olan motivasyonlarını olabildiğince korumaktı. Doğru olan da bu idi. MEB ayrıca 8. ve 12. Sınıf öğrencileri için canlı ders anlatımı imkanını da sundu. Daha sonra 1. ve 2. Sınıf öğrencileri hariç olmak üzere ara sınıflar için de canlı ders işlenmesi hizmeti de hazırlanarak dileyen öğretmenlerimizin kullanımına açıldı. Ancak uzaktan eğitim kapsamında öğretmenlerimizin canlı ders anlatımı konusunda bir takım sıkıntılar yaşanmakta. Gün içerisinde MEB ÜST DÜZEY BÜROKRATLARIYLA GÖRÜŞME yaparak, yaşanan sorunları ve önerilerimizi ilettim. Ayrıca Bakanlığın bir duyuru yayınlayarak KRALDAN ÇOK KRALCI olan kimi yöneticilerin inisiyatif kullanmasını engelleyecek bir uygulama birliği sağlanmasını talep ettim. Öncelikle şunun bilinmesi gerekir: Bütün öğretmenlerimiz, pandemi gerekçesiyle eğitime zorunlu olarak ara verilen bu süreçte, sahip oldukları imkanlar dahilinde ellerinden geleni yapmaya gayret etmektedirler. Öğrencilerimizin kesintiye uğrayan eğitim süreçlerinin olabildiğince rehabilite edilebilmesi için büyük emek sarf etmektedirler. Ayrıca ilçelerde oluşturulan vefa destek gruplarının da büyük çoğunlukla öğretmenlerimizin gönüllü hizmetleriyle yürütüldüğünü de gözden kaçırmamak lazımdır. Yani öğretmenlerimiz, eğitim hizmetinin dışında devletin şefkat elinin vatandaşımıza dokunması için de sağlık risklerini göze alarak fedakarca sahada koşturmaktadır. Bu itibarla bütün öğretmenlerimize minnetlerimi sunuyorum. Ancak uzaktan eğitimle ilgili şu hususların da görülmesi gerekir: 1-Kimi okul yöneticilerinin canlı ders anlatımı faaliyetlerine dahil olmayan öğretmenlerin EK DERS ÜCRETLERİNİN KESİLECEĞİ şeklinde öğretmenleri adeta tehdit ettiği duyumları almaktayız. Böyle bir şey mümkün değildir. Bakanlığın açıklaması canlı ders anlatımı hususunda öğretmenlere bir zorunluluk getirmemektedir. Ayrıca bir okul yöneticisinin, öğretmenlerimizin mevzuat gereği aldığı ek ders ücretlerini ödememek HAKKI DA değildir, HADDİ DE değildir. Bazı ilçe MEM ve okul yöneticilerinin, canlı ders anlatımı hususunda adeta skor tabelası tutar gibi bir tutuma girdikleri, istatistikleri hormonlayarak “yukarıya” şirin görünmek adına öğretmenleri huzursuz edecek ölçüde dayatmacı ve baskıcı davranışlara girdiği izlenmektedir. Hatta bazı okul müdürlerinin, çeşitli “oyunlarla” EBA’daki öğrenci girişlerini şişirerek “başarılarını” göstermeye çalıştıklarını dahi duymaktayız. Bu tür tutum ve davranışları sergileyen idarecilerin, Bakanlığın ortaya koyduğu gayretin amacını ve Sayın Bakanın işaret ettiği vizyonun hikmetini algılamaktan yoksun olduklarını düşünüyorum. Mış gibi yapmaya alışmış bu idareciler şunu bilmelidirler ki, öğretmeni huzursuz ederek bir başarı sağlanması mümkün değildir. Ayrıca söz konusu bu idarecilere şunu da sormak istiyorum; Bakanlık merkez teşkilatı aciz miydi ki, canlı ders anlatımını zorunlu bir görev olarak öğretmene bildiremedi de sizden rica etti? 2- Kimi okul yöneticileri öyle programlar hazırlamışlar ki, evlere şenlik! Sabah 7.30’da ya da akşam 19.30’da iftar saatinde hangi öğrenci derse iştirak edebilecektir? Bu programlar hazırlanırken, hem öğretmenin kanaati alınmalı hem de uygulanabilirliğine dikkat edilmelidir. Ayrıca siz kafanıza göre yaptığınız programı dayattınız; diyelim ki öğretmenimizin kendi çocuğunun da aynı saatte dersi var. Kim feragat edecek? 3- Önceki gün Ankara’nın göbeğindeki bir okulumuzun yöneticisiyle görüştüm. Dokuzuncu sınıfta yaklaşık 100 öğrenci mevcudu var, canlı derse iştirak eden öğrenci sayısı 10-12 civarında. Türkiye’nin önemli bir kısmında da gerçek tablonun bundan çok farklı olduğunu düşünmüyorum. Bu gerçeği göreceğiz. 4-Yıllardır eğitimde fırsat eşitsizliğinden yakınırız. Biliyoruz ki, 18 milyon öğrencimizin her birinin kendi evinde bilgisayarı, ya da internet imkanı yok. Ya da birden fazla öğrencinin yaşadığı evlerde birden fazla bilgisayar yok. Böyle bir durumda biz eğitimde fırsat eşitsizliğini sınıflara kadar sokmuş olmayacakmışız? Mesela 30 öğrencili bir sınıfta yarısının bu durumda olduğu ihtimalini düşünürsek, ne yapacağız? Kurtardığımız kardır, kalan sağlar bizimdir anlayışıyla mı yaklaşacağız? İşte bu noktada, ülkemizin sosyo ekonomik koşulları itibarisiyle, şu an için EBA TV en verimli uzaktan eğitim aracı olarak öne çıkıyor. Televizyonun olmadığı ev neredeyse yok denecek kadar azdır. MEB’in EBA TV üzerinden yürütülen eğitim hizmetini etkinleştirerek devam ettirmesi en uygulanabilir ve en verimli seçenek olarak görünüyor. Bu vesileyle, bir kez daha EBA TV’yi hızlı bir şekilde faaliyete sokan MEB yönetimini ve bu sürece gönüllü katkı sunan tüm öğretmenlerimizi tebrik ediyorum Önemli bir hizmete imza atıyorlar. Dilerim MEB kısa zamanda uzaktan eğitim sürecinde yaşanan garipliklere müdahale eder. Takipçisi olacağız” ifadelerine yer verdi.

Editör: TE Bilişim