ÇEHAV adına toplantıya konuşmacı olarak Edirne Barosu avukatı Bülent Kaçar, İstanbul Barosu avukatı Nurcan Çarıkçı, Bursa Barosu avukatı Erol Çiçek, Yalova Barosu avukatı Safiye Yüksel ve İstanbul Barosu avukatı Özgür Ceylan Aytaç katıldı.

Avukat Kaçar, “Yeraltı su kaynaklarını geri dönüşsüz şekilde bozabilir”

Çevreyi bozan ve kirleten faaliyetlere dur demenin Çevre Yasası’nın 15 ve 30.maddelerine dayanan bir görev olduğunu dile getiren Edirne Barosu avukatı Bülent Kaçar, “Bu maddeler, özetle diyor ki, çevreyi kirleten tehlikeli faaliyetler derhal durdurulur. Bu taşocakları tehlikeli bir faaliyettir. Neden, kazım ve patlatma faaliyetlerinden dolayı yeraltı sularının yörüngesinin değişmesinden, su kaynaklarının hem kirletiyor, hem de yeraltı su kaynaklarının gidişatını bu köye belki de gram su vermeyecek şekilde bozabiliyor. Yani sizin şu an endişe yaşamanız bile bir tehlikeli faaliyettir.

Yargıtay'ın bu ‘endişe’ konusunda, baz istasyonlarıyla ilgili almış olduğu bir karar var. Bence derhal valiliğe bu faaliyetler durdurulsun denilmeli. 25 yıl önce ruhsat almış olmasının hiçbir önemi yok. Yani bir işletme 25 yıl önce ruhsat aldı diye ‘çevreye veya insana sağlığına aykırı faaliyet gösterebilir’ kazanılmış hakkına sahip değildir. Anayasanın 56.maddesi, Çevre yasasının 15 ve 30.maddeleri sizin sağlıkla ve dengeli bir çevrede yaşam hakkını garanti altına alır. Hukuksal mevzuat sizin yanınızda” diye konuştu.

“Aranızda arabuluculuk başlarsa bu sürer gider”

Avukat Kaçar, sözlerini, “Size kimse şunu demesin, Bizde istiyoruz ama bir türlü önüne geçemiyoruz, yalan. Mevzuat insandan yana ama bir tek eksik birlik beraberlik. Ve bunun meşru direnme halinin hayata geçirilmesidir” diye sürdürdü. İğneadada yaşanan süreci, ÇED toplantısının nasıl yaptırılmadığını ve tutulan alternatif tutanağı anlatan Kaçar, “Her aşama, her işlem sizin için bir direnme noktasıdır. Hukuksal olarak ta, toplumsal olarak ta. Eğer aranızda arabuluculuk başlarsa, o yayılır gider. ‘Yapan yapmış zaten, biz ne uğraşıyoruz'a gider. Ardından başka projeleri getirir. Bu çok önemli, bana ne demeyi düşünmemek çok önemli. Biz İğneada'da düşünmedik şimdi nükleeri kuramıyorlar.

3 bin kişilik İğneada’nın 2 bin kişisi oradaydı. Şirket ve bakanlık yetkilileri değil toplantı salonuna girmek, 500 metre yaklaşamadılar bile. Eğer hukukla birlikte birlik ve beraberliğinizi götürürseniz kesinlikle kazanırsınız. Bunun defalarca örneği var.  O taş ocaklarına ruhsat veren veya her yıl denetlediği halde çevreye karşı zararlıdır, denetim raporunu düzenlemeyen yetkililer hakkında şikayette bulunulabilir. Elinizden gelen her türlü hukuki şikayeti yapın. Bir şey çıkmaz demeyin” dedi.

İstanbul Barosu Avukatı Nurdan Çarıkçı ise,  çevre mücadelelerinde birlik beraberlikle kazanılan ya da sürdürülen deneyimlerden örnekler verdi. Çarıkçı, “Loç vadisi Kastamonu Cide’de HES (hidroelektrik santral) mücadelesi yapıyorlar. Trabzon Solaklı’da devam eden süreçler var. Ve burada 2-3 yıldır HES yapılamamasının sebebi oradaki yerel halkın, sizler gibi yaşlı teyzeler ve ablalarımızın yaptığı direniş. Onlar yaptıkları direnişi sadece kendi köy meydanlarında yapmıyorlar. Bir şekilde basına duyuruyorlar, sosyal medyada paylaşıyorlar, İstanbul'da bu şirketlerin kapılarının önünde sembolik hukuki protesto eylemleri yaparak seslerini duyuruyorlar. Mevzuat sizi koruyor ama siz talep ederseniz” diye bilgi verdi. 

Orhangazi’de oturan Bursa Barosu avukatı Erol Çiçek ise, kendi bölgelerindeki taşocağı ve kireç ocağı mücadelelerinden örnekler verdi. Çiçek, “Fındıklı Köyü ve Hamzalı Köyü arasında Orhangazi’ye su sağlayan kaynağın su toplama havzası olması ve İznik Gölü’nün uzak mesafe koruma alanında içinde olması nedeniyle ÇED ve ruhsat iptal davalarını kazandık. Önerimiz, burada eğer dava açılacaksa dernek, muhtarlık, kooperatif, vatandaş karışık dava açmak. Yani birini ayarlarlarsa, ikna ederlerse, satın alırlarsa, devam etsin bu dava diye” şeklinde konuştu.

Son 10 yılda Cumhuriyet tarihinde verilen maden ruhsatının 3-4 katı ruhsat verildiğinin altını çizen konuşmacılar, soru cevap kısmında köylülerin sorularını yanıtladı. ÇED halkın katılımı toplantısının yapılamaması nedeniyle ÇED yönetmeliği 10.maddeye göre format toplantısının yapılamayacağı yönünde itiraz ettiklerini belirten Avukat Safiye Yüksel, “Format toplantısı öncesinde prosedürü tamamlayacak şekilde format yapamazsınız diye itiraz dilekçesi verdik. ÇED olumlu kararı çıkarsa ona da dava açarak formata da açacağız” diye konuştu. Panelin ardından köylüler, ÇEHAV avukatlarına ironik olarak köyden çıkarılan taşları kırmızı kurdelelere sararak hediye etti. 

Editör: TE Bilişim