Başlığa isim bulmak için epey zorlandığımı belirteyim.. Önce "Zor Yazı" adını koymak istedim. Fakat daha önce böyle bir kaç "zor yazı" yazmıştım ve yazılarımın birinin sonun da şu ifadeleri eklemiştim."Bir daha zor yazı yazmayacağım!" Bu ne anlama geliyordu: "Vefat eden bir meslektaşımın arkasından onu anma vesilesi yapan bir yazı yazmayacağım!" Bu ne demektir. "Yüreğim dayanmıyor, vefasızlık değil bu!"

          Ama yine dayanamadım, duygularım kabardı; ruhum bedenimden önde gidiyor. Daha önce vefat eden birçok meslektaşımın ardından yazmıştım..Fakat aylar önce vefat eden ve özel bir sempati ve sevgi duyduğum Dr. Hüseyin Aslan hakkında yazmamak olmazdı..Sanki onun aziz hatırasına saygısızlık, vefasızlık olurdu yazmamak. Hele de bir geçmişimiz vardı kendisi ile...

          Yalova'ya tayin olduğum 1990'da beni sıcak karşılayan ve destek olanların başında Hüseyin abi gelmekteydi. Hastaneye başlayalı 20 gün olmuştu ki odama gelip bana tekrar hoşgeldin dedi ve şu soruyu yöneltti. "Soyadına baktım da Iğdır Lisesi'ndeki bir biyoloji öğretmenim aklıma geldi. Sen Kemal Solak'ın nesi olursun?" Ben de tebessüm ederek "yakın bir akrabalığımız var" şeklinde cevaplamıştım. "Yani neyi olur?" diye sorduğumda güldüm ve "abim, öz be öz abim olur" dediğimde kalkıp boynuma sarılmıştı. Gözlerimin içine bakarak "bak sana bir şey söyleyeyim, ben burada olmamı Kemal hocama borçluyum. Onunla beraber Iğdır Lisesi'ne gelen Ankara Yüksek Öğretmen Okulu mezunları kendilerini bizlere, Iğdır'lı öğrencilere adamışlardı. O kadar fedakar ve aynı zamanda donanımlıydılar ki bize ücretsiz olarak üniversiteye hazırlık dersleri verdiler. Bu iyiliği unutamam!"

          Hüseyin abi dürüst bir insandı. Öyle lafı geveleyen "renksiz" takımından değildi..Doğru bildiğini her ortamda ifade eden birisiydi..Ailece de görüşürdük..Hiç unutamayacağım bir anımı anlatayım...

          Ameliyat günlerimizin çakıştığı bir gündü..Bir kaç ameliyat yapmışız ve Hüseyin abi ile ameliyathanedeki doktor odasında çay içiyoruz. Bir sonraki hastayı bekliyoruz ikimiz de.. Yandaki sehbanın üzerinde de ameliyat listem duruyor. Ben o listeye göre hastaları istiyorum. Sohbet ederken o sırada ameliyathane sorumlumuz olan genel cerrahi uzmanı geldi odaya... Hoş beşten sonra gözü benim listeme ilişmiş ki birden sert bir ifade ile bana hitaba başladı. Kaşlarını çatmıştı:"Bu ne böyle beyefendi, 13 ameliyat yazmışsın. Nerden buldun bu kadar vakayı?"   Ben ondan bu tepkiyi beklemiyordum, şaşırmıştım. Demek ki insanın karası içindeymiş... Ben de espri yapmıştım."Ben onları bulmadım, onlar beni buldu. Senin vakalarını mı çalmışım!" Hani o zamanlar kasık fıtığını ben de zaman zaman yapardım. Buna genel cerrahlar tepki verirdi. Doğrudur, asıl onların işidir. Ama onlar da sünnet ve hidrosel yapardı,ama benim sesim çıkmazdı..Listeye iyice baktım, o listede kasık fıtığı yok..Benim böyle mahcup olduğumu gören Hüseyin abi o meslektaşımıza dönerek "Cumhur ayıp ediyorsun Fikret'e..Güya da hemşehrisisin..Gurur duyacağına ve takdir edeceğine tekdir ediyorsun. Sana yakıştıramadım..Ne kıskanıyorsun!"

          Hüseyin abi çok da iyi futbol oynardı. Halı sahada senelerce top oynamışızdır..Çok kıvrak çalımları vardı. Ama futbolda devre arasında bile sigara içerdi rahmetli.

          Araba kullanmayı çok severdi. Ben bir Toyota almıştım..Bir gün öyle arasında benim arabayı test etmek istemişti..Direksiyona geçti ve Termal'e gittik. Çok beğenmişti ve o da üst modelini almıştı.."Tekerleri belimden kalın bir araba aldım" diye de espri yapmıştı.

          Sonra ani bir kararla vaktinden önce emekli olmuştu..Özel bir poliklinikte çalışıyordu..Ben de o polikliniğe zaman zaman  çağrılıyordum. Beni de o kliniğe çok istedi ama ben sıcak bakmadım. En son Orhangazi'deki bir tıp merkezinde çalışmaktaydı.. Göğüs Cerrahisi uzmanımızdan öğrenmiştim akciğer kanserine yakalandığını ve yıkılmıştım. O genç bünyeye o hastalığı insan yaklaştıramıyor. Ölümünden 1 yıl önce bizim katta yatmıştı..Göğüs tüpü ile yaşıyordu..Geçmiş günleri yad ettik. Son görüşüm olmuştu bu...

         Şair diyor ya: "Öldük ölümden bir şeyler umarak/ Bir büyük boşlukta bozuldu büyü."

         Allah rahmet eylesin...

                                                                    op dr fikret solak