Marmara Denizi, 11352 kilometre karelik bir alana ve 1089 kilometre kıyıya sahip, yarı kapalı, büyük ölçüde kirlenmiş, sınırlı sayıda su alışverişi olan, sorunlu bir iç deniz; iki kıtayı ve iki denizi birbirine bağlayan küçük bir havzadır.

Marmara Denizi’nin üst su kütlesi, Karadeniz’ den İstanbul Boğazı ile gelen sular tarafından, alt su kütlesi ise Akdeniz’ den Çanakkale Boğazı aracılığıyla gelen tuzlu sular tarafından oluşturulur.

İstanbul Boğazı’nda Karadeniz’ den gelen sular üstten Marmara’ ya akarken, Marmara’nın suları da alttan İstanbul Boğazı’ndan Karadeniz’ e akar.

Çanakkale Boğazı’nda da Ege ve Akdeniz suları alttan Marmara’ ya akarken, üstten de Marmara’nın suları Marmara’ dan Ege’ ye akar.

Karadeniz’den gelen ve Avrupa’nın tüm pislik, kir, ağır metal ve mikrobunu taşıyan su kütlesi ve derin deşarj nedeniyle kirlilik seviyesi, Marmara Denizi’ndeki canlı organizmaları yok etmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü’nün 1996 yılında çıkardığı Su Kalitesi Değerlendirmelerindeki karşılaştırmalara göre Marmara Denizi ağır metallerde tehlike limitine yaklaşmaktadır.

Hidrobiyolog Levent Akyüz, Dünya Çevre Günü olan 5 Haziran 2018 günü, Yalova’da Çevre Anıtı olan Yürüyen Köşk’te Marmara Denizi’nin son durumu hakkında şu çarpıcı tespitlerde bulunmuştu:

“Marmara Denizi'nde 1954 yılından beri ölçümler yapan bir ekibin başındayım. Denizdeki kirlilikle ilgili en önemli parametrelerden birisi çözülmüş oksijen miktarıdır. Yani canlıların büyüyüp gelişeceği, yavrulamaları için bulundukları ortamdaki oksijen miktarı…

Marmara Denizi'nde 1998 senesinde, üst su kütlesinde ortalama 7,2 miligram litre suda çözünmüş oksijen varmış. Bu, günümüzde 3,8'e düşmüş. Alt su kütlesine geldiğimizde; 1998'de 4,3'müş bu değer. Bugün itibarıyla 0,72. Yani sıfırın altında bir değere doğru gidiyoruz. Bir alanda olan canlıların adedi ve bunların çeşitliliği ile ilgili yapılan çalışmalar var. 1997'de 436 türe ait 10 bin 640 birey varmış. 2017'de 180 türe ait 6 bin 4 tane birey var şu anda. Ortamda bulunan tüm canlılardan bahsediyorum. Bu felâket durumu olarak gözüküyor.

Marmara Denizi'nde çok yakın tarihlere kadar balıkhane kayıtları altına girmiş 124 tür ticari öneme sahip balığımız vardı. Yani tutulan ve yüklü miktarlarda satılan istavrit, lüfer gibi, bunların arasında orkinos vardı, kılıç vardı, 124 tane balık türü vardı. Bugün bu tür sayısı 7'ye düşmüş vaziyette…

Şu anda Marmara'nın başında öyle bir bela var ki, hiçbirinin önemi kalmayacak. Ya bu senenin Aralık ayında ya da önümüzdeki senenin Ocak ayında Ergene Derin Deniz Deşarj Projesi hayata geçecek. Literatürde bilinen en kirli akarsu Ergene...

Kimi yerinde asitlik derecesi PH2. Bu çok ciddi, çok kuvvetli bir asit, rengi simsiyah… Tamamen her şey ölmüş, asitlilikten dolayı yatağını eritiyor, çok ciddi bir problem. Bir modelleme yaptık. Buna göre 3 ay içerisinde Marmara Ereğlisi’nde Karabiga Burnu arasındaki bölgede canlı kalmayacak. Yedi ay içerisinde Marmara Denizi’nde hiçbir şey kalmayacak! Buna çözüm bulunması gerekiyor. "

Sayın Levent Akyüz’ün değerlendirmesi eski tarihli ama yine de hatırlamakta yarar var.

Gelecek yazı: Havasızlıktan Boğulan Marmara Denizi…