Depolama yapılan tepede biriken ağırlığın baskısından tepenin eteklerinde heyelanlar meydana gelmeye başladı. Patlatlayan dinamitler, çıkan tozlar Paşakent Mahallesi’nde yaşayanların hayatını kâbusa çevirdi. Taşocağına yenisinin ekleneceği duyumunu aldıklarını belirten mahalleli, isyanın eşiğine geldi.

Yalovalılar’ın tüm karşı çıkışlarına rağmen Karayolları’nın taş ihtiyacını karşılamak üzere 1996 yılında 8 yıllığına ruhsat verilen Safran Paşaköy mevkiindeki taş ocağı çalışmaya devam ediyor. Yalova’nın da içinden geçen Safran Deresi’ne su sağlayan Çıplakkaya Tepesi’nin Soğucak yamacında bulunan taş ocağı, bu güne kadar binlerce ağacı yuttu. Çıplakkaya Tepesi adıyla daha da özdeşleşti ve yamacındaki ormanları neredeyse tamamen kaybetti..

“Bu sadece bizim değil, Yalova’nın hatta dünyanın sorunu”

Binlerce ağaç yok oldu gitti. Büyümeye de devam ediyor. Su kaynaklarını yok ediyor. Ağaçlar yok oluyor. Bölgeden kalkan toz kilometrelerce yayılıyor. Ormandaki bütün bitki örtüsü artık öldürücü bir tozla kaplı. Ağaçlar, bitkiler ve hayvanlar yavaş yavaş ölüyor. Biz ise buraya taşınmak zorunda bırakıldığımız günden bu yana insanlık suçunu izlemek zorunda bırakıldık. Bazen o kadar toz çıkıyor ki, kapı pencere bile açamıyoruz. Her gün balkon ve cam temizlemekten bıktık. Tozdan balkonlarımızda oturamıyoruz. Otursak ne olacak? İnsan Samanlı Dağları gibi bir güzelliğe bakınca keyf almaz mı? Bırakın keyf almayı, bu manzarayı gördükçe üzüntüden kahroluyoruz. Bu sadece bizim değil, Yalova’nın hatta dünyanın sorunu. Duyarlı herkesten yardım bekliyoruz” dediler.

1999 Marmara Depremi’nde evlerini kaybeden depremzedeler, kalıcı konutların taşocağının yanı başındaki Paşaköy’e yapılmasıyla taş ocağına komşu oldular. O gün bugündür gerek ormana verdiği zarar, gerek burada patlatılan dinamitler ve çıkan malzemeyi taşımakta kullanılan kamyonların yarattığı çevre kirliğine o gün bugündür karşı çıkan Paşakent Mahallesi sakinleri, yetkililerden, sivil toplum örgütlerinden ve Yalovalılar’dan destek beklediklerini dile getirdiler.

“Büyüdükçe büyüdü, kanser hücresi gibi yayılıyor!”

Tüm itirazlarına rağmen 2005 yılında taşocağının dolan ruhsat süresinin bir kez daha uzatıldığını ve bugünlere gelindiğine dikkat çeken mahalle sakinleri, “Süre ne kadar uzatıldı. Ne kadarlık bir alanı kapsıyor bilemiyoruz? Çünkü sorduğumuz hiçbir soruya yanıt alamadık. Taşocağı ilk gün izin verilen alandan şu an en az 5-10 katı bir alan büyüklüğe ulaştı. Artık çok uzaklardan bile kolaylıkla görülüyor. Büyüdükçe büyüyor, kanser hücresi gibi yayılıyor. Buna ‘Dur’ diyecek kimse yok mu?” diyerek yetkililere seslendiler.

Otoyol için yeni taşocağı açılacak deniliyor: İSTEMİYORUZ!”

Körfeze yapılacak bir köprü ile İstanbul’u Ege’ye bağlayacak otoyol projesi için bölgede yeni bir taşocağı açılacağı duyumunu aldıklarını belirten Paşakent sakinleri, “Biz bununla baş edemezken yeni bir taşocağının daha açılmasını istemiyoruz. Hatta biz bunu da istemiyoruz. Burada güzelim orman yok ediliyor. Orhangazi’de zaten üzerinde orman dokusu olmayan onlarca taşocakları var. Gitsinler oradan karşılasınlar ihtiyaçlarını! Biz ormanımızın daha da tahrip edilmesin istemiyoruz. Para için yapılana bakın! Yazık değil mi? Bu orman bir daha geri gelir mi?” diyerek yaşadıklarına isyan ettiler.

 “Patlamalar yeri göğü inletiyor”

Karayollarına malzeme sağlayan taşocağında Armutlu karayolunun yapımına başlanmasıyla çalışmaların hızlandığını ve o gün bugündür hızla büyüdüğünü hatırlatan Paşakent sakinleri, son günlerde yine aşırı bir hareketlilik yaşandığını ifade ettiler. “O kadar çok patlayıcı kullanıyorlar ki, batı kısmındaki evler yerinden sarsılıyor” diyen vatandaşlar, “Eskiden 3-5 kamyon saat 17.00’ya kadar günde birkaç sefer yapar, giderlerdi. Son zamanda kamyonların da sayısı arttı, seferlerinin de. Artık 24 saat geceli gündüzlü hiç ara vermeden malzeme çekiyorlar. Patlatılan dinamitlerin çıkardığı toz bulutları koca dağın üzerini kaplıyor. Kamyonların gidip gelirken yaydıkları tozlar, lodos varsa bize kadar geliyor. Tozdan kapı pencere açamıyoruz. Nefes alamıyoruz” diyerek yaşadıkları sıkıntıları özetlemeye çalıştılar.

Editör: TE Bilişim