“Organik tarım ekosistemi geliştirir”

 

Panelde girdilerin temini ve sınıflandırılmasında karşılaşılan zorlukların organik tarımın gelişmesini engelleyen bir unsur olduğu dile getirildi. Paneli yöneten Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü’nden ve ETO Onursal Başkanı Prof. Dr. Uygun Aksoy, “Organik tarım ekosistemi geliştirerek, karşılıklı etkileşimleri ve döngüleri yerleştirmeyi amaçlıyor. Tarıma dair ne kadar yanlış uygulama varsa geriye döndürülebilirsek toprağın korunması açısından fayda sağlar” diye konuştu.

 

Çok sayıda panelist katıldı

 

Yalova bölgesinde organik tarım ile ilgilenen tüm doğal yaşam, sürdürülebilir tarım, sağlıklı nesil sevdalılarını bir çatı altında toplamayı hedefleyen derneğin faaliyetleriyle ilgili bilgilerin de verildiği panelde, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü’nden Prof. Dr. Uygun Aksoy, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü’nden Prof. Dr. Ruhsar Yanmaz, Biyolojik Mücadele Araştırma İstasyonu’ndan Doç. Dr. Seral Yücel, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi  Prof. Dr. Nurgül Türemiş, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü’nden Doç. Dr. Zafer Hakkı Can, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nden Dr. Sabiha Ünal, Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği’nden Atila Ertem, Ralila Organik Gıda İşletmesi’nden Rahmi Aydın, Adana Biyolojik Mücadele İstasyonu Müdürlüğü’nden Prof. Dr. Serap Soyergin  katıldı.

 

“Organik fide reçetelerini belirleyeceğiz”

 

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü’nden Prof. Dr. Ruhsar Yanmaz, konuşmasında son yıllarda aşılı fidenin konvansiyonel tarımda kullanıldığını, bunun önemsenmesi gerektiğini dile getirirken, Prof. Dr. Nurgül Türemiş ise ETO’nun ilk şubesi olan Adana Şubesi’nin başkanı olduğunu belirterek başladığı konuşmasında, “Girdilerde önemli konulardan birisi fide fidan konusu. Organik tarım için önemli. Organik tarım yapacağımız zaman kullanacağımız materyalin organik olması gerekiyor. Yönetmeliklerde de bu isteniyor ama organik girdi bulunmasında sıkıntı olduğunda konvansiyonel kullanıyorlar. Buna da göz yumuluyor. Önümüzdeki günlerde TÜBİTAK’ın onayladığı bir projemiz başlayacak. Bu proje ile organik tarımda kullanılan çilek gibi meyvelerin fide reçetelerini, organik olarak nasıl üretilebileceklerini belirleyeceğiz” diye konuştu.

 

“Organik tarımda topraktan aldığını toprağa vermek önemli”

 

Biyolojik Mücadele Araştırma İstasyonu’ndan Doç. Dr. Seral Yücel ise, 6 ay önce Çanakkale şubesini kurduklarını ve henüz bebek devresinde bir şube olduklarını ancak Çanakkale’nin organik tarım potansiyelinin çok yüksek olduğunu söyleyerek başladığı konuşmasında, “Toprak verimliliği ve bitki besleme konuları önemli. Sürdürülebilir toprak verimliliği önem taşıyor. Bitki beslemede organik tarımı konvansiyonel tarım gibi düşünmemeliyiz. Organik tarımda topraktan aldığımızı, yeniden toprağa vermek bir döngü” diye konuştu. Yeşil gübrelemenin önemli girdi olduğunu belirten Doç. Dr. Yücel, son zamanlarda biyolojik gübrelerin de gündeme girdiğini, ancak bu ürünün büyük oranda ithal  bir girdi olmasına rağmen Türkiye’de de hızla ve yoğun şekilde bu konuda çalışmaların yapıldığını, azot oranının yüksek olmasının toprak için faydalı olduğunu kaydetti.

 

“Bitki korumada ilk adım hastalık öncesi müdahale”

 

Adana Biyolojik Mücadele İstasyonu Müdürlüğü’nden Prof. Dr. Serap Soyergin ise bitki korumada en önemli konunun hazırlık aşamasında kültürel önlemler alınması olduğunu belirterek, “Yani hastalık daha ortaya çıkmadan müdahale edilmeli. Hastalık ortaya çıktıktan sonra kimyasallarla müdahale oluyor. Oysa gözlemlediğimiz pek çok eksiklik var. Mesela hasta yaprakların toplanması bile yapılmıyor. Toprakta da çok yanlış uygulamalar var. Solarizasyon ise toprağın güneş enerjisiyle ısıtılması de faydalı ve çevreci bir uygulama” dedi.

 

 

 

Editör: TE Bilişim