Heyet Yalova’da barış ve demokratikleşme mesajları verirken, toplumda barış sözüne karşı aşırı bir hassasiyetin oluştuğuna değinerek, sorundan rant sağlayanların çıkarlarının sorunun devamına bağlı olduğunu vurguladı. Thermalium Otel’in Pythia Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıya 50’ye yakın sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı. Akil İnsanlar Marmara Heyeti’nden Deniz Ülke Arıboğan, Hülya Koçyiğit ve Hayrettin Karaman’ın yer aldığı toplantı sakin ve protestolardan uzak geçti. Toplantı için İl Emniyet Müdürlüğü birimlerinin aldığı yoğun güvenlik önlemleri ise dikkat çekti. Toplantı öncesinde jandarma yol boyunca kontroller yaparken, akredite listesinde olmayan kimsenin otelin yakınlarına yaklaşmasına da izin verilmedi.

Arıboğan, “Heyetin artık anlaşıldığını düşünüyorum”

Toplantıda ilk konuşmayı yapan Marmara Bölgesi Barış ve Diyalog Grubu Başkanı Dr. Deniz Ülke Arıboğan, 1,5 aydır Marmara Bölgesi’nde sürdürdükleri temaslarında toplumda ciddi bir dönüşümün söz konusu olduğunu kaydederek, “Gördüğümüz kadarıyla bu 4 ay içerisinde silah atılmıyor olması, şehit haberlerinin gelmemesi, halkın moralinin daha da yükselmesine sebep oluyor. Her bölgede farklı endişeler olduğu gibi aynı endişeler de var. Ben Akil İnsanlar Heyeti'nin çok ciddi bir demokratikleşme atağı olduğuna inanıyorum. Siyasetle halk arasında ciddi bir moderasyon kültürü oluşuyor. İlk zamanlarda gördüğümüz o tepkileri de artık görmüyoruz. Heyetin artık anlaşıldığını da düşünüyorum" diye konuştu. Arıboğan, Mayıs sonunda görev sürelerinin dolacağını ve 1 Haziran’da da raporlarını yazmaya başlayacaklarını ifade etti. 

Karaman, “Sorundan rant sağlayanların çıkarı, sorunun devamına bağlı”

Hayrettin Karaman ise, bu sorundan tasavvur edilemeyecek ölçüde rant sağlayanların çıkarlarının sorunun devam etmesine bağlı olduğunu dile getirerek, “Fakat onların istismar ettikleri, haklı gibi görünen sebepler de var. Bunları azalttığımız zaman istismar dediğimiz unsurları da azaltırız. Bundan sonra taleplerimizi silahlı olarak değil, demokratik yollardan ifade edeceğiz diyorlar. İnsanlarımız o kadar tedirgin hale gelmiş ki, barış diyoruz ona tahammülü yok, akil diyoruz ona tahammülü yok. Artık silahsız bir çözüm mü dersiniz, kavgasız çözüm mü, biz onun için uğraşıyoruz. Bunun karşılığı ne diye soruyorlar. Başkanlığa karşı çekilme pazarlığına inanmıyoruz. Şartsız olarak terk edin ve demokratik olarak hak talep edin ve demokratik ortamda bunun karşılığını arayın, buna inanıyoruz” diye konuştu.  Hülya Koçyiğit ise, "Çözüm sürecinde görüyoruz ki artık herkes barışı talep ediyor. Bu çok sevindirici. Daha medeni olmak, insan haklarının daha fazla verildiği bir ortamda olmak için artık karar vermemiz gerekiyor. Bu kararın da tabanda olduğunu görmek bizi çok mutlu ediyor" şeklinde konuştu. Heyet, ardından toplantıya katılan STK temsilcilerini dinledi.

Beşli, “Ateş düştüğü yeri yakar”

Yalova’daki stk temsilcilerinden ilk sözü alan Yalova Ziraat Odası Başkanı Şaban Beşli, “Savaş ve barış kelimelerine takılıyorum. Devletimize zarar verecek ülkelerle savaşmalıyız ve barışı da onlarla yapmalıyız. Dedelerimiz niye savaşmışlar, bu vatan kolay kazanılmamış. Bazı güçler Türkiye’nin güçlenmesini engellemek için kardeşi kardeşe kırdırdılar. Bugün ekonomisi yüksek olan noktalarda hep Kürt kardeşlerimiz var. Hiçbir sıkıntı da duymuyoruz. Ama öyle bir noktaya geliniyor ki, Cumhuriyet kurulduğundan bu yana olan hükümetlerin basiretsizliği var. Güneydoğu’daki kardeşlerimizi kendi ırkları sömürmüş. 80’lerden sonrasına bakıyoruz hiçbir ayrımcılık yok. O zaman dağlarda ne işiniz var. Kendi insanlarını kendileri öldürüyor. Şimdi neyi isteyecekler bizden, Kürt devletini mi kurmak istiyorlar, haklarını daha fazla mı savunmak istiyorlar. Onların bizlerden daha fazla hakları var. Ayrımcılık yapmıyoruz ama gelinen nokta çok üzücü. Geldiğiniz için teşekkür ediyorum, buraya gelirken de çok düşünerek geldim ters bir şey mi söylerim diye. Ama ateş düştüğü yeri yakar. Bu ülke bu kadar kolay teslim olmaz. Türk bayrağı dalgalandığı sürece bir karışı hiç kimseye vermeyiz” diye konuştu.

Rezzan Dikici, “Barışı destekliyorum”

YTSO Kadın Girişimcilerden Rezzan Dikici ise oğlunu askere yollamaya korktuğunu söyleyerek başladığı konuşmasında, Güneydoğu’ya ilk kez 3 yıl önce gittiğini ve burada tüm önyargılarının ve bakışının değiştiğini kaydetti. Dikici, “Ben burada doğdum, batının kurallarına göre büyüdüm. Ama Güneydoğu’ya gittiğimde gördüm ki oradaki insanların dar bir ekonomileri var. Oradaki insanların derdi de ekonomi. Bir an önce bu olayların bitmesini istiyor orada yaşayanlar. Geçmişte büyüklerimiz, hükümetlerimiz çok hatalar yapmış. Ama şu an o bölgeye çok yatırım var. Barışı destekliyorum. Ancak bu olay bittiğinde küresel güçler acaba başka şeyleri de ülkemizin başına saracaklar mı endişesini taşıyorum” dedi.

Soygüzel, “Siyaset dilinin değişmesi lazım”

Türkiye Kent Konseyleri Birliği ve Yalova Kent Konseyi Genel Sekreteri Hasan Soygüzel ise, Kocaeli’deki Barış ve Diyalog Grubu toplantısına da katıldığını belirterek, “Yalova’nın insanı daha rahatlatıcı bir havası var. Kocaeli’de daha az konuşmuştunuz. Geçmişe bir özlem var ama artık bugünde yaşıyoruz. Şunu sormak zorundayız, bugün geleceği nasıl görebileceğiz. Ateş düştüğü yeri yakar evet, o zaman size düşsün sizi de yakar yaklaşımı, ‘Siz anladınız ama keşke anlamasaydınız. Dolayısıyla bir aklı selim bakışı ben anladım, tecrübe ettim, başka kimsenin tecrübe etmesini istemiyorumdur’. Ama maalesef bu ferasetin üstünün örtülmesinde hem siyasete hem de heyetinize şunu söylemek istiyorum. Türkiye’de siyaset hem sinirli, hem alaycı istihzar içeren bir dil kullanıyor.  Siyasetin dilini değiştirmesi lazım. Kırıcı bir değil kapsayıcı, onarıcı bir dil olması lazım” diye konuştu.

Giray, “Söylemde herkes barış diyor ama”

Cem Vakfı Başkanı Sinan Giray ise Büyük Ortadoğu Projesi’nin uygulanması dolayısıyla mı barış süreci başladı sorusunun akılları kurcaladığını söyleyerek, “Söylemde herkes barış istiyor ama Türk-Kürt ayrımı oluşmuş durumda. Türkler kendi aralarında farklı, Kürtler kendi aralarında farklı konuşuyor ama bir aradayken herkes barış diyor” dedi.

Doğan, “Süreçte hükümet şeffaffıkla güven sağlamalı”

CHP’li İl Genel Meclisi Üyesi Bahar Doğan ise, hükümetin ‘PKK’yı ben tek başıma çözeyim’ anlayışını hissettiğini söyleyerek, “Bunu birlikte çözelim. Siyasi dilden söz edildi.Bugün siyasi liderlerin en ufak eleştiriye tahammülü yok. Üsluplara çok dikkat edilmeli. Barış süreciyle ilgili şeffaflığı ortaya koyarak hükümetin o güveni herkeste tesis etmesi lazım” dedi.

Okul, “Kuru kuruya milliyetçilik olmaması lazım”

SASBÜD adına konuşan Abdullah Okul, 35-40 yıllık bir sorunu çözmeye yöneldiği için hükümete ve akil insanlar heyetine teşekkür ederek başladığı konuşmasında, “Süreçte en sıkıntılı şey, birileri kazanırken birileri kaybeden oluyor. Biraz empati yaparsa herkes, süreç daha sağlıklı ilerler diye düşünüyorum. Bu ülkede artık öyle kuru kuruya milliyetçilik yapılmaması lazım. Bu ülkenin nasıl kazanıldığını herkes biliyor” dedi.

Becan, “Ötekileştirme olmamalı”

YTSO’nun çiçeği burnunda yönetim kurulu başkanı Tahsin Becan ise, “Hiç kimsenin barışı istemediğini düşünmüyorum. Hepimizin elimizi taşın altına koyması gerekiyor. Makas o kadar açıldı ki, doğulu batılı ayrımı yapmaya zorlandık. Ötekileştirmenin olmaması lazım” dedi. Çok sayıda STK temsilcisinin söz aldığı toplantının sonrasında heyet Yalova Valisi Esengül Civelek ve Yalova Belediye Başkanı Yakup Koçal’la lobide bir araya geldi. 
Editör: TE Bilişim