1924 yılında Lozan Anlaşması gereği mübadele ile Elmalık Köyündeki Rumlar Yunanistan’a oradan da Selanik Drama Yassıören ve Demirciören köylerinden Türkler geldi. Tarihi kaynaklarda gidenlerinde aslında Hıristiyan Kuman-Kıpçak Türkleri olduğunu gösteriyor.

Yeditepe Üniversitesi Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi Cihan Yalvar konuyla ilgili olarak bir makale yazdı. Ulaştığı bilgiler Türk Dünyası Araştırmaları Dergisinde / TDA 2021 Ocak - Şubat sayısında “Anadolu’da Son Türk İskânı: İznikİmparatorluğu’nda Kuman-Kıpçaklar: XIII. Yüzyıldan XX. Yüzyıla Kadar Yalova Kazımiye (Yortan) ile Elmalık (Saruhanlı) Köylerindeki Varlıkları” ismiyle yayınlandı.(Cilt: 127 Sayı: 250 Sayfa: 11-36)

Kimdir bu Kuman - Kıpçak Türkleri;

Kıpçaklar, tarih sahnesine 9-11. yüzyıllar arasında, İrtiş boylarında Kimeklerle iç içe çıkmışlardır. Bunlar daha 8-9. yüzyıl civarında Orta Asya’dan Urallara geçmiş ve burada üstünlük kurmuşlardır. Sonra onları Siriderya boylarında, Oğuzlarla yan yana ve Orta Asya’ya dağılmış hâlde görüyoruz. Kıpçaklar, Moğol istilasından öncede Siriderya, İdil ve Don arasında, Kafkasya ve Kırım’da, Hazar Denizi’nin kuzey düzlüğü ile bugünkü Kazakistan’ın orta ve kuzeybatı kısmında yaşayıp pek çok Türk kavmi ile karışmışlar ve Harezmşahlar Devleti, Altınorda İmparatorluğu, Memlükler Devleti, Rus Knezlikleri, Bizans İmparatorluğu gibi devletlerin yanısıra Balkan coğrafyasında da  askerî, ticarî ve iktisadî ilişkiler kurmuşlardır. Önceleri “Mafazat Al-guz” (Oğuz bozkırı) diye bilinen topraklar da, artık XIII. asırda “Deşt-i Kıpçak” (Kıpçak Bozkırı) adıyla anılmaya başlanmıştır.

Kıpçaklar Göktanrı inancına bağlıydılar. İslami merkezlerin yakınlarında Müslümanlığın kabul edilmesi meydana geldi. Bazı Kuman-Kıpçak gruplarının 11. yüzyıl dolaylarında Gürcistan topraklarına davet edildikleri ve Gürcülerin Selçuklular ile olan çatışmalarında müttefik oldukları için zaman içerisinde Gürcülerin içerisinde Hristiyanlık inancını benimsedikleri bilinmektedir.

Elmalık (Saruhanlı) köyünde ne işleri var;

Doktora Öğrencisi Tarihçi Cihan Yalvar’ın değişik bir bakış açısıyla birçok kaynağı inceleyerek, yerinde incelemeler yaparak ve Elmalık Köyü’nden gidenlerin torunları ve çocuklarıyla konuşarak vardığı sonuçlara dayalı olarak hazırladığı makalenin sonuç bölümünü aynen yayınlıyorum. Emeklerinden dolayı Çiftlikköy’lü Cihan Yalvar’ı kutluyorum.

“Moğolların düzenledikleri Batı Seferi esnasında 1237 yılında onların önlerinden kaçarak Balkanlara gelen 10.000 Kuman-Kıpçak, 1241 yılında dönemin İznik İmparatoru olan İoannes Vatatzes tarafından Anadolu’nun çeşitli bölgelerine yerleştirilmişti. Anadolu’nun çeşitli bölgelerine yerleştirilen Kuman-Kıpçakların bir kısmının İstanbul Latin İmparatorluğu sınırına küçük arazi sahibi askerler olarak yerleştirilmiş oldukları araştırmacılar tarafından gözden  akıncılar sistemi benzeri bir sınır güvenlik sistemi)olarak sınır güvenliğini sağladıkları ifade edilmiştir. Çağdaş kaynaklara da bakıldığında verilen bilgilerin bu konu ile ilgilenen araştırmacıları yukarıda bahsedilen kanının dışına çıkartamadığı görülmektir. Genel anlamıyla, Kuman-Kıpçakların bu dönemde iskân edilmeleri çoğunlukla Selçuklulara karşı bahsedilen bölgelerdeki İznik topraklarının sınır güvenliğini sağlamaları ile örtüştürülmüştür. Halbuki dönemin çağdaş yazarları İstanbul’un İznik İmparatorları için ne kadar önemli olduğunu hatta imparatorların tek amaçlarının İstanbul’u geri almak istemeleri olduğunun altını birden fazla kez altını çizmişlerdir. Buna rağmen, Bizanslı tarihçiler ve devlet adamları bizce Kuman-Kıpçakların ülkeye gelmeleri ile sayısal olarak ilgilenmişlerdir. Yani, onlar nüfus sayısı olarak en çok hangi bölgeye iskân edilmişlerse dikkatlerini oraya yönelterek eserlerinde bunlara yer vermişlerdir. Biz, araştırmamızın başında yukarıda bahsetmiş olunan genel kanının yanlış bir vaziyet arz ettiğini tarihi konjektüre bağlı kalarak dikkatimizi çeken yer isimlerinden ve yapmış olduğumuz saha araştırmaları ile ortaya koymaya çalıştık.

Bu doğrultuda tarihsel olaylara da bakıldığında da Kuman-Kıpçakların makalemizin konusu olan bölgeye neden yerleştirildikleri açık bir şekilde görülmektedir. Tarihsel bağlamda 1240 yılında Latinlere karşı en önemli galibiyeti alarak İzmit’i ele geçiren Vatatzes’in bölgeyi yeni savunma şartlarına göre düzenlemesinden bir sene sonra Latinler ile sınır olan bu bölgeye Kuman-Kıpçakların yerleştirilmesi tesadüf olamaz. Makalemizin konusu olan bölgeye bakıldığında onların akrit olmalarından daha çok sınırlarda bulunan garnizonlara ya da themalara küçük arazi sahibi olarak yerleştirildikleri görülmektedir. Tarihsel bağlamda konuyu sonuca kavuşturduktan sonra bu konudaki en önemli noktalardan birisi olarak karşımıza Bizans’ın özellikle Komnenoslar döneminde tekrar yapılandırılan savunma sistemi ile beraber iskân düzenlemesi karşımıza çıkmaktadır. Eski Bizans savunma sisteminin savunucusu olarak karşımıza çıkan İznik İmparatorluğu’nun Latinler ile olan sınırlarını önemsedikleri de bilinen bir gerçektir. Bu bağlamda imparatorluk toprakları düşmanın hareketlerini imparatorluk topraklarının neredeyse tüm bölgelerine serpiştirilmiş olan kale ve işaret kuleleri ile gözlendiği de bilinmektedir.

Makalemizin konusu olan iki bölgeyi içine alan Pylai ve Elmalık kalelerinin yanında İstihkam Tepe ile Osmanlıların son dönemlerine kadar faal bir şekilde kullanılan Tatar yolunun bir kısmını içeren bölgenin Latin İmparatorluğu ile İznik İmparatorluğu arasındaki tampon bölge olmasından ötürü bölge İznik İmparatorluğu’nun hayatta kalması açısından çok önemliydi. Buna göre, İznik şehrine bağlanan bu yol İznik İmparatorları için hafif süvariler tarafından korunması gereken en önemli stratejik noktalardan birisiydi. Onların bölgede hafif süvari olmak suretiyle İznik İmparatorluğu’na hizmet ettikleri İzmit ile bölgenin mesafesine bakıldığında da anlaşılmaktadır. Tabiri caizse İznik’in kalbine giden yol Pylai, Yortan ve Elmalık üzerinden geçmekteydi ve bu nedenden ötürü de bölge hem Latinler hem de İznikliler için hayati önem arz etmekteydi.

Bizans iskân politikasına bakıldığında ise ahali tarafından terk edilerek ıssızlaştırılan topraklara ülke dışından gelen göçmenlerin yerleştirilme durumu eskiden beri Bizans topraklarında görülen bir uygulamaydı. Bizanslı yöneticiler aynı zamanda bu politika ile temeli tarıma dayanan devletlerinin ihtiyaçlarını da karşılıyorlardı. Eski isimleri Yortan ve Saruhanlı olan Kazımiye ve Elmalık bölgelerine bakıldığında bu iki yerleşim yerinin tarım için hatta hayvancılık için dahi çok uygun olduğu görülmektedir. Günümüzde dahi sözü edilen bu iki yerleşim yerinde yoğun bir şekilde tarım ve hayvancılık yapılmaktadır. Bu uygulama ile ayrıca Bizanslılar imparatorluğun herhangi bir toprağına yerleştirilen göçmenlerin kendilerine verilen topraklara sıkı sıkı bağlı olmalarını da sağlayarak, stratejik noktaların savunulmasını olanaklı kılmaktaydılar.

Tarafımızca XIII. yüzyılın ortasına tarihlenen ve bölgeye yerleştirilmiş olan Kuman-Kıpçakların liderlerinin gömülü olduğuna inandığımız ve bu gerçekliği ortaya koymaya çalıştığımız Höyüktepe’de Kuman-Kıpçakların bu bölgedeki varlıklarına işaret etmektedir. Genel anlamda yeni bir dini kabul eden Türklerin seçtikleri dini yüzeysel olarak yaşamış olmaları ve eski geleneklerini devam ettirmeleri de kanımızın doğruluğunu kanıtlar niteliktedir. Bunun yanında genel olarak Kuman-Kıpçakların yapmış oldukları kurganlara bakıldığında sözü edilen yapının onlardan kalmış olduğu anlaşılmaktadır.

Bunun yanında Kuman-Kıpçakların bölgedeki mevcudiyetlerini kanıtlayan bir delil de Elmalık Kalesi civarında bulunmuş olan Grek alfabeli yazıttır. Sözü edilen yazıtın sağ üst kısmında yer alan ve Grek alfabesiyle Türkçe yazılmış olan “Tekeoğlu Hacı Yanni Yaptıran 1910” şeklindeki cümle yukarı da bahsedildiği gibi İngiliz Arkeolog Dawkins’in verdiği bilgiler ile örtüşmektedir. Onların, Osmanlıların bölgeye gelmeleri ile beraber akrabalarına yardım ederek, Bitinya’nın Osmanlıların ellerine geçmelerinde önemli bir rol oynadıkları da yadsınamaz bir gerçektir. Bu devirde özellikle de Bitinya ismiyle adlandırılan bölgede Osmanlı kuruluş kaynakları ışığında Martolos Teşkilatı içerisinde yer aldıkları da konumuz içerisinde yer alan çıkarımlardan birisidir. Dini konulara hoşgörü ile yaklaşan Osmanlılar içerisinde sözü edilen bu Hristiyan Türklerin adetlerini ve kültürlerini koruyarak 1923 yılına kadar kendi yerleşim yerlerinde yaşadıkları da bilinmektedir. 1241 tarihinde İznik İmparatorluğu’nun çeşitli bölgelerine yerleştirilmiş olan Kuman-Kıpçakların makalemizin konusu olan bölgeye yerleştirildikleri ve bölgedeki mevcudiyetleri tüm bu bilgiler ışığında ve yapmış olduğumuz saha araştırmalarıyla da ortaya koyulmuştur. “