Kotcioğlu, “Ülkemizde eğitimin yüz yüze sürdürülmesi konusunda maalesef bir kararlılık ortaya konulamadı. Karar alıcılar, karar almamayı en sağlıklı karar olarak düşündüler, kendilerince risk almayarak birçok şeyi garantiye aldılar. Kriz dönemlerinde inisiyatif kullanarak süreci şekillendirmek, her halükârda işleyen bir sistemi öngörmek yerine eğitimi adil olmayan şartlarda, eşit olmayan imkânlar eliyle sürdürülen uzak hayallere teslim ettiler. Eğitim faaliyetinin sadece tamamlayıcı bir unsuru olması gereken uzaktan öğretimi, eğitim-öğretim süreçlerinin tamamını kuşatacak büyük proje olarak lanse ettiler. Gelinen nokta itibarıyla bunun ekonomik, pratik ve altyapı bakımından imkânsızlıkları ortaya çıkmaya başlayınca da vaziyeti idare ettiler. Çoktan seçmeli senaryoların hiçbiri maalesef sadra şifa olmadı, olamadı. Dönemin sonunda ölçme ve değerlendirmenin objektif ve adil olmayacağı çok net görüldü. Reklamlarda güzel gözüken işlerin uygulamada hiçbir şeye tekabül etmediği; ‘kime, neye göre not verileceği’ sorusu cevapsız kaldığında, herkesçe fark edildi. Gerekli tedbirler alınarak eğitim-öğretimin yüz yüze yapılması konusunda görüş ve teklifimizi hep ifade ettik. Hazırladığımız rapor, odak analizde, “yüz yüze eğitim, öğrenme kayıplarını azaltacak, telafiyi kolaylaştıracak ve ölçme-değerlendirmeyi de mümkün kılacak” dedik. Hükümetin aldığı bu son kararla; sürecin riskinin en aza indirilmesi için köy okullarından başlayarak, ilkokullar öncelikli olmak üzere 8. ve 12. sınıflarla yüz yüze eğitime geçilmesi kararı beklenilen yerinde bir adım olmuştur. İlerleyen süreçte tüm kademelerde yüz yüze eğitime geçileceğinden hareketle; eğitim çalışanlarına gönüllülük esasına göre aşılanmada öncelik verilmesi önemli bir husus olarak değerlendirilmelidir” dedi.

Editör: TE Bilişim